Leyla İPEKCİ
Amerikan başkan yardımcısının Türkiye’yi aleni biçimde tehdit etmesi eskiden olsa aramızdan pek çoğunu korkutur, sindirir, ehlileştirirdi. Kapalı kapılar ardındaki pazarlıklarda siyasilerin elini zayıflatırdı.
Devletin tavrı ne olursa olsun, bireyler olarak içimizde bir yerde kör noktalar vardı. Susar, sabrederdik: Terör, enflasyon, şehitler, köken ve mezhep çatışmaları, anarşi, sokak isyanları. Bitmeyen bir dehşet yumağında düğümlenip duruyorduk!
Şimdiyse twitter ahalisi tek tek münferit hesaplarından “bu ne rezalet, terörü destekleyen bir devletin Başkan yardımcısı tarafından tehdit ediliyorum” diyerek şikâyette bulunuyor merkeze. Binlerce kullanıcı. Sanal medyada.
Neredeyse onun bu pişkin ve korkutucu sözleri bizdeki bir sırrı açığa çıkarmış, gerçeğimizin genişlemesine ivme katmış gibi.
Yıllar yılı bu tehditleri kapalı kapılar ardında yapıp meydanlarda terörle darbeyle provokasyonla tehdit ettiler. Şimdi nasıl bir canlanış ise bizimki, böylesine pespaye bir tehdit karşısında defalarca ölmüş, kan dökmüş bu halktan kimseyi korkutamıyor artık.
Evet, göremedikleri şu: Amerika Türkiye üzerinden giderek yıpranıyor. Darbecilerimizi barındıran, kaçaklarımızı saklayan, teröristlerimize silah veren, masum bir bankacıyı esir gibi mahkum eden, on yıllarca vesayetimizin dizginlerini elinde tutan, ekonomimizin kara kutuluğunu yapan, bölgemizde onlarca savaşı tetikleyip tarafların her birine ayrı ayrı silah veren, bahanelerle bölgemizde işgallere kalkışan, yöneticileri diktatör ilan eden, türü çeşit iftira ile devletleri dibinden oyma konusunda ehlileşmiş bir devletten ve görece çok daha nahif halkından bahsediyoruz.
***
Amerikalıları hep sevmişimdir. Birbirinden güzel Amerikalı hocalarım oldu Boğaziçi Üniversitesi’nde. İçlerinden biri resim hocamdı, birlikte atölye çalışmaları, sergiler yaptık, güzel sanatlar kulübü olarak. 80’lerin sonu. Amerikan İmparatorluğu’nun çöküşü üzerine sosyoloji bölümünde bitirme ödevi yapıyordum.
Küreselleşmenin ilk dönemi. ‘Amerikan rüyası’nın hemen her dünya vatandaşı tarafından görüldüğü yıllar. Amerika’nın çöküşünü büyük savaşlardan değil, gündelik hayattaki küçük vicdani tavırlardan takip edebileceğimizi söylemiştim.
Resim hocam “çok ilginç çok ilginç” demişti. Ve yaptığım soyut resimlerdeki aşk duygusunun hiç çökmeyecek bir imparatorluk için şart olduğunu söylemişti.
Evet, gündelik hayat ilişkilerinde, görünmez bağlarda gönülleri birbirine bağlayan ve bir “gönülliyet yönetimi” kuran devletlerin en büyük sınavı adalet ve hakkaniyetle yönetmekten geçiyor.
***
Irak’ın işgalinde, şehirlerdeki halkın üzerine bombalar yağdırılırken hiçbir şeyin asla eskisi gibi olmayacağını hissetmiştim. Amerika’nın çöküşü yeni değil. 11 Eylül saldırılarıyla bambaşka bir ivme kazandı. Çünkü bu bahaneyle dünyayı hepimize dar etmek için yola çıkan Amerika giderek alenileştirdi sömürgeciliğini. Tahakkümünü. Hileli yöntemlerini.
Giderek sahteleştirdi işgal gerekçelerini. Habercilik ve medya konusunda medet umduğu karalama kampanyaları ve algı yönetimi operasyonlarında artık kimsecikleri kandıramaz oldu. Amerika’nın çöküşü giderek hızlandı evet.
Türkiye’nin onun karşısında kendi çıkarlarını korumak ve dosdoğru olmak adına sergilediği kuvvet, bugüne dek mağduriyetinden kaynaklanan ezikliği de sildi süpürdü. Nasıl bir manaysa bu!
Şimdi yeni yaptırımlar uyguluyor mesela Amerika bize. Yok kredi derecelendirme kuruluşları notu eksiltiyor, yok savunma sanayinde yapılan sözleşmelere uyulmuyor, yok şu, yok bu. Bütün cürümlerinin vergisini artık kendine çıkarmak zorunda Amerika. Türkiye halkından kesemiyor çünkü.
Bunu anlamayan küresel güçler, Türkiye’nin ittifak değiştirdiğini filan söylüyor. Hiçbir ittifakın tarafı olamayacak bir ülkeydik gerçi, ama ne zaman başka ittifaklarla anlık ilişki kursak başımıza bir felaket getiriliyordu. Demirel mesela, bunu açıkça tecrübe etmişti.
***
Daha yeni yeni hakkaniyet ve adalet ekseninde kendi içimizden kaynaklanan bir kudreti büyütüyoruz. Dünyanın bütün muhtaçlarına maddi manevi uluşma çabamız, mültecileri barındırma niyetimiz vesaire.. Bizde bir tür kayyumiyet mekanizması oluşturdu.
Hani eskiden “tam bağımsız Türkiye” diye slogan atanların pek çoğunun Batı bağımlısı olduğunu bilirdik. Üstelik küresel liberalizmde zaten böyle bir kendi başına bağımsızlığın olamayacağını filan söylerdik. Kastım bu değil.
Kayyumiyet derken; gerçeğini kendi manasından çeken bir Türkiye doğuyor, kaynağı kendi olan. Demek istiyorum. Lakin büyüyüp yetişkin olması kolay değil.
Liyakatsız yerel birimlere yetki verdiği, ehil olmayan sorumluları yönetici yaptığı, menfaat ve ikbal peşinde koşan bürokrasiye müsamaha gösterdiği sürece elbet yetişkin olamayacak.
Ama Amerika’nın çöküşünü savaşlarda, teknolojik donanımlı silahlarda, işgal ve sömürülerinde değil, insanlarının iç dünyalarında, maneviyat biçimlerinde, tavır ve tutumlarında izlememizi bugün için bütün dünyaya en çok mümkün kılan ülke Türkiye.
Amerika’nın Hiroşima’ya attığı atom bombası tek tek vicdanlarda patlamaya devam ediyor.
Yazarlar
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.09.2018
4.02.2018
1.02.2018
28.08.2018
25.08.2018
21.08.2018
7.02.2018
4.02.2018
31.07.2018
28.07.2018