İhsan DAĞI
Eğer siyaset, sorunlara çözüm üretmekse, demokratik açılım devam etmek zorunda. Kürt sorununu çözmede devlet veya örgüt şiddetinden medet ummuyorsak demokratik açılımdan başka bir yol yok. Siyaset de pürüzsüz değil elbette.
Çözümü taşıyacak siyasal aktörlerin rekabeti, önyargıları ve korkuları büyük engeller yaratıyor. Daha açık konuşursak, AK Parti ve BDP arasındaki rekabete sıkışıp kalma riski az değil. Çözüm için vazgeçilmez olan bu iki aktör aynı zamanda birbirlerinin rakipleri ve aralarında ciddi bir güven bunalımı var. Aslında bu iki parti de Kürtler arasında yadsınamaz bir temsil kabiliyetine sahip siyasal hareketler. İkisi de güçlü. Birbirlerini siyaseten altetmeleri de pek mümkün değil. Toplumsal destekleri doyum noktasında, daha ilerisi yok.
BDP çizgisi yıllardır bölgede aynı oy oranında duruyor. AK Parti de desteğini konsolide etmiş durumda. Üstelik, AK Parti'ye oy veren Kürtler bu parti olmasa, gidip PKK çizgisinde siyaset yapan bir partiye de oy vermiyorlar. Dolayısıyla bu iki parti arasında geçişkenlik oldukça sınırlı. Dolayısıyla AK Parti ve BDP'nin birbirlerini 'rakip' olarak görmeleri, en azından Kürt oylarına talip olmak anlamında, pek doğru değil.
Kısaca siyasal aktörler 'rahat' olmalı, eğer 'açılım' süreci devam edecekse. Kimse kimseyi tasfiye etmeyecek, edemeyecek. Sadece daha barışcıl, daha demokratik ve daha müreffeh bir ülkede yaşayacağız 'açılım'ın varacağı noktada. Bunun için BDP kanadının AK Parti dışında muhatap alacak bir 'devlet' arama yanılgısından vazgeçmesi gerekiyor. Sorunu 'devlet' değil siyaset çözecek. Bu da AK Parti'siz olmaz.
Öte yandan AK Parti de çözüm sürecindeki riskleri abartmamalı. Doğrudur, Habur'la birlikte birileri AK Parti'yi bu sürecin altında bırakmaya çalıştı. Sandıkta yenilmeyen, ekonomik krizden yıkılmayan AK Parti'yi Kürt sorununun altında ezmek istediler. Ancak bu da gerçekleşmedi; hem 12 Eylül referandumu hem de 12 Haziran seçimi bu 'tezgâh'ın işe yaramadığını gösterdi. AK Parti'nin artık daha cesur, kararlı ve rahat olması lazım. Bu işi AK Parti çözebilir, çözmeli. Türkiye'nin bölgede bir rol modeli, çekim ve ağırlık merkezi olması başka türlü mümkün değil. Üstelik 'yükselen Türkiye'yi durdurmak isteyenler için çözülmeyen bir Kürt meselesi kadar uygun bir fırsat olmaz. Bu fırsat ortadan kaldırılmalı, özellikle 'Arap baharı' bölgeyi sarsıp, uluslararası müdahaleleri meşrulaştırırken...
Siyasal şartlar ve toplumsal beklentiler hâlâ hareket imkânı veriyor Türkiye'ye. Cenazelerle toplum zaman zaman öfkelense de çözüm noktasında istekli. Siyaset dışında 'çözüm'ün bir tür 'iç savaş' veya 'bölünme' anlamına geleceğinin ve bu iki seçeneğin de kabul edilemez olduğunun farkında. Çözümsüzlüğün getireceklerinin çözümün risklerinden çok daha sıkıntı verici olduğunu öngörmeleri zor değil. Yeni kabinede Beşir Atalay'ın Başbakan Yardımcısı sıfatıyla 'açılım' sürecinden sorumlu olmaya devam etmesi de bu anlamda olumlu. 2009'dan bu yana toplumun her kesiminden insanlarla, sivil toplum örgütleriyle kurduğu temaslar, derlediği görüşler ve yaptırdığı araştırmalarla Atalay'ın kuşkusuz geniş bir tecrübesi oluştu. Ayrıca Habur gibi, süreci adeta torpilleyen bir olaydan da dersler çıkarmış olmalı. Açılımı yeniden açmanın vaktidir. İnisiyatif alan, öneriler üreten ve de hepsinden önemlisi 'yetkili' olduğu algısını yerleştiren bir koordinatörlük faaliyeti, süreci 'diriltebilir'.
Buna ihtiyaç var, çünkü son zamanlarda 'inisiyatif' tamamen 'PKK' çizgisinde. İki yıl önce 'demokratik açılım' süreci başladığında tam tersi bir görünüm vardı. Hükümetin 'aktif' olmadığı durumlarda ve dönemlerde başkaları 'rol çalıyor'. PKK'nın ve hatta BDP'nin 'başrol' oynadığı bir süreçte ise herhangi bir çözümü toplumun geneline kabul ettirmek imkânsız. Top hükümette, şimdilik...
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
13.01.2025
10.05.2024
11.04.2024
8.04.2024
3.01.2024
25.12.2023
13.12.2023
16.10.2023
9.10.2023
17.06.2023