Lale KEMAL

‘Geliyorum' diyen çatışma tehlikesi
20.06.2015
2703

 Hükümet, sonuçlarının Türkiye aleyhine dönebileceğinin hesabını yapmadan kimi dış olaylara müdahale etmesinin bedelini, vatandaşa belki de en ağır şekilde şimdi Suriye konusunda ödetiyor.

Bu ülkede 4 yılı aşan iç savaştan kaçıp Türkiye'ye sığınan mülteci sayısının, sınır boyunda radikal gruplar arasında şiddetlenen çatışmalarla birlikte 3 milyon ve üzerini bulması bekleniyor. Mültecilerin çoğunlukla barındırıldığı ya da yaşadığı güney illerindeki insani ve güvenlik krizi, ülke geneline dağılarak devam edecek. Hükümet, izlediği açık kapı politikası ile insani bir tutum sergilemekle birlikte mülteci akınının başlarında daha hevesli olan uluslararası kuruluşların yardımlarını kolaylaştırıcı rol oynayabilirdi. İktidar, Suriye'deki iç savaşta, Esed rejimine karşı radikal grupları desteklemek yerine yapıcı ve tarafsız bir politika ile belki de savaşın uzamasına engel olabilirdi.

Ama Ankara, ektiğini çok vahim sonuçlarıyla biçiyor. Türk liderlerin kişisel Esed takıntılarının bedelini, insanî, ekonomik, sosyal ve güvenlik yönleriyle vatandaş ödüyor.

Türkiye'den sağlandığı güçlü şüphesi bulunan silahlar, salt Esed rejimini devirsinler, PKK'nın Suriye uzantısı PYD ve YPG'ye karşı kullansınlar diye IŞİD ve El Nusra gibi radikal gruplara gönderildi, bu örgütlere katılan yabancı savaşçıların ülke topraklarından geçişlerine kolaylık sağlandı. Geçen yıl AKP çoğunluğuyla Meclis'ten geçen MİT yasasının bazı maddelerinin, bu teşkilatın PKK ile görüşmelerini kolaylaştırıcı unsurlar taşıdığı iddialarının aksine El Nusra ile temasları yasal zemine oturtmayı içerdiği kulislerde çokça söylenir. Ne tesadüftür ki, Türkiye'nin, El Nusra'yı terör örgütü ilan etmesinden kısa süre sonra MİT yasası çıktı. Terör örgütü listesine alınan El Nusra ile görüşmelere yasal kılıf hazırlandı. Ama olmuyor işte yanlış hesap Bağdat'tan dönüyor.

PYD, ABD ve Kanada'nın hava desteğiyle Akçakale Sınır Kapısı'nın öteki yakasındaki Tel Abyad'ı, iki yıl sonunda IŞİD'in elinden aldı ve Türkiye ile olan sınırın yaklaşık 400 kilometrelik bölümünde 50'ye yakın köy ve kasabada artık kontrolü sağladı. Türkiye'nin Suudi Arabistan ve Katar ile birlikte destek verdiği El Nusra'nın da içinde yer aldığı Fetih Ordusu, yine sınırın öteki tarafındaki İdlib'de IŞİD'e karşı kazanımlar elde ediyor. Kilis'in öte tarafındaki Azez'de ise PYD, IŞİD ile savaşıyor.

Suriyeli Kürt grupların, ele geçirdikleri sınır bölgelerinde kalıcı hale gelmelerinin Türkiye'ye yansıması nasıl olacak?

Diğer sınır komşusu Irak'ın kuzeyindeki Kandil'den sonra, PYD kazanımlarıyla birlikte Suriye'de de PKK'ya ikinci bir güvenlikli bölge ya da Kürt koridoru açılmış olacak. Eğer Türkiye, şimdi duran kendi Kürtleriyle barışma projesini hayata geçirmezse PKK'nın başlatacağı çatışmalar, Suriye koridoru sayesinde daha da şiddetli olacaktır. İç savaştan galip çıkacak bir Esed yönetiminin, eskiden olduğu gibi PKK'yı Türkiye'ye karşı kullanması ise sürpriz olmaz. Hükümet, yeterli siyasi ve askeri enstrümanlara sahip olmadığı için sonucunu değiştiremeyeceği bir Suriye iç savaşına son derece yanlış müdahalelerle taraf oldu. Geçmiş hükümetler de keza asker desteğiyle, onlarca yıl enerjimizi çalan politikalarına rağmen Irak'ta bir Kürt bölgesel hükümeti kurulmasının önüne geçemedi. Ciddi duyumlarıma göre, Iraklı Kürtlerin 4 ila 5 yıla kadar bir Kürt devletini ilan etmeleri olasılığı çok yüksek.

Bir koalisyon hükümeti kurulur ya da kurulmaz ya da erken seçime gidilir, bu her iki durumda da hem Suriye politikasına yeni bir ayar verilmesi hem de Kürt fobisinden kurtularak çözüm sürecinin başlatılması gerekiyor. Aksi takdirde bu kez benzeri görülmemiş bir çatışma kaçınılmaz olur.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar