Hüseyin ÇAKIR
Açıklık, katılımcı, müzakereci, çoğulcu demokrasi talebinin yarattığı çoksesliliği, Gezi’de ortaya çıkan muhalif sesleri ve iktidar karşıtı her türlü muhalefeti “demokrasi tehlikesi” olarak görmek, demokrasi ve demokratlığın sığlığını ortaya çıkarttığı gibi, muhafazakâr demokratlığın demokrasi “derinliğini” de göstermiş oldu.
Eleştiri özgürlüğünü, toplumsal, siyasal ve ideolojik muhalefet hareketlerini iktidara karşı komplo hazırlığı, Erdoğan’ı iktidardan indirerek siyasal alanı ortadan kaldıracak “darbe” olarak nitelendirebilecek kadar gözü kararmış “soldan devşirme”, “yeni Kadrocu” organik aydınlar, çoğunlukçu otoriter rejimin kurumsallaşmasının teorisini oluşturuyorlar. Demokrasi ve özgürlük alanının üstünü, ulusal güvenlik adına, otoriter rejimle örtmeye çalışıyorlar.
Nobranlıkta sınır tanımayan, kişi-birey haklarına, özel hayata fütursuzca tecavüz eden, kendisi gibi düşünmeyenleri aşağılamakta beis görmeyen, muhaliflerinden nefretini gizlemeyen, (en son Gülen Cemaati’ne söylenenler) hoşuna gitmeyen gazetecileri, işadamlarını yargıya şikâyet eden, sevmediği yargı kararlarına ağzına geleni söyleyen, sevmediği yargıçlar için “yetkim olsa, sizi mahkûm ederdim” diyebilecek kadar nefret yüklü, tek adam, tek otorite zihniyetiyle sözler söyleyen; Mısır’da ölen Müslüman Kardeşler üyelerine ağlayan, Gezi’de yaralanıp 200 günü aşkın komada yatan Berkin Elvan’ın adını ağzına almayan (sonra da yaradılanı yaradandan ötürü severiz diyebilen) Erdoğan’ı eleştirenlere, “Erdoğan’dan nefret ediyorlar” diyenler, Gramsci’nin dediği gibi “üst yapının memurları” olabilirler ancak.
İşte benzer Erdoğan güzellemesi: “Erdoğan çok yetenekli bir siyasi... Karşısındaki ittifakın ise meşru siyaseti dışladığı ortada. Haliyle, aradaki güç dengesi, içte ve dışta kritik ölçüde Erdoğan’ın aleyhine dönmedikçe, siyasi alanda inisiyatif onun elinde olacak. Bu nedenle, Erdoğan kendisine yönelik hamlelerdeki operasyonel ile siyasi kısımları birbirinden hassasiyetle ayırıyor. Operasyonel olana yıkıcı bir şekilde saldırırken, siyasi hasar bırakabilecek noktalara siyasi pansuman yapıyor.”
Erdoğan ve AKP’yi eleştirince “siyasete nefret, darbeye destek”, “darbeciler, Ergenekoncular bundan yararlanıyor”, “sesinizi çıkartmayın yolsuzluğu, molsuzluğu görmeyin; yolsuzluk olmuş olabilir o başka mesele, bunu kurcalarsanız”... Yoksa “askerî vesayet dönemine dönmek mi istiyorsunuz, darbe mi olsun istiyorsunuz” diyenler, aslında başka bir darbenin yapılışını ya görmüyorlar, ya da bu darbe ile suç ortaklığı yapıyorlar.
AKP’li siyaset mühendisleri ve psikolojik harp uzmanları, “demokrasi” savunusu adı altında, rejimin mevcut hâlini baki kılmaya, sivil, demokratik alanı daraltarak, “yeni Türkiye’nin siyasi- ideolojik kurucusu! AKP’yi” tek parti otoriter rejimi olarak ebedileştirmeye çalışıyorlar.
“ESKİ TÜRKİYE İLE YENİ TÜRKİYE” BİRLEŞİYOR
“Pasif devrim”in güçleri, eski Türkiye’den yeni Türkiye’ye geçiyoruz derken, “Araf’ta kaldılar”. Yeni Türkiye’nin ortaya çıkarttığı yeni dinamikler, yeni toplumsal muhalefetten korkuya kapılıp, eski Türkiye’nin diline, ideolojisine ve araçlarına sarılarak, demokrasi katarının makasını değiştiriyor.
Hangi yöne doğru gidileceğini AKP’nin önde gelenleri işaret ettiler. AKP’nin siyasi aklı, Yalçın Akdoğan, Star gazetesindeki köşe yazısında şunu yazdı: “Kendi ülkesinin milli ordusuna, milli istihbaratına, milli bankasına, milletin gönlünde yer edinen sivil iktidarına kumpas kuranların bu ülkenin hayrına bir iş yapmış olmayacağını çok iyi bilir.” Tepkiler üstüne, “Benim bir cümleme atfen, bir kısım dava isimleri sayılarak, bunlara yönelik ‘asılsız, mesnetsiz, boş, uydurma’ gibi sözler sarf ediyormuşum gibi yorumlar yapılması son derece yanlıştır” dese de söyleyeceğini söylemiş oldu, Ergenekoncuların yeniden yargılanması tartışmasını gündeme taşıdı. Adalet Bakanı Bekir BozdağErgenekon yargılamaları için, “Eksikler olabilir, dün böyle, bugün böyle denebilir. Biz yanlış yapmış olabiliriz. Yanlış yaptığında, erdemli olan o yanlıştan dönmesidir” derken, Mustafa Elitaş da “İnsanların mağduriyetini önlemek için gerekirse yeniden düzenleme yaparız” dedi. Muhtemelen son MGK toplantısında alınan kararla Ergenekoncuların aklanması yolu açılacak.
Tarih tekerrür ediyor sanki; 1915 Ermeni soykırımına katılan İttihatçıların aklanarak Kemalizm’e intisap etmeleri gibi, AKP, Ergenekoncuları aklayıp, “yeni Türkiye’yi” inşa etmeye soyunuyor. Malta sürgünü, tehcir suçlusu İttihatçılarla Cumhuriyet inşa(!) edilmişti; “Yeni devlet ve yeni Türkiye”nin inşasında da, “kumpas kurulmuş” Ergenekoncular, AKP’nin yarattığı yeni sermaye sınıfı, “yeni Türkiye”nin “yeni Kadrocu” akıl üreticisi gazeteci, yazarçizerler, akademisyenler yer alacaklar herhalde.
“Yeni Türkiye”nin inşasına, AKP iktidarı eliyle ve devlet İslamcılığı yoluyla Kemalizm’in ikinci modernleşme harekâtı da diyebiliriz.
Başbakan Erdoğan, giderek “yeni kuvayi milliyeci” Doğu Perinçek gibi konuşmaya başlayarak, “eski Türkiye ile yeni Türkiye”yi birleştirip kime karşı ‘yeni istiklal mücadelesi’ başlatacak acaba? Sanırım 2010 ‘da yenilenen Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’nde (MGSB) bunlar detaylı olarak yazılıyor olmalı.
Eski ve yeni Türkiye’den nasıl bir Türkiye’ye doğru gidiliyor. Siyasal İslamcılığı, Sünni devlet İslamcılığıyla “yeni Türkiye” vagonuna ekleyen AKP, Kürt sorununun çözümünü, “yeni Türkiye’nin” hangi vagonuna ekleyecek, Kürtlerin “yeni devletin” “yeni Türkiye”sinde yeri nasıl olacak? Devlet aklı, MGSB’de bunları formüle etmiş olmalı ki, 2011’den sonra bunun siyasal uygulanışını Erdoğan’ın ağzından, AKP yöneticilerinin açıklamalarının satır aralarından görüyorduk.
Gülen Cemaati’ne yönelik AKP- devlet operasyonu, inşa edilen “yeni Türkiye”de kimlerin makbul, kimlerin münafık olacağını gösterdi.
“Pasif devrim” bitti. Yeni anayasa rafa kaldırıldı, AB sürecinden söz edilmiyor, Batı ile kavga eden, hızla “içe kapanan” bir Türkiye’ye doğru gidiliyor.
Bütün bunlar olup biterken, Türkiye’nin askerî sanayi ve silahlanma kapasitesinin hızla büyümesi, Batı ittifakı dışında, Çin’den füze alımı ve ortak üretim yapma arayışı... rejimin nereye doğru gittiğinin işaretleri.
“Demokrat liberal”, “yeni Kadrocu” organik aydın, yazarçizer ve siyasi yorumcular; “içe kapanma” ve silahlanma stratejisiyle demokratikleşme ve özgürlük ilişkisinin teorisini açıklarlarsa, modern demokrasiye katkıda bulunmuş olurlar!
Twitter: @huseyincakir1
Yazarlar
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.05.2018
13.05.2018
6.02.2018
29.04.2018
22.04.2018
8.02.2018
1.02.2018
25.03.2018
19.03.2018
11.03.2018