Lale KEMAL

Afganistan kazasında kuşkular giderilmeli
21.03.2012
2517

TSK’ya ait Amerikan yapımı, Kara Şahin kod adlı Sikorsky helikopterinin, geçen cuma günü Afganistan’ın başkenti Kabil yakınlarında düşmesinin nedenleri konusunda henüz elimizde aydınlatıcı bir bilgi yok. Helikopterin düşmesi sonucu içinde bulunan 12 Türk askerini de kaybettik.Ölen Türk askerlerinin görev yaptığı ve Türkiye’nin de dört kez komuta ettiği ABD önderliğindeki NATO’nun Uluslararası Güvenlik Yardım Kuvveti (ISAF), kazanın olduğu 16 mart günü yaptığı açıklamada, bölgede helikopterin düşürülmesine neden olabilecek bir düşman faaliyetinin bulunmadığını bildirmişti.

Ancak aldığım duyumları, Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun, kaza sonrası yaptıkları ilk açıklamalar ile birleştirdiğimde, kazanın nedenleri konusunda bazı kuşkuların bulunduğunu seziyorum.

Erdoğan açıklamasında, “Bu sabah bildiğiniz gibi TSİ yedi civarında Kabil’in beş km. kadar güneyinde iki helikopterimiz (envanterdeki Sikorsky helikopterleri) kalkıyor. Bunlardan bir tanesi, önde olan helikopterimiz, maalesef şu anda nedeni tam net bize ulaşmış değil, bilinmeyen bir nedenle düşüyor.”

Akabinde Davutoğlu, “Helikopterin acil iniş yapmak isterken düştüğü tahmin ediliyor,” diyordu.

Dolayısıyla bu açıklamalardan, iki helikopterin aynı anda kalktığı ve önde olanın, acil iniş yapmak zorunda kaldığı ve bu esnada düştüğü anlaşılıyor. Ama nedeni henüz bilinmiyor.


Savaş bölgelerinde
, düşmanın olası bir saldırısına karşı açık hedef olmamak ve hızlı hareket etmek için helikopterlerden biri piste inerken diğeri havada bekler. İlk helikopterin güvenli bir şekilde inmesinin akabinde diğer helikopter de piste iniş yapar. Kalkışta da benzer yöntem uygulandığı askerî uzmanlarca belirtiliyor.

Soru şu; helikopter, teknik bir arıza nedeniyle mi yoksa diğer helikopter ile aynı anda havalanmasının yol açtığı bir nedenle mi, acil iniş yapmak zorunda kalırken düşüyor? Yoksa bir düşman saldırısı sonucu mu düşüyor? Bütün bu soruların yanıtlarının, Türkiye’den gönderilen teknik ekip ve ilgili NATO uzmanlarınca açıklığa kavuşturulup, kamuoyunun aydınlatılması gerekiyor.

Afgan kazası bağlamında bir olayı hatırlatmakta yarar var. 1994 yılında, Kuzey Irak’ta, PKK’nın, Rus yapımı roketlerle, Sikorsky helikopterine gerçekleştirdiği saldırı sonucu helikopter düşmüş, içinde bulunan 20 kadar özel kuvvetler mensubu askerimiz ölmüştü. Bu kazayla birlikte, helikopterin, füze ve roket saldırılarını püskürtecek sistemlerle donatılmadığıortaya çıkmıştı. Askerlerimizin ölümünün ardından apar topar, roketlere karşı koruyucu sistemlerin alımı için ihaleye çıkılmıştı.

Afganistan’daki kazanın da, tekrarını önlemek adına mutlaka aydınlatılması gerekiyor.

Diğer yandan, Afganistan’daki kazayla ilgili iki muhalefet partisi CHP ve MHP’nin, asker ölümleri üzerinden siyasi rant elde etme gibi kısır söylemler içine girmiş olmaları gerçekten hayret verici ama daha da önemlisi üzüntü verici.

Gerek CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, gerekse MHP Lideri Devlet Bahçeli, kazayla ilgili yaptıkları açıklamalarda, “Türkiye’nin Afganistan’da ne işi var, Afganistan’daki askerî varlığımız ülke çıkarlarına hizmet ediyor mu,” gibisinden sorular eşliğinde buradaki askerlerimizin geri çekilmesini talep ettiler.

Bu sözleri duyan da, sanki muhalefet liderlerinin, uzaylı misali, Türkiye’de yaşamadıkları gibi Türkiye’nin ittifak üyesi olarak sorumlulukları bulunduğu, bu nedenle Afganistan dâhil dünyanın pek çok yerinde barışı koruma amaçlı asker bulundurduğunu bilmediklerini sanır. Muhalefet tepkilerine sanırım en iyi yanıtı Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç verdi ve Türkiye’nin NATO’dan doğan sorumluluklarını hatırlattıktan sonra, “Tek başımıza Robinson gibi adada yalnız yaşayan bir devlet değiliz,” hatırlatmasını yaptı.

Bahçeli’nin, dönemin üçlü koalisyon hükümetinin ortağı olarak bir kere yurtdışına gittiğini, onun da bir Orta Asya Cumhuriyeti olduğunu hatırlarsak, MHP liderinin, yalnızlığa hapsolmuş bir devlet özlemi içinde olduğunu varsayabiliriz. Kılıçdaroğlu’nun, hükümet ile atışmaları ise daha fazla siyasi rant kokuyor gibi.

Kılıçdaroğlu, askerlerimizin ölümüyle ilgili tepkisini koyarken yaptığı bir başka konuşmada ise, Suriye’deki gelişmelere de değinerek, Türkiye’nin bu ülkeye bir askerî müdahalesine karşı da uyarıda bulunuyor ve “Suriye bizim komşumuz, kardeşimizdir,” dedikten sonra, “Müslüman Müslüman’a kurşun sıkar mı,” diye de soruyor. Her ne kadar CHP lideri, Suriye’ye bir askerî müdahaleye karşı hükümete yaptığı uyarısında haklı iken –zira Başbakan Erdoğan’ı bir askerî müdahale için içeride ve dışarıda kışkırtanlar var– “Müslüman Müslüman’a kurşun sıkar mı?” söylemi sorunlu.

Neden derseniz, terörle mücadele altında neredeyse 30 yılı bulan PKK ile düşük yoğunluklu savaşta 50 bine yakın insan öldü. Bu çatışmalarda da neticede Müslüman Müslüman’a kurşun sıkmıyor mu? Terörü sonlandırmak için muhalefet olarak hiç çaba göstermezken, Afganistan’daki varlığımızı sorgulama biçimi, siyasi rant değil de nedir.

Güçlü devletler risk alan devletlerdir. Afganistan’daki varlığımızı sorgularken, doğru açılardan bakmaya ihtiyaç var, örneğin, helikopterin düşme nedeninin ortaya çıkması için gösterilecek çabalar gibi. Nedense bizim muhalefet, işin içine özellikle TSK girince, tırsıp, hükümete, yanlış söylemlerle yükleniyor ve inandırıcılığını da kaybediyor.


[email protected]

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar