Markar ESAYAN

Menderes ve yananlar
19.09.2011
2950

Başbakan Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatih Rüştü Zorlu, Maliye Bakanı Hasan Polatkan’ın idam edildiği bir utanç aralığının 50. yılını idrak ettik geçen gün...

Tam idrak ettik de diyemeyeceğim, hep beraber sessizlikle geçiştirdik vesselam. Gerçekten bazı şeyleri hak ettiğimizi düşünüyorum, bu duyarsızlığımızla...

Bu ayıp bize yetsin, Menderesleri manşetlere taşıyıp, sokaklarda hâlâ minnetle anamadığımız için, yetsin...

Düşünün, 1960 gibi yakın bir tarihte, Bebek, Köpek, Barbara Davaları gibi uydurma suçlamalarla, derin devletin yaptığı 6-7 Eylül gibi, bugün hâlâ tam aydınlatılmamış suçlar üzerine yıkılarak, MBK’nın 12 haziranda çıkardığı idam yetkisi, uygulanabilmesi için 27 Mayıs’a alınarak yapılan bir suikastlar dizisiydi bu.

Yargılama yoktu, cuntanın Yassıada üzerinde icra ettiği bir sürek avı, bir katliam vardı. Belki onları hiç yargılamadan öldürseler, daha onurlu, daha az can acıtıcı olurdu, o kadar insanlık dışıydı yapılanlar.

Ve bu memleket, o günü “Özgürlük” bayramı olarak kutlayabildi 20 sene... Daha üç sene evvel “Kimse idam cezasını istemez ama o dönemde bunlar idam edildiğinde toplumsal bir coşku vardı. 27 Mayıs’ı burada ihtilal olarak görmek hata olur. 1960 ihtilali aslında bir devrimdir...” sözleri sarf edilebildi “Danıştay Başsavcısı” Tansel Çölaşan tarafından...

Celal Bayar’ın torunu Prof. Emine Gürsoy Naskali anlatıyordu geçen gün Balçiçek İlter’in programında. Bir gün evvel belediye için köpek zehirleyen sarhoş üç kişiyi nasıl cellat olarak adaya apar topar getirdiklerini... Menderes’i ölümünden önce “İstirham ederim” diye karşı çıkmasına rağmen nasıl zorla makattan prostat muayenesi yaptıklarını, celladın ilmeği ensesi yerine kulağı hizasına geçirmesi üzerine nasıl zayıflayan bedeninden ayakkabılarını fırlatacak kadar can çekiştiğini, üzerinde sigara yanıkları olduğunu, Zorlu’nun uzun boyu nedeniyle, idam ipi “standart” olduğundan kendi ittiği sehpadan ayaklarının yere değmesi üzerine dakikalarca ölemediğini, yine uzun boylu olduğu ve tabutlar yine “standart” olduğu için adamcağızı ayaklarını bükerek gömdüklerini...

Üzerinden elli yıl geçmiş bu utanç tablosunun. Bu vahşeti yapanları hiç olmazsa gıyaplarında yargılayamayacak mıyız? Bu insanları layık oldukları biçimde anmayacak mıyız? Darbeler tarihimizi “demokrasi” dersinde çocuklarımıza anlatmayacak mıyız?


Nasıl olsa mahkûm, yansa da olur

Feci bir felaket yaşadık ve Menderesler gibi geçiştirdik onu da...

Van’dan İstanbul’a nakil sırasında cezaevi aracı alev alıyor ve beş mahkûm, minibüsün içinde yanarak ölüyorlar...

Böyle bir olay, uygar bir ülkede silsile yoluyla bir sürü istifa ve ciddi cezalar gerektirir.

Kendimizi o aracın içindekilerin yerine koyalım. Ama koyamayız belki, çünkü onlar, ne de olsa ölümü zaten hak etmiş suçlular, değil mi!..

Onu geçtim, 1637 km’lik bir yolu, bir minibüsün içinde kat ettiğinizi düşünün. Ölenlerin akrabası soruyor, “Niye uçakla götürülmedi bu insanlar” diye, Adalet Bakanlığı’na dava açacaklar sonra da AİHM’e başvuracaklar zaten...

Sahi niye?

Hadi bunun cevabını buldunuz, verdiniz, onlara refakat eden askerlerin görevi, böyle bir durumda şoke olmak mıdır? Eğitimi olmaz mı bu işin, dile kolay 1637 km. refakat edecekler mahkûmlara, her şey olabilir böyle bir mesafede, bu “hassas” çocukların her duruma hazırlıklı profesyoneller olmaları gerekmiyor mu?

Yoksa, belki kaçarlar diye bir tereddüt mü yaşandı? Araç kameraları incelenecek mi? Soruları tamamen aydınlatacak bir rapor kamuoyuna açıklanacak mı? Bu insanlar, pespaye ihmallerle ölmüşlerse, bu sistem en başından ele alınıp uygar bir ülke seviyesine çıkarılacak mı?

Son on yılda, yetersiz sağlık kontrolleri ve teşhis sonrası eksik tedavi nedeniyle cezaevlerinde tam 918 kişi öldü.

İnsanlar böyle ölmeye devam edecekler, biz de seyretmeye ve omuz silkmeye devam edecek miyiz Sayın Adalet Bakanı ve tüm diğer “bakanlar”...

O zaman Menderesleri idam edenlerle bir farkımız olur mu?


[email protected]

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar