Fehmi KORU
Bu seçim üzerine neredeyse her şey söylendi, her yönü yazıya döküldü; ancak yine de yazılıp söylenmeyen bir yön kaldığı kanaatindeyim.
O da şu: Bu seçim siyasi tarihimize partilerin kendilerini değişime tabi tuttuğu bir döneme kapı araladığı için de unutulmayacak.
Seçimin öncesinde AK Parti, CHP, MHP, Saadet Partisi ne idiyseler, bu seçimle birlikte hepsinin köklü bir değişime tabi olduğu görülecek.
Franz Kafka‘nın ‘Dönüşüm’ romanının insanken bir sabah böcek olarak uyanan kahramanı Gregor Samsa gibi bir dönüşüm olmayacak, ancak ona yakın bir değişimin şu sıralarda yaşandığı da görülecek.
Şahsen yaşanan değişim sürecini olumlu buluyorum; yazının sonunda yanlış kanaatlere ulaşabilecekleri şimdiden uyarayım.
Değişimin dinamosu Bahçeli’dir
Üzerinde düşünmeye başlayınca fark ettiğim bu değişimi büyük çapta Devlet Bahçeli‘ye borçluyuz. Değişimin dinamosu o; ilk adımı atan, stratejik hamleleriyle partileri normal zamanda kabul edeceklerini sanmadığım tarzda bir değişime -onlara da fark ettirmeden- zorlayan odur.
Acaba diyorum, bunu kendisinden sonrayı düşünerek özellikle mi yaptı, yapıyor?
Şöyle düşünelim: Alparslan Türkeş‘in kurup dişiyle tırnağıyla kendisinden sonra da devamını sağladığı partidir MHP. Arada bir-iki seçimde (1983-1991 arası ile 2002’de) Meclis dışı kaldı, ama girdiği ilk seçimden (1965) bu yana Meclis’te temsil edilmeyi başarıyor. 24 Haziran’a her parti kendi başına katılsaydı, İYİ Parti zorlasa bile, büyük ihtimalle, MHP yine yüzde 10 barajını aşabilirdi.
Bahçeli‘nin 16 Nisan (2017) referandumu öncesinde başlayan stratejik adımlarıyla MHP farklı bir misyon üstlenmiş oldu.
AK Parti ile oluşturduğu bir ittifakın parçası olmasaydı Meclis’te temsil hakkı kazanması tehdit altına düşecek bir parti görüntüsüne bürünmeyi de göze alarak…
MHP öyle oldu, ama daha geniş bir kitleye hitap eden AK Parti’yi kendisine benzeterek dönüştürmeyi de başardı. 16 Nisan referandumunun açtığı ‘başkanlık sistemi’ yoluna girmesiyle birlikte, AK Parti, giderek MHP’ye benzeşmeye başladı.
Lideri sayesinde geniş bir oy hazinesine sahip olan AK Parti varken MHP’nin oy bakımından büzüşmesini dert etmeye değmez diye düşünmek mümkün.
AK Parti’yi fazla çaba harcamadan ciddi bir biçimde dönüştürdü Devlet Bahçeli‘nin birbiri ardına yaptığı -başkanlık sistemi, baskın seçim, ittifak halinde seçime gitme gibi- hamleler…
Geçmişte, 16 Nisan referandumuna kadar, Bahçeli ve MHP sözcülerinin AK Parti ile liderine yönelttikleri hayli sert eleştirileri günümüze taşıyıp “Bu ne yaman çelişki” diye gözlere sokanlar var, ancak gözlerden kaçan bu değiştirme ve dönüştürme etkisinin hesaba katılmadığı türden değerlendirmeler onlar…
Partisi içerisinden kendisine hayr-ül halef aramak yerine, belki de böyle birini yakınında bulamadığından, Devlet Bahçeli böyle bir misyonu benimsemiş bile olabilir.
MHP AK Parti’yi dönüştürdü, CHP’yi ve diğerlerini de…
MHP kendisini feda etmeyi göze alarak AK Parti’yi değişime tabi tuttuğu gibi, bunu sağlamak için açtığı ‘başkanlık sistemi’ yolu yüzünden, başarı çıtası ‘yüzde 50+1’ haline geldiği için, diğer partileri de kendilerini dönüştürmeye zorlamış oldu.
Bugün CHP bu seçim öncesinde bildiğimiz CHP midir?
Ya da Saadet Partisi bugün dünden çok farklı bir parti görüntüsüne kavuşmadı mı?
CHP bugün kendisini toplumun en geniş kesimiyle rahatlıkla buluşabileceği bir zemine çekmiş ve asla terk etmeyeceğini düşündüren dünün bagajlarını üzerinden atmaya razı görüntüsüne bürünmüş durumda.
AK Parti’nin CHP’ye ve cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce‘ye dönük eleştirilerine biraz daha yakından baktığınızda göreceksiniz: Geçmiş dönemlerin CHP’siyle irtibatlandırılan eleştiriler daha önceleri muazzam etkili olabilirken, bugün ‘yeni CHP’ gerçeği o tür eleştirileri önemsiz kılıyor.
O yüzden AK Parti ve çevresinin CHP ile adayına yönelttikleri eleştiriler daha kişiselleşti. CHP değil de Kemal Kılıçdaroğlu ve Muharrem İnce eleştiriliyor.
Dün Saadet Partisi önemsenmez iken, bugün ne kadarı oy sandığına yansıyacağı öngörülemez ise de, bu parti geniş bir kitlenin ilgisini çekebiliyor, Temel Karamollaoğlu‘nun söylediklerine kulak veriliyor.
Henüz bu yeni dönemin kriterlerini tam anlamış sayılmasa bile, İYİ Parti diye de bir gerçeklik var. Çekirdeğinde MHP ile özdeşleşmiş isimler bulunuyor, ama o da daha geniş bir kesimden oy derlemeyi amaçlıyor.
Neden böyle bir yolu açma ihtiyacı duydu Devlet Bahçeli, bu yolda ilk adımları atarken sonraki gelişmeleri öngörmüş müydü, bugünkü tablodan mutlu mu?
Bu soruların doğru cevaplarını bugün vermek mümkün değil; ama o gün de gelecektir.
Şimdi benim yaptığım bir erken değerlendirme.
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.08.2025
5.08.2025
3.08.2025
27.07.2025
25.07.2025
24.07.2025
23.07.2025
21.07.2025
19.07.2025
17.07.2025