İlhami IŞIK
Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopesi, Kul Hakkı, başlığı altında şunlar yazılmaktadır.’’… Kul hakları açısından ilke mahiyetinde olan bazı hadislere göre Müslüman, Müslümanın kardeşidir; ona yalan söylemez, ihanet etmez, kötülük yapmaz, onu aşağılamaz, kötülük edebilecek birinin eline bırakmaz (Buhârî, “Meẓâlim”, 3; Müslim, “Birr”, 32, 58; Tirmizî, “Birr”, 18). Hiç kimse kendisi için beğenip istediğini din kardeşi, komşusu için de istemedikçe, komşusu onun kötülüğünden emin olmadıkça olgun bir mümin olamaz (Buhârî, “Îmân”, 7; “Edeb”, 29; Müslim, “Îmân”, 71-73). Allah’a ve âhiret gününe inanan kimse komşusuna eziyet edemez (Buhârî, “Edeb”, 31, 85; Müslim, “Îmân”, 74, 75). İnsanlara merhamet etmeyene Allah da merhamet etmez (Buhârî, “Edeb”, 18; Müslim, “Feżâʾil”, 66). Müslümanların kanları, malları, namusları ve şerefleri kendi aralarında kutsal Mekke kadar, hac ayları ve günleri kadar saygındır, dokunulmazdır (Buhârî, “Ḥac”, 132; Müslim, “Ḳasâme”, 29). Müslüman, elinden ve dilinden başka müslümanların zarar görmediği kimsedir (Buhârî, “Îmân”, 4-5; Müslim, “Îmân”, 64-65). Kul haklarını ihlâl eden kimseyi “müflis” olarak niteleyen Hz. Peygamber’dir.’’…
Kul hakkı bahsinde teolojik bir polemiğe girmek, benim haddim değildir. Bende teolojik derinliği bir tarafa bırakarak, Sevgili Mücahit Bilici’nin çok parlak bir ayırımla yaptığı teoloji ve tarihsel din farkının, ayrıştığı noktada Kul hak’ından ne anladığımı ifade etmeye çalışacağım. İslam Dini Kul’u diğer kul karşısında kardeş olarak konumlandırır. Bu bakımdan kul ve hakkı tartışılırken, sırtımızı yaslayacağımız kavram kardeşlik hukukudur. Elbette kardeşlik, hukuk’un kapasite ve kavrayışını aşan bir durumdur. Kardeşliği sadece hukukun kural ve kaideleriyle tanımlayamayız. Çünkü burada aslında aşkın bir durum sözkonusu.
Aile ve kan bağlarıyla da sıkı biçimde birbirine bağlanan, kardeşlik geniş bir faaliyet ve o oranda geniş hakların çerçevesini de beraberinde getirir. Kardeşlik örneği olmayan bir yakınlıktır. Samimiyet ve sevgi birliğidir. Bir adım daha ileri gidersem, herhangi bir karşılık beklenmeden, ya da herhangi bir beklenti içine girmeden, ön koşulsuz bir kabul ediştir. Eğer bu doğruysa o zaman kul’lar her bakımdan eşittir. Birinin ötekine karşı bir üstünlüğü ya da imtiyazı yoktur.
Dahası aslında herkes bu bakımdan kul’dur. Herkesin statüsü, pozisyonu ve ötekine göre vaziyeti buysa, kul ve hakkı, ahlaki ve kültürel bir unsur değil, doğrudan doğruya bir eşitlik ilkesidir. Bu kavram pratik uygulamada bir takım ahlaki sorumlulukları gözetse bile, esasında bu durum ön’dur, ilktir ve ilkeseldir.
Peki, bu kadar değerli ve önemli olan bu kavram neden hak ettiği itibarı görmez? Neden toplumsal hayatımızı düzenleyen en önemli ilke durumunu muhafaza etmez? Neden, sanki hiçbir ehemmiyeti, önem ve değeri yokmuş gibi rahatça hareket edilir? Ne ilkin kul hakkı kolayca ihmal ve ihlal edilir?
Buhari’nin ifade ettiği gibi Haç’ca gitmek kadar saygı ve dokunulmaz olan bu ilke, hayatımızda neden cep telefonlarımız kadar, bizim için vazgeçilmez olmayı başaramaz?
Kul hakkına bütün ruhuyla riayet etmeyen bir toplum, sağlıklı bir demokrasiye sahip olabilir mi? Kul hakkına hayatı düzenleyen temel ilke muamelesi yapmayan bir toplum normalleşebilir mi? Kul hakkını, sosyal adaletin biricik ölçüsü haline getirmeyen bir iktidar adil olabilir mi?
‘’..Müslüman, Müslümanın kardeşidir; ona yalan söylemez, ihanet etmez, kötülük yapmaz, onu aşağılamaz, kötülük edebilecek birinin eline bırakmaz (Buhârî, “Meẓâlim”, 3; Müslim, “Birr”, 32, 58; Tirmizî, “Birr”, 18)’’.. Bir Müslümanı ona kötülük yapacak birilerinin eline bile, bırakmayı yasaklayan bu ulvi ilke, nasıl olurda bir Müslümanın elinden öteki Müslümana kötülük yapmaya cevaz verebilir?
Biz, Maalesef Zalimleşmek için sırasını bekleyen mağdurlar ülkesine dönüştük.
Artık kabul etmeliyiz ki, biz Bu ülke'de
Düşüncesi
İnancı
Etnik kimliği ne olursa olsun, gücü ele geçirince, karşısındakilere yaşam hakkı tanımıyoruz
Muhafazakarlar yapmaz dedik
Onlar herkesten daha fazla yaptılar
Ve sonunda herkes güç ile tanışıp zalimleşti bu ülke'de…
Yazarlar
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.07.2025
1.07.2025
9.06.2025
18.05.2025
8.05.2025
28.04.2025
21.04.2025
13.04.2025
1.04.2025
16.03.2025