Kadri GÜRSEL
Her yıldönümünde Gezi Direnişi hakkında yazmaya kendimi mecbur hissediyorum. Gezi’den bana kalan da işte bu: Birçok anına tanık olduğum tarihsel önemdeki bir toplumsal hareketin mirası hakkında düşünmek, yarattığı dönüşümün bugünkü ve yarınki durumu hakkında kafa yormak...
Bu bir mukayese çabası ve “Ne kalmadı, ne kaldı” diye sormayı gerektiriyor.
“Ne kalmadı” sorusunun bendeki cevabı şu:
Gezi’den geriye kalmayan, Gezi’nin yerleşik parlamenter siyaset kültürüne yaptığı olumlu etkidir.
Etki şuydu: Kendiliğinden oluşmuş bir dinamiğin sonucu olarak Gezi, geniş yelpazedeki grupların aralarındaki farklılıkları göz ardı ederek demokrasi değerleri zemininde ortaklık yapabileceklerini kanıtladı ve bu bakımdan muhalefet partilerinin üzerinde müspet tesirlerde bulundu.
Bunun ilk somut neticesi, 2014’teki iki seçimde görüldü. Gerek yerel seçimlerde CHP’nin İstanbul ve Ankara’da yapmış olduğu aday tercihlerinde, gerekse de cumhurbaşkanı seçimine CHP ve MHP’nin ortak adayla katılmasında Gezi’nin siyasi kültüre etkisi önemli pay sahibi olmuştur.
İkinci netice de 2015’teki iki genel seçimde bir kısım CHP seçmeninin barajı aşması için HDP’ye verdiği destektir.
2016’daki üçüncü yıldönümünde ise Gezi’nin yerleşik parlamenter siyasete yaptığı bu olumlu tesirden geriye pek bir şey kalmadığını görüyoruz. Savaşla yürütülen siyaset mühendisliği sadece kaybedilen tek parti iktidarının geri alınması sonucunu doğurmadı, siyasi yelpazenin muhalif kanadındaki Türk ve Kürt seçmen arasında inşa edilen köprüleri de yıktı.
HDP bir Türkiye partisi olma hedefiyle ileri çıkabildiyse, bu çatışmasızlık ortamı kadar Gezi’nin de sonucuydu. Savaş, HDP’yi aslına rücu ettirdi. Gezi’den HDP’ye hayal kırıklıkları kaldı.
CHP ise Gezi’nin ortaya çıkardığı yüksek kalitedeki genç insan kaynağından faydalanmayı ya istemedi ya da istedi ama başarılı olamadı.
Neticede, parlamenter siyasetteki “Gezi” sona erdi. Ya Gezi’den geriye ne kaldı?
İşte park yerinde duruyor hâlâ.
Park kaldı.
Bir de Gezi Direnişi boyunca 80 ilde sokağa indiği söylenen milyonlarca genç kaldı.
Gezi’nin Türkiye’ye armağan ettiği, demokrasiye, kadın-erkek eşitliğine, hak ve özgürlüklere çoğulcu ve dayanışmacı bir anlayışla sahip çıkan bu toplumsal sermayedir.
Bir nesil Gezi’nin değerleri etrafında politize oldu.
Bu nesil henüz bir politik hareket çıkarmadı kendi içinden ama içimizdedirler. Oylarımızın hilesiz ve hurdasız sayılmasını temin etmek için Gezi’den sonraki her seçimde on binlerce insanı mobilize eden Oy ve Ötesi’ni de unutmayalım.
Oy ve Ötesi deneyimi de Gezi’nin bakiyesidir.
Gezi bir direniş olarak geçmişte kaldı; yarattığı sosyal ve politik dönüşüm ise benzersiz biçimde politikleştirdiği bir neslin ruhunda, zihninde ve davranışında sürecek.
Lakin yeni bir Gezi olmayacak.
Bir öfke birikiminin sonucunda kendiliğinden patlak veren toplumsal direnişlerin kaderi kendilerini tekrar etmemektir.
Diğer taraftan Gezi’ye yol açan öfke yine birikiyor...
Hem de 2013’tekinden çok daha fazla.
Kapalı rejimle yönetilen Türkiye’nin ısısı yükseliyor. Ülkenin acil çözüm bekleyen hiçbir sorununu çözemeyen rejim, hem mevcut olanları daha da içinden çıkılmaz hale getiriyor hem de bunlara yenilerini ekliyor. Toplumdaki derin rahatsızlık, güvensizlik, düzene yabancılaşma, yöneticilere karşı hoşnutsuzluk artıyor. Bu, faydasız siyasi ve toplumsal enerji birikimidir. Rejim ise kullanabileceği faydalı enerjiyi, başka bir deyişle çözümleri üretemiyor.
Sorunumuzun adı “Erdoğan entropisi”dir. Rejimin, neden olduğu düzensizliğin daha da artmasını önlemek için uyguladığı baskı, daha fazla entropiye neden oluyor.
Bu sistemin nihayetsiz sürdürülmesi imkânsızdır.
Hal böyle iken, intikamcılığın, kibrin ve toplumla inatlaşma güdüsünün sonucunda Gezi Parkı’na kışla görünümlü AVM yapılmasına mahkeme marifetiyle açılan yoldan gidilmesi, entropiyi sadece artırır.
Bu gidişin sonucu belki ikinci bir Gezi olmaz; ama ne olacağını da kimse bilemez.
Yazarlar
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.03.2020
5.03.2020
26.02.2020
20.02.2020
17.02.2020
4.02.2020
19.01.2020
9.01.2020
6.01.2020
3.01.2020