İhsan DAĞI
Bugün siyasetin alanını daraltan, siyasete müdahale eden siyaset dışı aktörler yok. Darbe girişimleri ve hukuksuz uygulamaları deşifre edilen, üst düzey mensupları yargılanan ordu artık siyasetin dışında görülüyor.
12 Eylül referandumuyla yeniden yapılanma sürecine giren yargı da siyaseti tanzim etme misyonunu bırakmış durumda. Kısaca 'Kemalist-askeri vesayet'in kurumları bugün siyaseten etkisizler.
Dolayısıyla 'siyasal alanın' düne göre genişlemesi beklenir. Ancak fiili durum pek de öyle değil. İşin ilginci, bunda siyasetin bizzat kendisinin payına düşen ciddi bir sorumluluk var. Yani, bugün siyasetin alanını daraltan 'siyaset dışı aktörler veya kurumlar' değil, siyasal alanın yeni aktörlerinin özellikleri.
Bu özelliğin başında 'tekelci bir siyasal hegemonya' geliyor; tek bir parti, daha doğrusu onun lideri bütün siyasal alanı 'domine ediyor'. Diğer bütün siyasal aktörler 'etkisiz ve önemsiz' görülüyorlar.
Siyaset sahnesindeki 'hegemonya', siyaseti yani dinamik toplumsal tartışma ve müzakere zeminini bastırıyor. Farklı fikir, çıkar ve kimlik taleplerinin sürekli etkileşim içinde yeniden müzakere edildiği bir süreç olarak 'siyasetin sonu'nu yaşıyoruz sanki.
Egemen siyasal parti, daha doğrusu bunun lideri dışında başka bir 'aktör' yok siyaset sahnemizde. Geriye kalanlar (içeride veya dışarıda) siyaseten etkisiz eleman. Ne varlıkları anlamlı ve işlevsel ne de görüş ve tutumları.
Sonuçta 'siyaset yapmak' isteyenler 'hakim parti'ye katılmak zorunda kalıyorlar, çünkü onun dışında bir siyaset alanı görülmüyor. Ancak, 'yeni veya potansiyel' siyasal aktörlerin farkında olmadıkları, 'hakim parti' içinde de 'siyaset'in yapılmadığı. Paradoksal gibi görünse de 'hakim parti'nin içinde kabul gören siyaset yapma tarzı, 'siyasetsizleştirme'. Geçmişin etkin veya bugünün potansiyel aktörleri parti içindeki siyasetsizlik siyasetiyle kendi başlarına birer 'aktör' olmaktan çıkıyorlar. Bugün partide sadece gücü değil 'temsil kabiliyeti' olan tek isim 'lider'. Geriye kalanların ne toplumsal ne de siyasal bir karşılıkları var; dolayısıyla ne de güçleri. Acaba neden ve nasıl? Düşünmeleri gerek bunun üzerinde.
Böyle bir siyasal iklimde Meclis Başkanı Cemil Çiçek'in ulusal mutabakat girişimi pek makbul karşılanmadı. 'Muhtıra' diyen de oldu, 'usul ve yöntem bakımdan yanlış' olduğunu söyleyenler de. Çevresinde 'otonom siyasal aktörler' görmeye alışkın olmayan iktidar partisi Cemil Çiçek'in girişimini hoş karşılamadı.
İçeriği tartışma götürür. Zaten Çiçek'in kendisi de 'ister beğenirsiniz ister beğenmezsiniz' diyor. Ama tartışılabilir, geliştirilebilir, eksiklerine rağmen bir başlangıç noktası olarak bile düşünülebilir. Ama gelen tepkilere baktığımızda 'içeriğin' hiçbir önemi yok.
Türkiye siyasetinin oyun kurucuları 'otonom bir siyasal aktör' görmek istemiyorlar; herkes kendilerine 'eklemlensin', aktörler ve kurumlar hiyerarşik olarak altlarında yer alsın istiyorlar. Dolayısıyla Meclis Başkanı, yani Türkiye'de 'siyaset kurumu'nu temsil eden bir kişi siyasal partilere ve kamuoyuna bir çağrıda bulunduğunda 'rol çalmakla' itham ediliyor.
Hakim parti siyaseti kilitleyip, siyaset üzerinden toplumsal müzakereleri kapatmayı bir siyaset tarzı olarak tercih edebilir. Ama siyasetin doğası bu kilitlenmeyi kabul etmez. Diyelim ki 'Meclis Başkanı rol kapmaya çalışıyor,' iktidardan, siyasal partilerden. Peki o zaman neden siz rolünüzü oynamıyorsunuz da kaptırıyorsunuz?
Siyasal projeler, aktörler ve inisiyatifler bakımından müthiş bir fakirleşme içindeyiz. Dünün tüm dinamik toplumsal ve siyasal aktörleri kenara çekildiler. Genç Siviller bile ortalıkta yok.
Acaba artık siyasete lüzum mu yok? Aktörleri, değerleri, projeleri ve aktiviteleriyle siyaset sadece askeri vesayet karşısında gerekmez, onlarla mücadele için icat edilmiş değiller. Dolayısıyla askerler pratikte etkisizleştirildiklerinde de 'siyaset' bitmez. Askerî vesayet yok diye toplum siyaseti bırakacak değil; kimse de 'daha ne istiyorsunuz?' demesin. Siyasetsiz, yani itirazsız bir toplum henüz icat edilmedi. [email protected]
Yazarlar
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
13.01.2025
10.05.2024
11.04.2024
8.04.2024
3.01.2024
25.12.2023
13.12.2023
16.10.2023
9.10.2023
17.06.2023