İhsan DAĞI
Türkiye demokrasi tarihinden çıkarılabilecek tek bir ders olsa o da şu olur: Yasaklarla, orduyu veya yargıyı arkana alarak siyaseti dizayn etmeye çalışmak beyhudedir.
12 Eylül rejimi siyasi liderlere yasak getirdi. Demirel’den Ecevit’e, Erbakan’dan Türkeş’e liderler 10 yıl siyasetten men edildi. Anayasa’ya geçici madde olarak eklenen bu yasaklar beş yıl sonra yırtılıp atıldı. Demirel önce başbakan, sonra cumhurbaşkanı oldu. Erbakan ve Ecevit sonraki yıllarda başbakanlık yaptı.
28 Şubat post-modern darbe sürecinde İstanbul belediye başkanıyken Tayyip Erdoğan okuduğu bir şiirden dolayı mahkum edildi, cezaevine girdi, “Muhtar bile olamaz” dendi. Seçmen, siyasetin kendi dışında ordu veya yargı tarafından dizayn edilmesine razı olmadı. Sonuç ortada: Türkiye’yi 20 yıldır Erdoğan yönetiyor.
Şimdi onun yönettiği ülkede aynı siyasal yasak yine bir İstanbul belediye başkanına verildi. Tesadüfe bakın ki tıpkı Erdoğan gibi onun adı da ‘siyasette kalıcı bir isim‘, hatta cumhurbaşkanı adayı olarak geçerken.
Türkiye seçmeni, son yıllarda ülkede yaşanan bütün toplumsal ve moral erozyonlara, medya rejimine ve propaganda şebekesine rağmen bir yargı darbesini önümüzdeki seçimlerde karşılıksız bırakmaz. Bunu en iyi AKP yönetimi ve seçmeni bilir. O yüzden bu karar sadece muhalefeti birleştirici, dayanıştırıcı bir sonuç yaratmayacak, AKP’nin önümüzdeki seçimlere ilişkin endişelerini de artıracak, iktidar blokundaki çözülmeyi de hızlandıracak.
İstanbul’un seçilmiş belediye başkanına bir konuşmasından dolayı siyasi yasak getirilmesini kim savunabilir? Bu mahkumiyet kararının ne hukuken ne siyaseten ne de ahlaken savunulabilir bir yönü var.
İktidarın maskesi bir kez daha düştü. Siyaseti yargı yoluyla tanzim etmeye, muhaliflerini mahkeme kararlarıyla bertaraf etmeye çalışan bir anlayış, bütün çıplaklığıyla kendini gösterdi. Bu yüz, AKP’lilere bile çirkin görünecek.
Maskesi düşmüş bu iktidar partisinin arkasında sıralanmanın ahlaki yükü ve siyasi maliyeti AKP içinde de konuşulacak kaçınılmaz olarak. Yüksek sesle veya sessizce ama konuşulacak, ‘kendi hikayelerini kendilerinin cezalandırdığı’, aslında bugün mahkum edilenin yeniden Erdoğan olduğu.
Çünkü AKP’liler biliyor ki İmamoğlu’nun hikayesi aslında kendi hikayeleri, Erdoğan’ın hikayesi; iktidara yürüyen Erdoğan’ın hikayesi… Erdoğan’ın yargı yoluyla engellenmesinden sonra nasıl bir siyasal fenomene dönüştüğünün en iyi tanığı AKP’liler.
Üstelik bu hikaye sadece Erdoğan’ın hikayesi de değil, Türkiye demokrasisinin hikayesi; millet iradesine siyaset dışı yollarla set çekilmesine karşı halkın sandıkta er ya da geç iradesine sahip çıktığı bir hikaye. Muhafazakar-sağ siyaset ve seçmen bunu iyi bilir. Bu gerçeği unutanlara, iptal edilen seçimlerin ardından İmamoğlu’nun 800 bin oy farkıyla seçimi yeniden kazanması hatırlatmış olmalıydı ‘millet iradesi’nin ne olduğunu, müdahalelere nasıl karşılık verdiğini. Anlaşılan hala anlaşılmamış ki bu defa da 800 bin farkla kazanılan İstanbul seçimini ikinci kez iptal etmeye kalkışıyorlar.
Türkiye siyasetinde bu tür müdahaleler sandıkta karşılıksız kalmaz. Ancak bu, kendiliğinden de olmaz. Muhalefetin becerisi, liderliği de gerek; siyaset yapması, inisiyatif alması gerek.
İmamoğlu’na siyasi yasak kararı muhalefeti de ‘ateşlemiş’ görünüyor. İmamoğlu’nun mahkeme kararını beklerken İstanbulluları Saraçhane’ye çağırması, Akşener’in bu çağrıya anında cevap vermesi, ayrıca muhalefetin neredeyse bütün partilerinin dayanışma göstermesi, İmamoğlu isminin sadece 6’lı Masa’yı değil muhalefetin tümünü ve hatta daha geniş kitleleri bir araya getirebilme potansiyelini gösteriyor.
Bu dayanışma, birliktelik ve duygudaşlık seçime doğru muhalefete yeni bir ivme kazandırabilir. İmamoğlu, muhalefetin bir süredir düşen enerjisini, azalan heyecanını ve dağılan umudunu yeniden tetikliyor.
Paradoksal görülse de İmamoğlu’na siyasi yasak kararı, siyasi tüm yasakları ortadan kaldıracak bir sürecin başlangıcı olabilir. İmamoğlu üzerinden siyasete vurulmaya çalışılan bu hukuk dışı darbeyi muhalefet büyük bir moral üstünlüğe, siyasal stratejiye ve hamleye dönüştürebilir.
Sonuçta, adı muhalefetin cumhurbaşkanı adayları arasında geçen İmamoğlu’na böylesine bir ‘siyasi suikast’ geri tepebilir. Muhalefet bunu avantaja çevirebilirse iktidarın yargı yoluyla muhalefete attığı bu ‘pas’ gol olabilir.
Yazarlar
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
13.01.2025
10.05.2024
11.04.2024
8.04.2024
3.01.2024
25.12.2023
13.12.2023
16.10.2023
9.10.2023
17.06.2023