Mehmet ALTAN
Seçimler yaklaşırken gelecekle ilgili, ülkenin yaklaşık yüzde altmış beşi gibi, ben de umutlanıyorum… Ama geçmişe dönüp bakınca, bu ülkenin kötülükleri tekrarlama kabiliyeti beni endişelendiriyor.
Düşünceye karşı şiddet sanki bu toplumun herhangi bir kademesinde yönetici olanların genlerine işlemiş… Herhangi bir yeri, ülkeyi, partiyi, sendikayı, yönetiyorsan sana karşı çıkanı dövdürüyorsun… Bazen de öldürtüyorsun.
Yakınlarda işlenen bir siyasi cinayet ile yarım yüzyıl önce hastanelik edilen sendikacı arasında uzanan kötülük zincirini ben Basın Tarihi nedeniyle kendi gazetecilik geçmişime bakarken bir daha gördüm.
xxxxxx
Mart ayı geldi mi, 7 Mart 1998 tarihli “Sabah’ta on birinci yıl...” başlıklı yazım gelir beni muhakkak bulur…
Ben atlasam bile ya kadim bir dost hatırlatır ya da sadık bir okur o yazı üzerinden yeni “yazı yılımı” kutlar…
Bu sene de öyle oldu…
Sözünü ettiğim yazıyı Basın Tarihi’nde de yayınladım. Refi Cevat Ulunay’dan 17 yaşımdaki bir şiirime kadar bir köşe yazısı boyutlarına sığdırılmış bir ara bilanço gibiydi…
xxxxxx
Şöyle yazmışım:
“Sabah’ta on birinci yılın kapısını aralarken, matbuatta ilk imzamın çıktığından bu yana da ‘otuz yıl’ geçmiş olduğunu anımsadım.
Ya Alpay Kabacalı’nın çıkardığı ‘Gerçekler Postası’ idi ya da Ankara’da bir iki sayı yayınlanan ‘Proleter’ adlı dergi...
O ‘ilk imzanın’ yayınlandığı dergiler elimde yok.’’
Ama asıl o yazıda geçen bir isim benim endişemin nedeni olarak yeniden yüzüme çarptı…
“Bekir Yenigün geçenlerde, Ekim 1970 tarihli bir Yeditepe Dergisi gönderdi.
O sırada 17 yaşındayım ve yayınlanan şiirimin adı da Gerçek…”
xxxxxx
Yazıda andığım 1970’lerde YOL-İŞ Sendikası Başkanlığı da yapan 1934 doğumlu sosyalist Bekir Yenigün benim hayatımın muhteşem kahramanlarından biridir.
Kimliğinin ve cesaretinin bir örneğine Şükran Soner’in 11 Ocak 2020 tarihli “Hiç ödün vermeden” başlıklı yazısında rastladım:
“Gazete kupürlerimizde sırasıyla, tarihleri ile yer aldığı üzere 20 Nisan 1968’de, Türk-İş Genel Kurulu’na delege olarak katılan Bekir Yenigün, Türk-İş’in partiler üstü siyasetini kınayan Çetin Altan için alınan hakaret içeren protesto kararı ile ilgili hedef tahtasındadır. Bekir Yenigün ve bir kısım delegeler aksine parmak kaldırmış, itiraz etmiş olsalar da karar ‘oybirliği ile alınmıştır’ olarak zapta geçirilince, Bekir Yenigün itiraz eder.
Kıyamet de bundan kopar.
Ağır hakaretlerle kıyasıya saldırıya uğrar.
Salon içinde, sokağa çıkarıldıktan sonra da tekme tokat dövülmesi, ‘Bir delege feci şekilde dövüldü’ başlığı ile gazetemizde manşet haber yapılır.
Bir gün sonrasındaki haberin devamında ise ‘Türk-İş Kongresi’nde dövülen delege kan kusuyor’ başlığı yer alır.
Yönetim kadroları, daha öncesinden verem hastası olduğu için kanamadan hastaneye yatırıldığı mazeretine sığınmaya çalışsa da dayaktan sorumlu olanların isimlerin saptanmasından yeni bir tartışma çıkmış olur…
Bir gün sonraki 23 Ocak tarihli Nadir Nadi’nin köşe yazısı ülkemizdeki basın özgürlüğü, bireylerin insan hakları, sendikal haklarına ilişkin saptamaları… Çok çarpıcı ders verici içerikleriyle, günümüz gazetecilerinin konumları adına utandırıcıdır.”
xxxxxx
Eski bir yazımla gençliğime dönüyorum bakıyorum, 1968 yılında sosyalist bir sendikacı fikirlerini paylaşmadığı diğer sendikacılar tarafından ölesiye hırpalanmış.
Dönüp yaşadığım bugüne bakıyorum, aralarında sosyalist bir milletvekilinin de bulunduğu siyasetçiler sokaklarda dövüldü… Bir ülkücü Ankara’da vurulup öldürüldü.
Kadınlar meydanlarda güvenlik güçleri tarafından yerlerde sürüklendi.
Bir futbol stadyumunda sırf başka etnik kimlikten oldukları için futbolcular saldırıya uğradı, tribünlerde açılan tetikçi pankartlarıyla tehdit edildi.
Arada geçen yıllarda da binlerce faili meçhul… Hapis… İşkence…
xxxxxx
1968’de 15 yaşındaydım… Şimdi 70 yaşındayım.
İnsan kendisine “Nasıl bir ülkede yaşıyorum” diye soruyor kaçınılmaz olarak.
Çocukluğundan yaşlılığına kadar sürekli şiddete tanık olabilir mi insan?
Bu şiddetin kökü nerede saklı?
O kökü bir daha yeşermemek üzere kurutmak için ne yapmalı?
xxxxxx
Gelecek için umutluyum ama bu ülkede defalarca “yeni bir dönem” başlayacak umudunu yaşadığımızı da hatırlıyorum.
Ama her seferinde burası, babamın deyimiyle “pijama lastiği gibi” tekrar şiddete döndü.
Bugün ülke için “umut” olanların, bu vahşi sarmalı nasıl bitirebileceklerini de düşünmesi gerekiyor sanırım.
Çünkü bu ülkede şiddet iktidarların değişmesiyle bitmiyor, iktidarlar değişiyor ama şiddet devam ediyor…. Uygar bir toplumun şartlarını bir türlü oluşturamıyoruz.
xxxxxx
Basın tarihi, bize neler yaşadıklarımızı ayrıntılı bir şekilde hatırlatıyor…
Mağdur olmuş, hakkı yenmiş insanları anma imkânı da veriyor.
Bugün on beş yaşında olan çocuklar, benim yaşıma geldiklerinde artık böyle şeyler yazmasınlar.
Onların kendi tarihleri de “basın tarihleri” de daha iç açıcı, daha mutlu olsun.
Bunun için umutluyum… Ama dediğim gibi “tecrübelerden” oluşmuş bir endişem de var.
Yazarlar
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.09.2025
10.09.2025
4.09.2025
28.08.2025
22.08.2025
14.08.2025
7.08.2025
1.08.2025
23.07.2025
17.07.2025