Hüseyin ÇAKIR
15 Temmuz darbesinin birinci yılına gelirken; kimler yakalandı, kimler yakalanmadı, kimler ne ifade verdi, darbeye karşı olduklarını açıklayıp “ama” diye başlayan kuşkulu açıklamalar… Sonra “kontrollü darbe” tartışmasına vardırıldı.
Hakikaten ne oldu? Neler oluyor? Soruları kafalardaki kuşku işaretlerini artırıyor.
Buzdağının ne kadarı ortaya çıktı, çıkartıldı bilmiyoruz. Resmi yetkililer ne söylerse ya inanıyoruz, ya kuşku duyuyor ya da inanmıyoruz.
Ama hayatlarına birkaç darbe sığdırmış olanları ajitatif “vatan millet” sloganlarıyla kandırmak, darbecileri tek tek yakalıyoruz gibi, siyasi, hukuki açıklamalara inandırmak biraz zor.
Abim sayılabilecek, yaşı 70’leri geçmiş bir dostum: “12 Mart, 12 Eylül darbeleri komünist olduğumuzu gerekçe göstererek bizi hedef tahtasına koydu. 28 Şubatçılar tarafından, düşünce, inanç, örgütlenme özgürlüğü bağlamında başörtüsü yasağına karşı çıktığım ve yazılar yazdığım için, ‘şeriatçılarla işbirliği yapmakla’ suçlandım.” Diye başladı söze.
Sesi buruk ama öfkesini hissettiren bir tonla : “AKP iktidar oldu, Kürt sorununun çözümü için adımlar atmaya başlayınca; Kürtlerin dillerini özgürce konuşmaları, ana dilde eğitim ve siyasal örgütlenmelerini savundum. Hatta AKP’li Beşir Atalay, Yalçın Doğan gibi çözüm sürecinin ana aktörlerinin söylediklerini izledikçe ‘bu kadim, kangren olmuş mesele nihayet bitti’ diye düşündüm.
Keşke düşünmemiş olsaydım…
Bu yumuşak ve tatlı dilli ortama inanarak, yalın kılıç Kürtlerin haklarını savunup, silahların susması, şiddetten uzaklaşılarak, demokrasiyi geliştirerek sorunun çözümüne katkı olur diye Allah ne verdiyse yazdım. Bu yazılarıma övgüler düzüldü, bugünün Trolleri, yazılarımın üstüne methiyeler düzen notlarla sosyal medyada paylaştılar. En hızlı barış savunucusu ilan edildim.
Abimin her ne kadar yüzünü görmesem de yüzündeki acı tebessümü hissediyordum. Şöyle devam etti: “ Süreç devam etseydi,“çözüm süreci uzmanı” diye TV, TV dolaşırdım her halde.
Önce Çözüm Süreci masası devrildi, ardından 15 Temmuz darbesi oldu, en hızlı çözüm süreci savunucusu olarak kabak benim başıma patladı.
Eski Tüfek komünistlerden dinlediğim ve anılarında okuduğum ;“sakıncalı” olarak emniyetin komünist masasına kaydedilenler her enternasyonalist önemli günler öncesinde gözaltına alınırlarmış, ne zaman bırakılacakları Allah kerim. Bir Eski Tüfek “kese kâğıdı patlasa, bir mahallede birileri sular niye akmıyor diye isyan etse bizi derdest ederlerdi” diye anlatırdı.
Lafı uzatmayayım dedikten sonra: “Ben de 12 Mart’ta yakalanmamak için yurtdışına dışına çıktım. Ne olacak, ne olmayacak derken, Nihat Erim’in Balyoz Harekâtı başladı ben dede yurt dışında sürgünlüğüm başladı.
Türkiye Cumhuriyeti cezalandırıcı ve affedici vasfıyla temayüz etmiştir! Cumhuriyetin ilanının akabinde, 23 Aralık 1923'te, "Cumhuriyetin İlanı Dolayısıyla Genel Af" ile yola çıkılmış, sonraki her 5-10 yılda bir genel af için uygun vesile yaratılmıştı. 18 Mayıs 1974'te Cumhuriyet tarihinin yedinci Genel Af'ı da aynı havada çıktı. Yasada kapsam dışı bırakılan dört bin kadar siyasi hükümlü ile bazı kaçakçılık suçluları da Anayasa Mahkemesi'nin 2 Temmuz 1974 tarihli kararıyla aftan yararlandı. Bende memlekete döndüm ama kaldığım sürede yaşadığım ülkede dostlarım oldu. Bundan dolayı ara sıra gider onlarla hoşça vakit geçiririm.
12 Eylül oldu gene bize yol göründü. Bu kere vatandaşlıktan da atıldım. Yersiz-yurtsuzsunuz dediler ama biz Türkiye cumhuriyetinde doğmuş bu topraklarla yoğrulmuş, yontulmuş şekil almışız. “Yurttaşlıktan çıkarttık, siyasi kararı” ile yurttaşlığımız elbette bitmiyor.
Devran döndü, “af” çıktı, yeniden yurttaş oluverdik. Kimimiz çifte vatandaş, kimimiz, “öz be öz” vatandaş olduk.
Çözüm süreci masası devrildikten sonra, yurt dışında “bu işleri çok bildiğimi” düşünenler “gel hele bize anlat ne oluyor” diye çağırdılar.
Fırsat bu fırsat dedim. Yıllarca görmediğim “yerli, yabancı” dostlarla felekten geceler çalarım dedim, teklifi kabul ettim.
Allah onlardan razı olsun, kaderde dördüncü kapandan da kıl payı kurtulmak varmış.
Devlet ve hükümet Kürt politikasını değiştirmiş. “Son terörist yok oluncaya kadar…” , “ Barış, çözüm mözüm yok” demişler. “Kürtler kardeşimiz ama kendilerine siyasi temsilci diyenler terörün destekçisi” ilan edilmişler. Birde “ terör yandaşı makul şüpheli terör destekçisi” gibi suç üretilmiş, bunu yasalaştırmışlar.
Benim durumum ne olacak diye ölçtüm, biçtim, sağa sola, eşe dosta, hukukçu arkadaşlara sordum.
Havayı benden iyi koklayan bazı dostlarım, bazı kardeşler… “Bu havada her halde Türkiye’ye gelmeyi düşünmüyorsun” dediler.
“Düşünüyorum” dedim.
“Yazdığın yazıları yeniden oku. Birde Türkiye TV’lerini izle kararını öyle ver” dediler.
Tam bunları konuşurken 15 Temmuz darbesi oldu. Birilerine göre “menzilimiz aynı” diyenler arasında iktidar kavgası.
İktidar ve devlet ise, “Fettullahçı Terör Örgütü (FETÖ) Paralel Devlet Yapılanması (PDY) devleti ele geçirmek için her yere sızdığı gibi orduya da sızmış, kanlı bir darbe ile devleti ele geçirecek meczuplar… mış” olarak darbeyi, açıklıyor.
Hemen akılma 9 Mart, 12 Mart darbecileri geldi.
Darbeciler tekti de birileri, birilerine kazık mı attı; iktidar, derin devletle anlaştı mı?
Serde darbecilik yok. Türkiye İşçi Partisi, Türkiye Komünist Partisi üyesi sempatizanlığı var. Bu işleri bilmeyiz ama Doğan Avcıoğlu ve Mihri Belli’nin darbe ve devrim strateji tartışmalarına şahit olmuşuz.
Sonuçta askeri darbeleri askerler yapar. Sivillerin derin devlet ve ordu ile işbirliği yaparak güç devşirmesi karanlık dehlizlerde yol bulmak gibidir.
Sonuç olarak darbe yapanlar kahraman, yapamayanlar hain olurlar.
15 Temmuz darbesinin hainleri çok; üstelik o kadar geniş yelpazeye yayılmış ki, yokkk canım, bunlar da “FETÖ’cü”olamaz dedirtecek cinsten.
Daha bir yıl dolmadan kahraman olarak resmedilenlerin neredeyse hepsine, şüpheli gözüyle bakan epeyce bir kesim var: Genelkurmay Başkanı, Kuvvet Komutanları, MİT Müsteşarı… nın konuşmaları, ifadeleri, darbe sürecinde açıkladıkları durumlar, tavırları, nasıl müdahale ettikleri veya etmedikleri vs. bir sürü kör noktalar, şüpheli durumlar yazılıp çiziliyor.
Sonuçta şimdilik hakkımda açılmış soruşturma falan yo benden daha hafif durumda olanlar “Bölücü terör destekçisi” olarak “darbenin parçası” ilan edilmişler.
FETÖ darbesi ile PKK arasında ilişki varmış, demek ki bende çözüm sürecinde PKK’yi olumlayan çok yazı yazdığıma göre makul şüpheli olarak FETÖ darbe destekçisi olmuşum!!!
Yurt dışında olduğum için yakalama emri çıkartılmış değil.
Tekrar yurttaşlıktan atarlar mı bilmiyorum.
Senden ricam bu anlattıklarımı yazarsan, adımı yazmamanı rica ederim.
Belki şeş kaza, hakkımda “FETÖ ve bölücü terör örgütüne destek” suçlamasıyla dava açılır ve bu da devlet arşivlerine girerse; 30-40 yıl sonra bir araştırmacı-akademisyen devlet arşivlerine girip FETÖ örgütünü araştırırken, benim adımı da FETÖ’cü olarak yazar ve bu da kitap olursa, torunumun torunu bunu okursa, kemiklerim sızlar.”
Bu konuşma bu memleketin darbeler tarihi ve 15 Temmuz darbesi sonrası yaşanan süreçlere baktığımızda “meleklerin cinsiyetini” tartışma tadı veriyor.
Sorulacak, yanıtı aranan çok soru var. Mesela: Neden 15 Temmuz Ana Darbe Davası açılmadı da onlarca darbe davası açıldı.
“Sinekler” kovalanıyor, “bataklığın merkezi” neresi ve bu merkezden yola çıkılarak, bu darbenin/darbecilerin:
a) Nasıl bir siyasal-ideolojik rejim kurmak istedikleri;
b) Yurtta Sulh Konseyinin asker, sivil, siyasi üyeleri kimler;
Darbecilerin:
- Devlet başkanımı/cumhurbaşkanı mı, konsey başkanı kim olacaktı?
- Kim Başbakan olacaktı?
- Bütün sıkıyönetim komutanları;
- Bütün Valiler, Kaymakamlar;
- Bütün Belediye Başkanları kimler olacaktı?
- Darbenin Bakanlar Kurulu kimler olacaktı?
-Anayasa, Yargıtay, Sayıştay… Üyeleri kimler olacaktı?
-Merkez Bankası Başkanı; Ziraat, Halk Bankası YK Başkanları;
- Sermaye Kurulu, Tasarruf Mevduatı, Enerji Piyasası… gibi devletin bağımız kurum başkanları YK üyelikleri kimler olacaktı.
Bu kadar soru listesi yeter sanırım.
Bir darbeyi önlemek çok önemli; O darbeyi bütünüyle ortaya çıkartmak için yukarıda sayılanları ortaya çıkartmak çok daha önemli.
Birinci yılında darbenin beyni ana iskeleti ve ana aktörlerinin kim olduğu açıklanmaz ve gerekenler yapılmazsa “şüphe, kuşu” büyümeye devam eder.
Ne benim üç büçuk darbe mağduru abim bu darbenin bütünüyle ortaya çıkartılmasına ikna olur.
Ne de, “kim bu darbenin, devlet başkanı/Cumhurbaşkanı başbakanı, genelkurmay başkanı, MİT Müsteşarı… Olacaktı” sorularını sormaya başlayan memleketin canım insanları inanır…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.05.2018
13.05.2018
6.02.2018
29.04.2018
22.04.2018
8.02.2018
1.02.2018
25.03.2018
19.03.2018
11.03.2018