Gökhan BACIK

Gökhan BACIK
Gökhan BACIK
Tüm Yazıları
Türkler ve Araplar
3.02.2016
1978

 Arap Ligi'nin son Türkiye karşıtı açıklamaları ülkedeki gazetelerde ikinci sınıf haber olarak yayımlandı. Halbuki bitirdiğimiz 2015 yılı Türklerin, Arap siyasetinin orta göbeğine eşi benzeri pek görülmemiş biçimde girmeye çalıştığı bir yıldı.

Arap isyanları ile başlayan süreci “Türkiye'nin uzun süredir beklediği an” olarak yorumlayan yaklaşım Türkiye'yi açık biçimde Arap dünyasının başat gücü olacak beklentisi ile Ortadoğu'ya doğru “sürdü”. Eskiden beri Türkiye dindarlarının bazı beklentileri vardır: Bunlardan birisi genel olarak “diğer Müslümanların Türkiye'nin liderliğini beklediği inancıdır”. Daha ayrıntılı olarak bu “inanç” Afrika'dan Arap dünyasına, oradan Orta Asya'ya “Müslümanların Osmanlıları beklediğini” düşünmektedir.

Ancak Türkiye'nin bu “hızlı Arap siyaseti” en azından 2015 sonu itibarı ile ciddi biçimde geri tepmiş görünüyor. Mısır, Libya, Yemen gibi pek çok ülke ile ilişkiler bitti. Dahası Katar ve Suudi Arabistan gibi iki Arap ülkesi ile tuhaf bir pragmatik ilişki geliştirildi. Şunu açık yazalım: Arap dünyasında ortalama bir dindar adam, Katar ve Suudi Arabistan gibi ülkelerin yöneticilerine eleştirel bakar. Katar ve Suudi Arabistan yöneticileri ile iyi ilişki içinde olmanın ortalama Müslüman kamuoyunda pek itibar gören bir şey olduğunu düşünmek doğru olmaz. Bunu şunun için yazıyorum: Pek çok diğer ülke gibi Türkiye, Arap siyasetinde sokağa önem veriyor. Bir bakıma “Arap sokağının nabzının Türkiye lehine atmasını istiyor”. Bu makul bir strateji. Ancak Katar emiri ve Suudi kralı ile “Arap sokağını memnun etmek” biraz zor olabilir.

Arap sokağını memnun etmek için klasik strateji, bilindiği gibi Filistin siyasetidir. Mesela bundan bir süre önce Katar emiri büyük bir gösteri ile Filistin'e gitmiş ve “büyük yatırımlar yapacağını” ilan etmiştir. İslam dünyasının gösterişli Filistin siyasetine rağmen Filistinlilere büyük oranda yardımları Müslüman olmayan ülkeler yapmaktadır. Türkiye'nin Filistin siyaseti yapması son derece doğal. Ancak bu öte taraftan Ortadoğu'nun tuhaf bir durum içinde gerçekleşiyor: ABD'nin en büyük askeri üssü ve “yandaşı” olan Katar ve ABD başkanı ile el ele Beyaz Saray bahçesinde gezen tek lider olan Suudi kralı ile yakın olmak. Bunları yadırgamamak lazım.

Aslında son üç yılda yaşanan tecrübe Türkler ve Araplar arasında hâlâ tarihsel mesafenin buz gibi ortada olduğunu gösteriyor. Kimilerinin “sanki hemen gerçekleşebilecek bir ihtimal” gibi gördüğü Türk-Arap yakınlaşması son derece zor bir konudur. Türkler ve Arapların ortak şeyi İslam'dır. Ancak bir dini paylaşmak bu iki “kavmin” birbirine hemen kaynaşacağı gibi bir illüzyon da üretiyor. Halbuki Türkler ve Araplar uzunca bir tarihsel zaman diliminde birbirinin dibine sokulmuş ancak hiç karışmamıştır. O nedenle Türkler ve Araplar arasında dış politik bazı projelerin heyecanına kapılmadan önce aradaki bu tarihsel mesafeyi düşünmek lazım.

Türkiye şunu unutmamalı: Arap dünyası dünyanın en anti-demokratik bölgelerindendir. O nedenle Türk siyasilerin tokalaştığı, yanaklarından öptüğü Arap liderleri halk siyasetinden en kopuk kişilerdir ve üstelik çok otoriterdirler. Mesela Ortadoğu'daki aşağı yukarı ortalama her Arap lideri Türkiye'nin İsrail ile iyi ilişki içinde olmasını tercih eder. Buna Filistin Devlet Başkanı olarak tanıdığımız Abbas da dahildir.

Ne Türkiye'nin ne Arap ülkelerinin ileri demokrasisi veya ileri teknolojisi var. Dolayısıyla dış politikada Türk-Arap yakınlaşmasının kısa vadeli bazı menfaat süreçleri dışında ne üreteceğini kestirmek pek kolay değil. Ancak bir noktanın altını yeniden çizmek gerekiyor: Türkiye sokağında siyasetin verdiği heyecan ile oluşan Türklerle Arapların kısa sürede kaynaşacağı hayali son derece yanıltıcıdır. Ancak Türkiye'yi yönetenlerin Arap sermayesini ucuz maliyetle kullanmak istemesi de gayet tutarlıdır. [email protected]

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar