Mehmet ALTAN
Hakkari'ye kayyım atanmasından, Anayasa Mahkemesi'nin mevcut rejimin üst düzey atamalarının 6 yıldır anayasaya aykırı olduğuna karar vermesine... Düne kadar muhalif gibi duran bir siyasetçinin Beştepe'de arzı endam eylemesine... Erken seçim beyanlarından, Erdoğan'ın bu haftaki CHP Genel Merkezi ziyaretine...
Tam bir Arap saçı.
Karmakarışık bir durum.
xxxxx
Ancak bir de hiç değişmeyen yaşam gerçekleri var.
Çay üreticisinden buğday üreticisine, işsizinden emeklisine insanların sefaletin pençesinde kıvranması...
Yargıtay savcılarının dosyadaki AİHM Kararı'nı yok sayarak çekinmeden mütalaa yazacağı kadar yargının hukuku ve anayasal düzeni boğmaya devam etmesi.
xxxxx
Peki iktidar ne yapıyor?
Biz nasıl yönetiliyoruz?
Anayasa Mahkemesi'nin son iptal kararı, nasıl yönetildiğimizi ortaya koyuyor.
Devletteki üst kademe yöneticilerin atanma usul ve esaslarının Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenmesini öngören 703 sayılı KHK anayasaya aykırıymış.
6 yıldır en hayati atamalar anayasaya aykırı yapılmış.
xxxxx
Siyasal iktidarın bu gerçeği bile bile yasaları TBMM'den çıkarmak yerine 15 Temmuz sonrası hükümete KHK çıkarma yetkisi vererek sürüsüne bereket KHK çıkarması.. Yönetenlerin anayasal düzenin ardından dolanması...
Ülkenin rejimi ve onu yönetenlerin resmi bu.
Resim bu olmasa yargının anayasal düzene uyumunu gözetmekle yükümlü olan HSK'nın üyeleri, anayasayı yok sayan "hakimi" Yargıtay'a atayabilir miydi?
xxxxx
Bir de, "muhalif" gibi gözüküp, yargının hukuku boğduğu, yolsuzluğun, vurgunun şaha kalktığı, uyuşturucudan insan kaçakçılığına suçun patladığı, siyasal cinayetlerin katilinin bulunmasını talep etmenin neredeyse müebbetlik suç sayıldığı bu çürümüş yapıyı demokratik bir alternatif için değiştirmek yerine bunun yönetimini ele geçirmeye çalışan bir duruş var.
"Rejim kalsın ama başına ben geçeyim" siyaseti.
Devletin çürümesine boş verip devlet yönetimi ve devlet gücünü kullanma yetkisi peşinde koşma...
Kısacası iktidar kavgası yapmak.
xxxxx
Bu acıklı karmaşanın içinden çıkmayı sağlayacak ve kimin ne olduğunu belirleyecek temel soru şudur:
Bu baskıcı keyfi rejimi değiştirmeyi mi hedefliyorsun yoksa bu çürümüş yapı aynı kalsın ama "sen git, ben geleyim" kavgası mı yapıyorsun?
Optiğe bu soru konduğu zaman herkesin durduğu yer netleşiyor.
Yapılan her hamle bir anlam kazanıyor.
xxxxx
Siyasal turnusol kağıdını böyle belirleyince toplumun gözü CHP üzerinde sabitleniyor.
Ne yapmak istiyorlar, hedef yeni demokratik bir rejim inşası mı yoksa iktidarı ele geçirmek mi?
Belediyelerden gelen eski alışkanlık sinyalleri de umudu değil, ne yazık ki tereddüdü azdırıyor.
xxxxx
Ancak geçenlerde, nefes almak, özgürlük ve refah içinde yaşamak, evrensel hukukun egemen olduğu bir toplumda huzura kavuşmak isteyenlerin ısrarla sahip çıkması gereken bir gelişme oldu.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Halk Tv'de İsmail Küçükkaya'nın programında:
"En önemli vaadimiz AB'dir.
Biz geldiğimizde Türkiye AB yolculuğuna hızla devam edecektir" dedi...
Bu çok umut verici bir açıklamaydı.
xxxxx
Bunlar bugüne kadar çok söylendi ama yapılmadı, bunu biliyoruz... Ama şimdi CHP'nin elinde samimiyetini ispat edecek çok etkileyici bir imkan bulunuyor, kazandığı belediyeler.
Belediyeler, AB üyesi ülkeler gibi hukuka uygun yönetilebilir.
Ayrca önünde hiçbir engel olmayan ama siyasal iktidarın rant için yok saydığı AB ile müzakere dosyaları kamuoyuna mal edilerek, siyasal iktidara baskı yapılır, toplumun bir çıkış reçetesine şahit olması sağlanır.
İcraat, vaadin ciddiyetini kanıtlar.
xxxxx
Devlet içi çatışmalardan, slalom yarışını andıran zigzaklardan, birbiriyle çelişen gelişmelerden çok bunaldıysanız ama ne olup bittiğini de anlamak istiyorsanız çözüm formülü hazır:
Gelişmeler, rejimi demokratikleştirmeye mi yoksa siyasetçiler arasındaki kayık kavgasına mı uygun, ona bakın.
Çürümüş bu siyasal yapıyı AB standartlarında demokratik bir rejimle değiştirmeyi samimiyetle istemeyen gevezeliklere pabuç bırakmayın, zaman harcamayın...
Göreceksiniz kayıkçı kavgası peşindeki siyaset sizi kandıramayacaktır.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları

































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
27.11.2025
25.09.2025
17.09.2025
10.09.2025
4.09.2025
28.08.2025
22.08.2025
14.08.2025
7.08.2025
1.08.2025