İlhami IŞIK
PKK’nin kanlı terör saldırıları karşısında ilk refleksimiz, soğukkanlılığımızı yitirmeden, elimize geçirdiğimiz inisiyatifin PKK’nin manevra alanlarını ne kadar daralttığını ve dolayısıyla zayıflayan varlığının nelere doğru evrildiğine odaklamak olmalıdır. Kabaca bir fotoğraf çekmek gerekirse göreceğimiz tablo şudur; 7 Haziran’da 6 milyon oy alan bir pratikten, 26 Ağustos’ta Cizre’de bombalı kamyon saldırısına sıkışan bir pratik. Toplumsal tabanını büyük ölçüde yitiren her terör örgütü gibi PKK de, bu yoksullaşma sürecinden nasibini alarak “nokta eylem” stratejisine mahkum oldu.
Kanlı terör saldırılarının PKK’ye ilk maliyeti halk desteğinden yoksun hale gelmesidir. Bu çok önemlidir. Çünkü halk desteğinden yoksun bir terör örgütü ile mücadele, herşeyden önce bu mücadelenin sonuna yaklaşıldığını anlatır. Terör örgütlerinin yenilgi anları, halk desteğinden yoksun kaldıkları anlar ve süreçlerdir. Kim ne derse desin, PKK ile mücadelede hızla sona doğru büyük adımlarla yaklaşıyoruz.
Çizre saldırısını birçok bakımdan analiz etmek mümkündür. Ama hiçbir analiz verisi, giderek “azalan halk desteğinden” daha fazla bu kanlı süreci izah edemez.
Suriye iç savaşının koşulladığı Rojava “denklemindeki” kazanımlarını korumak amacıyla, PKK bir bakıma Suriye iç savaşını Hendek/Barikat eylemiyle Türkiye’nin içine taşımaya çalıştı. Sur, Cizre, Nusaybin ve Yüksekova’da büyük bir yenilgi yaşayan PKK, sadece halkın desteğini kaybetmekle kalmadı. Askeri olarak da yenildi. Bu yenilginin sonuçlarından biri de Rojava denkleminde konumunun zayıflamasına yol açtı. Zaten Rojava’da PKK’li olmayan Kürt muhalefetini sindiren “Kantoncu Diktatörlük” özellikle ABD’nin rahatsızlığına yol açıyordu.
Fırat Kalkanı girişimine ABD’nin yeşil ışık yakması, bu tutuma AB’nin benzer gerekçelerle destek sunması ve yine bu durumun şekillendirdiği reel-politikte Rusya’nın sessiz kalması, PKK’nin Hendek savaşını kaybetmesiyle ilgili gelişmelerdir. Bir de buna 15 Temmuz’da kazanılan büyük zaferin sarsıcı etkisi eklenince, PKK iyiden iyiye köşeye sıkıştı.
Yeri gelmişken, şu tespiti yapıp analizimizi güçlendirelim. 2013 yılında Türkiye’nin Ortadoğu’dan kovulması üstüne inşa edilen konjonktür, 15 Temmuz’da İstanbul demokrasi dalgakıranının çarpıp, bir bumerang gibi hızla sahiplerini vurmak üzere geri dönüyor. 2013 konjonktürünün sona erdiğini söylemekte hiçbir beis yoktur. Fırat Kalkanı operasyonunun uluslararası desteğine baktığımızda yeni bir konjonktürün şekillendiğini de söylemek doğrudur. 2013’ün lanetli Ortadoğu konjonktürü, yerini 15 Temmuz demokrasi konjonktürüne terk ediyor.
Bunun en anlamlı kanıtlarından biri sadece ABD ve AB’nin Fırat Kalkanı operasyonuna destek vermeleri değildir. 2013 konjonktürünün asıl hedefi olan Türkiye ile Bölgesel Kürt yönetiminin yeniden ABD tanıklığında dünyaya gösterdikleri resimdir. Bilindiği gibi ABD yönetiminin 2 numarası Joe Biden son günlerde Türkiye’ye geldi ve “geç geldiği” için içtenlikle özür diledi. Bu özür sadece 15 Temmuz darbesindeki özürü değildi. Aslında 2013 yılından bu yana gelişen bütün olumsuz durumların bir özürüydü.
Biden’in özür dileyişi ve deyim uygunsa Türk halkı nezdinde Türkiye demokrasisini selamlayışı, üstelik bunu Obama adına yaptığını deklere edişi, “Diktatörlük” yalan ve iftirasına da son verdi. Bu bakımdan Biden’in Türkiye’ye gelişi basit bir nezaket ziyareti değil; ABD’nin yeni Türkiye algısının dünyaya ilanıdır. Bunu idrak etmek lazım. Bu süreçte Türkiye’nin en değerli kazanımı budur. Unutmayalım PKK bile uluslararası arenada meşruiyet ararken kullandığı en etkili argüman buydu. Şimdi bu argüman cümle Türkiye düşmanlarının elinden alındı.
Özetlersek; ahlaki üstünlük, uluslararası destek ve meşruiyet ve askeri üstünlük Türkiye’nin inisiyatifine geçti. Bu durumda PKK’nin bir akıl tutulması yaşaması kaçınılmazdı ve bombalı eylemlerle PKK hızla kendi mezarını kazmaya devam ediyor. Biz serinkanlı olmalıyız ve bu sonun sonunu hızla hazırlamalıyız.
Yazarlar
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.07.2025
1.07.2025
9.06.2025
18.05.2025
8.05.2025
28.04.2025
21.04.2025
13.04.2025
1.04.2025
16.03.2025