Gürbüz ÖZALTINLI
Hepimiz bu ülkede yaşıyoruz. Yaşanan sert tarihin tanıklarıyız. Çözüm sürecinin çöküşü, şehirlerin kapatılıp savaş alanına dönüşmesi, onca can kaybı, milliyetçi öfkenin tırmanışı, beka korkusuyla insanların sandıklara koşup AKP’yi diriltişi, ordunun Suriye’ye gönderilişi, HDP’ye dönük yoğun kampanya… Bütün bunlar gözümüzün önünde oldu.
Bugün altı partinin buluşmasına bakıp, “burada neden HDP yok; bunların iktidardan farkı ne” derken insaflı olmak gerekmiyor mu? Kürt sorunu konusunda muhalefet partileri, buz tutmuş kaskatı bir toprakta siyaset yapıyor. İktidarın, yaşanan travmaları istismara dayalı, milliyetçi duygulara oynayan ağır propagandası altında zemini yumuşatmaya çalışan cesaretli çıkışlar yapıyorlar. Kılıçdaroğlu’nun “Kürt sorununda muhatabımız HDP’dir” açıklaması, Babacan’ın, Davutoğlu’nun mesajları önemsiz hamleler midir?
Neler okudum sosyal medyada; “bu güruha mı oy vereceğiz… batan geminin malları bunlar… cüzzam karşısında veba”… Bunlar iktidar trollerinin değil, HDP’yi fotoğrafta görmedikleri için öfkelenenlerin yazdıkları. Bu sekterliği iyi tanıyorum; gençliğimin solculuğundan biliyorum bu kafayı.
Türkiye tarihinde olmadığı çoğullukta bir demokrasi ortaklığı arayışı ve bunun kamuoyu önünde verilen ilk fotoğrafından umut değil öfke üretmek, (sol tedrisattan bir kavram seçersek) tam bir “çocukluk hastalığı.”
Karşımda olsalar şunu sorardım bu kızgın insanlara: Siz ana muhalefet lideri olsanız, onca çabayla oluşturmaya çalıştığınız ittifak yolunda, ilk kez toplandığınız liderlere “arkadaşlar burada HDP de olmalı, onu da çağıralım” der miydiniz? Deseniz ne cevap alırdınız? Akşener herhalde gülümseyip “İyi misiniz Kemal Bey” derdi. Babacan’la Davutoğlu da (Kürt sorunu üzerine verdikleri olumlu mesajlara rağmen) ya sessizce çaylarından yudum alırlar ya da konuyu değiştirirlerdi. Bugünün politik koşullarında bunun mümkün olmadığını, bir bütün olarak muhalefete fayda değil zarar getireceğini görmek için lider olmak da gerekmiyor. Biraz sağduyu; hepsi bu. Kuşkusuz HDP’siz bir demokrasiden söz edemeyiz; elbette bu partiyle muhalefet aktörlerinin müzakere, diyalog içinde olması gerekir. Ama bunun; ustalıklı formlar bulunarak, uygun bir mesafeden yapılması gerekmiyor mu? Nitekim belli ki var bu temaslar.
Öfkeyle mesaj yağdıran bu arkadaşlar keşke derin bir nefes alıp Mithat Sancar’ı dinleselerdi. Sancar “Bugün 6 muhalefet partisinin başkanları bir araya geliyorlar. Gelsinler, çok iyi yapıyorlar. Diyalog, görüşme, tartışma iyidir… Ama HDP’yi yok sayarak, bu diyalogda HDP’yle ilişki kurmayı, müzakere yapmayı planına koymayan bir anlayışın Türkiye’ye nasıl bir gelecek vadettiğini de açıklaması gerekiyor” dedi. Bu sesin “HDP’yi oraya çağırmayan bir buluşmanın hiçbir değeri yoktur” veya “onlar bu halleriyle cüzzam karşısında vebadır” demediğini anlamak için sakin olmak yeter. Haklı olarak yok sayılmak istemiyor; müzakere arıyor, meşruiyet alanını genişletmek istiyor — ama o fotoğrafta olmayı talep etmiyor, çünkü gerçekçi olmadığını bilecek kadar siyasi sağduyuya sahip. Peki cevap nereden geliyor? Kılıçdaroğlu aynı gün “HDP’yi yok saymıyoruz, öyle yaparsak bu demokrasiye inanmadığımız anlamına gelir… HDP ile de görüştük. İhtiyaç olduğunda yine görüşeceğiz” diyor. Üstelik Kılıçdaroğlu bu sözleri, iktidar tarafı muhalefeti“o masada gizli ortak HDP de oturuyor” propagandasıyla sıkıştıracağını umarken, inadına, meydan okurcasına söylüyor. Bu, göğüs göğüse mücadeledir. Görmez, hafife alırsanız, sizi de hafife alırlar; kızgın ergen muamelesi görürsünüz. Kendinize de haksızlık etmiş olursunuz.
Nitekim barışçı çözümün etkili savunucularından akademisyen Mesut Yeğen şu twiti attı: “Ortak deklarasyon bu aşama için kötü değil, Kürt meselesi ‘farklılıklarımızla biz’, ‘Avrupa Konseyi ve Birliği normları’ atıflarıyla dolaylı olarak metne girmiş. Başlangıç için iyi, umalım devamı gelsin…” Sorunun ağırlığını ve nasıl dikkatli bir dil gerektirdiğini iyi bilen sorumluluk sahibi insanlar bütün nüansların üzerine titrerken, fotoğrafı bir çırpıda çöpe atmaya kalkmanın, bunların iktidardan ne farkı var diye efelenmenin ciddiye alınacak yanı yok.
Bütün bunları da bir tarafa bırakalım. Şu düz, açık sorulara cevap arayalım.
Diyelim ki bu altı parti giderek net bir iktidar programında anlaştı, Kürt sorununda da bugünkü mesajlarıyla yetindi; kamuoyuna açık yeni taahhütlerde bulunmadı ve ittifak oluşturarak seçimleri kazandı. Soru: Kayyum uygulaması devam edebilir mi? Soru: Demirtaş içerde mi kalır, özgürce siyasi hayata mı katılır? Soru: HDP’nin bugün maruz kaldığı düşmanlaştırma sürer mi, yoksa iktidar gözünde meşru bir parti olarak kabul mü görür? Soru: Kavala’nın durumu ne olur? Soru: Kürt sorunu aynı şiddetle güvenlik sorunu olarak mı ele alınır, yoksa barışçı çözüm isteyenler hain muamelesi görmeksizin düşüncelerini tartışabilecekleri ılımlı bir zemin mi kazanır? Soru: Biz Diyarbakır’da Devlet Bahçeli ormanını mı konuşuyor oluruz, Kürtlerin kimlik haklarını mı?
Benim cevaplarım çok açık. Bütün toplumun ve Kürt hareketinin üstündeki ağır kapak kalkar, saydığım durumların hepsi gerçekleşir. AİHM kararları uygulanır; aşırı gerilim ve düşmanlaştırma sona erer, diyalog ortamı oluşur…
Bunlar değersiz sonuçlar mı?
Kuşkusuz Kürt sorunu dediğimiz zaman Türkiye’nin en çetin sorunundan konuşuyoruz. Çözümü sabır ve ustalıklı siyaset gerektiren bir mesele bu. Kestirme bir yol yok.
Bir nefes almakla başlar her şey.
Kızarak küserek değil, akılla yürümek gerek…
Yazarlar
-
İsmet BerkanTrump’ın Gazze Planının Ak Parti çevresinde yarattığı derin çatlak 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTrump kuzulara şah olunca… 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsıl sorunumuz TL değil dolar enflasyonu 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasOrtada aslında bir ‘plan’ yok 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.04.2024
14.04.2024
8.04.2024
5.04.2024
25.11.2023
16.11.2023
12.11.2023
9.05.2023
7.05.2023
2.05.2023