İlhami IŞIK
İnsanoğlu çok kırılgan bir varlıktır; kendi sesinden çok, başkalarının sesine kulak kabartır. O seslerden sığınacak bir liman arar, herkesin işaret ettiği yeri, sırf herkes işaret etti diye daha güvenli sanır ve güvenli, güvenilir bir menzil için derin bir teslimiyet duygusuyla huzuru bulduğuna inanır. Herkes gibi olmak çok teskin edicidir. Herkesin söylediğini söylemek, güven içinde yaşamanın sigortasıdır artık. Bu bakımlardan, ötekilerin onu nasıl tanımladığı, ona ne gözle baktığı ve onu hangi seviyelerde gördüğü hayati değer taşır. O da elinden geleni yapar. Aynılaşmak amacıyla kendini pürüzlerden ayrıştırır, kendi tornasını toplumun aynasında yeniden yapılandırır ve genel yargılara, sığ ya da derin akan meşruiyet nehirlerine balıkla atlar.
Artık korkulacak bir şey yoktur. Herkes gibidir, onu herkesle eşitleyen o büyük beyaz tülün kıvrımlarını huzurla güven içinde okşar. Tehlike geçmiştir, tehditler buharlaşmıştır. Gözünün gördüğü, kulağının duyduğu ve ağızından çıkan seslerin hepsi, benzer sesler denizinde ortak dalgaya katılmıştır. Beslenme, barınma ve üreme ihtiyacı, sigortalanmış mülk gibi, korunmuş ve geleceğinin vazgeçilmez parçası haline gelmiştir.
Ama her sonlu mevsim gibi, gökyüzünde bulutlar toplanıp, hafif kararınca, hayatın sadece ilkbahardan oluşmadığı, bir de bu hayat denilen dehşet döngünün sonbaharla yüzleşmesi gerektiği ortaya çıkar. Hayatın ilk baharı, hakikaten herkesle uyumlu yaşamanın mevsimidir. Hayatın son baharı ise, uyumun törpülendiği ve ihtilafların boy verdiği mevsimdir.
Uyum dengesiz bozulduğunda önce huzur kendi karanlık mağarasına kaçar. Önyargıların, yanlış anlaşılmaların sert rüzgarları kuzeyden esmeye başlar. Huzuru kaçan birey, önyargı kabusuyla baş başa kalınca yalnızlığın dehşet derin kuyusunu yakından tecrübe eder.
Yalnız kalmak ya da yalnızlaşmak her yönden gelen saldırılara karşı korunaksız hale gelmektir. Aslında yalnız kalmak, kelimenin tam anlamıyla “vurun abalıya” vaziyetinin ilan edilmemiş resmidir. Linç ya da recmetmek için bir tek kayıp kelimeye ihtiyaç var. Hain.
Yanlış ipuçları, kayıp kelimelerle birleşince ortaya, öfkenin temsil ettiği, yok etme duygusu çıkar. Yok etmek. Silmek.
Bir dizi hayati değeri yüksek bağlarla birbirine bağlı olan insanların, ihtilaf anlarında birbirlerini hainlik ya da ihanetle suçlaması, ne kadar gayri insani bir davranış. İhanet ayrı düşmekten ibaret midir? Hıyanet, farklı fikirler edinmiş olmak mıdır? İhanetin gerekçesi artık benim irademi temsil etmiyorsun demek midir?
İnsanlar temel kural olarak kendi ihtiyaçları için birbirleriyle bağ kurarlar. Bu bir süreçtir ve bu sürecin sonunda da birbirlerine dair tecrübe edilmiş fikirler edinirler. Yaşanmış ve tecrübesi üretilmiş bir sürecin sonunda, “beni hayal kırıklığına uğrattın, artık sana güvenmiyor ve ben yolumu ayırıyorum” demek bir ihanet suçu mudur?
Benim insanlık kitabımda ihanetin tek karşılığı var; cebren ve şiddetle benim varlığımı ortadan kaldırma eylemi ve teşebbüsüdür. Bunun dışındaki hiçbir düşünce ve eylem ihanet ile tanımlanamaz.
Bir insanı bir kez bile ihanetle suçladığınızda bu dünyada ona bir cehennem yaratmış olursunuz. O cehennemin ateşi, sadece onu yakmaz, yetmiş yedi sülalesi de bu cehennemin ateşinde yanar.
Öyle olur olmaz şeyler için ihanet suçlamasına başvuranlar, büyük vebal atına girerler.
Yazarlar
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.07.2025
1.07.2025
9.06.2025
18.05.2025
8.05.2025
28.04.2025
21.04.2025
13.04.2025
1.04.2025
16.03.2025