Etyen MAHÇUPYAN
Hükümetin ekonomide yüksek büyüme isteğini anlıyoruz. Büyüme istihdam ve gelir artışı demek. Yerel seçimler ve ardından yüzde elli alınması gereken cumhurbaşkanlığı seçimi beklemekteyken, kesintisiz bir büyüme trendi yakalamak iktidarda kalabilmenin de önkoşulu haline gelmiş durumda. Ancak siyasetçilerin demeçlerine, büyümeden söz ederken sergiledikleri vücut dillerine baktığımızda meselenin daha ‘derin’ olduğunu hissediyorsunuz. Aynı şekilde çeşitli toplumsal aktörlerin değerlendirmelerini ve siyasetçileri dinleyen yığınların yüz ifadelerini gördüğünüzde de, olayın seçim kazanmak kadar ‘basit’ olmadığını kavrıyorsunuz.
Aslında yüksek ekonomik büyüme oranı başarılı bir ekonominin sahip olması gereken birçok özellikten sadece biri. Her şeyden önce bu büyümenin ‘kompozisyonu’ yani gerçekte neyin büyüdüğü ve bunun ne denli istenilir olduğu sorusu var. Ayrıca söz konusu büyümenin ‘maliyeti’ de önemli. Acaba piyasa dengelerini, fiyat istikrarını koruyarak mı büyüme sağlıyorsunuz, yoksa bütün bu dengeleri ve beklentileri bozarak mı? Bunların ötesinde büyümenin cari açığınızı ve bütçenizi ne denli olumlu ya da olumsuz etkilediği de kritik bir nokta. Çünkü büyümenin ne denli otonom bir dinamik yarattığı, hükümet müdahalesine gerek duyup duymadığı, dolayısıyla sürdürülebilirliği buna bağlı.
***
Kısacası tek başına yüksek büyüme sağlamak bir maharet değil. Bunu nasıl yaptığınız ve ekonominin diğer değişkenlerini nasıl etkilediğinize bakmak gerek. Öte yandan bu değerlendirme başka herhangi bir hedef için de geçerli. Örneğin faizleri düşürmek de kendi başına bir maharet değil ve istenirse kolayca yapılabilir. Ne var ki bunun nasıl yapıldığı toplumun ödemesi gereken maliyete de işaret edecektir ve yanlış yapıldığında ekonominin tüm dengesini bozan bir adıma dönüşebilir.
Kıssadan hisse ekonominin bir ‘denge problemi’ ima ettiği… Yani içinde olduğunuz konjonktürün gereklerini dikkate alarak, tüm değişkenlerini belirli sınırlar dahilinde tutacak şekilde, aynı anda ve birbiriyle tutarlı biçimde hedeflemeniz ve buna uygun politikaları hayata geçirmeniz gerekiyor. Böyle bakıldığında büyüme oranının örneğin cari açık oranından çok daha ‘değerli’ olduğunu ileri süremeyiz.
Ne var ki Türkiye’de büyüme oranı ekonominin ima ettiğinin ötesinde bir ideolojik anlama sahip. Yönetenlerde de yönetilenlerde de bir ‘büyüme fetişizmi’ söz konusu. Ekonomik büyüme neredeyse coğrafi alan genişlemesi, yani ‘fetih’ ile benzer duyarlılıkları tetikliyor. Ülkeler arası hiyerarşi çeşitli alanlardaki büyüklükler ile ölçüldüğü için, ekonomide hızlı büyüme de bizim diğer ülkeleri geçip, uluslar liginde daha ‘üst’ konuma yerleştiğimiz izlenimi veriyor. Büyümenin gönülleri besleyen bir başarı olmasının ardında, Türkiye’nin ekonomik büyümesinin ‘her alanda’ güçlenme mesajı içermesi yatıyor.
Ekonomimizin büyüdüğünü duyduğumuzda bir yandan toprak fethetmişcesine ‘cetlerimize yakışan bir diriliş’ gerçekleştirdiğimiz duygusuna kapılıyor, diğer yandan da ülkeler arası yarışta öne geçtiğimiz kanaatiyle, muhtemelen bütün diğer ülkelerden daha akıllı ve becerikli olduğumuzu düşünmeye meylediyoruz.
***
Teknik açıdan bakıldığında, büyüme ile enflasyon arasında hedeflere ulaşma zorluğu açısından pek fark olmasa da, bizim hükümetlerin enflasyonu düşürdüğü için göreceği takdir, yüksek büyüme sağladığında göreceğinin yanında çok sönük kalıyor. Anlaşılan o ki ‘büyüme’ bizim için fazlasıyla ideolojik bir konu. Kimliğimizi besleyen ve ötekiler karşısında sağlamlaştıran bir kıvanç vesilesi…
Aynı zamanda bu psikolojik de bir mesele… Muhtemelen özgüven eksikliğimiz, ya da Batıya had bildirme ihtiyacımız nedeniyle ‘büyümek’, böylece diğer ülkelerin önüne geçmek ve onlara “Türk’ün gerçek kapasitesini” göstermek istiyoruz. Tarihsel küçülme döneminin ruhsal kalıntıları, belki de bugün ekonomiye pek rasyonel bakamama sonucu yaratıyor. Öyle ki hükümet ne pahasına olursa olsun büyüme peşinde koşarken, toplumun önemli bir yüzdesi de bunu ‘maç kazanma’ coşkusuyla karşılayabiliyor.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2025
25.10.2025
15.03.2025
20.02.2025
15.10.2024
24.09.2024
19.09.2024
10.09.2024
2.09.2024
13.04.2024