Kadri GÜRSEL
İktidarın kalemleri, tetikçi ve sözcüleri, “Sıranın 28 Şubat’ın sivil ayağına da mutlaka geleceğini, yargılanmaktan kurtulamayacaklarını” kendilerinden ne zaman istense yazıp söyler, tehdit mesajlarını temcit pilavı gibi ısıtıp servis ederlerdi. Yıllardır yolladıkları bu mesajlar muhtemelen yerine ulaşmaktaydı, çünkü tehdidin yanında muhatabının tarifi de iliştirilmiş olurdu. Doğan Grubu’nu “28 Şubat’ın sivil ayağı” olarak kodlayıp gözdağı verirlerdi. Grubu bu kodlamayla baskı altına alarak hangi konuda ne gibi bir taviz ya da kapitülasyona zorladıkları, konjonktüre göre değişen bir husus olmalıydı...
İktidarın tetikçileri ve kalemleri, 28 Şubat’ın geride kalan yıldönümünün bir hafta öncesinden başlayarak, “sivil ayağın cezalandırılması” mevzuuna hep birlikte,dikkat çekici biçimde abandılar. Üst üste yazdılar; son yıllardaki en arzulu kampanyaydı. Bu hırsın özel bir nedeni olmalıydı.
Önceki gün Doğan Grubu’nun iktidar yanlısı Demirören’e düşük bir fiyata külliyen satıldığını öğrenince, bu son tehdit furyası geldi aklıma. Hapis baskısının, Doğan Grubu’nu değerinin azına ve hemen teslim olmaya zorlamak için bir “pazarlık unsuru” olarak kullanılmadığını kim iddia edebilir?
Doğan Grubu’na Demirören vasıtasıyla el koymak iktidarın öncelikli meselesi halinegelmiş olmalıydı. Ülkeyi seçim sath-ı mailine sokmuşlardı ve bu kez yeni bir 7 Haziran felaketi yaşamamak için ne lazımsa yapmaya kararlıydılar.
Doğan Grubu’nun, iktidarın gazabını üzerine daha fazla çekmemek ve hayatta kalmak için müsait elemanlarını kullanarak sürdürdüğü her türlü işbirliğinin, sarayı insafa getirmekte kifayetsiz kalması da ilginç. Halbuki seçimlere giderken, bağımsız ama işbirliğine razı bir ana akım medya grubunun iktidara katkısı daha fazla olurdu.
Milliyet’i iktidar menfaatının hizmetinde etkili bir vasıta olarak kullanmayı bile beceremeyip, sonunda anlamsız ve kimliksiz bir mevkuteye çevirenlere koskoca Doğan Grubu’nu teslim etmek, “Al bunu da rezil et” demekten başka ne anlam taşıyabilir?
Belki de amaçlanan budur.
Kazara sanılabileceği gibi burada söz konusu olan, kazananın her şeyi aldığı bir “sıfır toplamlı oyun” değil... Doğan Grubu’nun yok edilmesi, düşman varsayılanı yaralı bırakmama takıntısının sonucu hiç değil. Bahse konu hamlenin ardında aklı perdeleyen bir kaybetme korkusu var. MHP’yle ittifak, seçim hile ve yolsuzluklarını kolaylaştıran yasa değişiklikleri, internetin RTÜK denetimine alınması, yargıdaki son atamalar... Bunlar korku tedbirleridir. İktidarı nüanslı ve soğukkanlı olmaktan alıkoyan bir haletiruhiyenin eseri.
Çaresiz Doğan Grubu iktidar karşısında zaten secdeye kapanmıştı. İktidar, “Tökezlediğim anda bunlar aslına rücu eder” diye mi düşünüyordu?
Öyleyse, iktidar tökezlemekten korkuyordu.
Demirören, kullandığı siyasi vekâletname vasıtasıyla Doğan Grubu’nun tamamını satın alıp, temsilcisi olduğu iktidarı “Türkiye’nin tek büyük medya patronu” olarak tescilleyince ne oldu?
Neticede, iktidarın gıpta ile baktığı Putin modelinde de olduğu gibi Türkiye’de tüm medya endüstrisi tek elde toplandı.
Sürekli zarar eden Kremlin medyası Rusya’nın petrol ve doğalgaz rantıyla sübvanse ediliyor... Peki, Türkiye’nin petrol ve gazı olmadığına göre, zarardaki iktidar medyasının Doğan Grubu’na el konulmasıyla devasa boyutlara ulaşacak olan sahte ekonomisi hangi kaynaktan sübvanse edilecek?
Tabii ki kamu kaynaklarının transferi yoluyla. Ama bu sübvansiyon modeli ekonominin mevcut şartlarında sürdürülebilir mi?
Konuya kısa vadeli bakan karar vericinin bu meseleleri kendisine dert ettiğini sanmıyorum.
Doğan Grubu’nun 21 Mart 2018’de iktidarın dolaylı ve arızi değil, doğrudan kontrolü altına girmesiyle Türkiye’de ana akım medyanın imhası tamamlanmıştır.
Ana akım medyayı tanımlayan başlıca nitelikler arasında, çeşitlilik arz eden geniş kitlelere seslenebilme özelliği, çokseslilik, bağımsızlık, kalite, nesnellik ve profesyonellik vardır.
Doğan Grubu’nda bu niteliklerden arta kalan ne varsa, yılların emeğiyle oluşmuş diğer kurumsal değerlerle birlikte yeni sahipler eliyle heder edilecektir.
Sadece gazete ve televizyonlar değil, mesela Türkiye’nin tek bağımsız ve yaygın yurtiçi haber teşkilatı olan Doğan Haber Ajansı... Artık iktidar medyasının bir parçası.
Ve Yaysat da Doğan Grubu ile birlikte iktidarın eline geçti. Bağımsızlığını korumayı halen sürdüren birkaç gazete bundan böyle dağıtılabilecek mi?
Bağımsız medyayı desteklemek bir yurtseverlik görevidir.
Yazarlar
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.03.2020
5.03.2020
26.02.2020
20.02.2020
17.02.2020
4.02.2020
19.01.2020
9.01.2020
6.01.2020
3.01.2020