Mehmet ALTAN
Geçen haftaki “Demokrasi Oyunu Oynamak” başlıklı yazımda da belirttiğim gibi Türkiye maalesef yeni bir darbe dönemini daha yaşamaya başlamıştı.
CHP’den istifa ederek “bağımsız” olan Profesör Nihat Erim, 12 Mart 1971 Muhtırası’ndan bir hafta sonra 19 Mart’ta “millî kabineyi” kurmakla görevlendirildi.
Devrilen hükümete rağmen parlamento sessiz sedasız askerî darbe hükümetine güvenoyu verdi. Kabine 46 ret ve 3 çekimser oya karşılık 321 oyla güvenoyu aldı.
***
“Partiler üstü bir reform hükümeti” olarak göreve başlayan Erim hükümetinin “istikrar ve huzuru” sağlaması bekleniyordu. Ancak olaylar devam etti. Şubat ayında bir Amerikalı çavuş kaçırılıp, on yedi buçuk saat sonra serbest bırakıldı.
4 Mart’ta da dört Amerikalı kaçırılarak 400 bin dolar fidye istendi. Muhtıranın ardından Nisan ayı içinde ise önce işadamı Mete Has ve eniştesi Talip Aksoy, ardından doktor Rahmi Duman’ın 15 yaşındaki oğlu Hakan Duman kaçırılıp, fidye karşılığı serbest kaldı.
Başbakan Erim’in, 23 Nisan günü, “Alınan tedbirler balyoz gibi kafalarına inecektir,” demesinin ardından, Ankara, İstanbul, İzmir, Adana, Diyarbakır, Kocaeli, Sakarya, Eskişehir, Hatay, Zonguldak ve Siirt’te sıkıyönetim ilan edildi.
***
Ülke sıkıyönetim bildirileriyle yönetilmeye başlandı… Buralarda sıkışık anlarda ilk kenara itilen piyasa ekonomisi kuralı olur, baskıyı yapanlarca arz ve talep kuralı anında unutulur…
Dün gibi anımsıyorum; askerlerin ilk bildirilerinden biri kasapları hedef almıştı, et fiyatlarının yüksekliğine kızıyor, bildiriyle et fiyatlarını ucuzlatmaya çalışıyorlardı.
Gene ardı ardına gelen sıkıyönetim bildirileriyle nişan, nikâh, düğün, okul aile birliği ve sportif faaliyetler hariç olmak üzere her türlü toplantı yasaklandı.
Dev-Genç, Doğu Kültür Ocakları ve Ülkü Ocakları’nın da bulunduğu çok sayıda dernek kapatıldı.
Gazetelerin bağrılarak satılmasına yasak kondu…
İşçi-Köylü, Devrim, Proleter Devrim, Aydınlık gazeteleriyle Türkiye Solu, Ant ve Aydınlık dergileri kapatıldı.
***
Ve ânında ilk balyoz darbesi basına vuruldu…
28 Nisan annemle babamın evlilik yıldönümüdür. 1949 yılında evlenmişler. 28 Nisan 1971 günü evliliklerinin 22. yıldönümünde Basınköy’deki komşumuz Orhan Kemal’in eşi Nuriye Hanım gelip, sabah saat altıda sivil polislerin evi gözetlemeye başladığını söyledi.
Zaten biraz sonra da o sivil polisler gelip sakince akvaryumdaki balıklarıyla meşgul babamı alıp götürdüler.
Meğer babam ile birlikte Akşam gazetesinin Yazı İşleri Müdürü Erol Türegün ile Cumhuriyet’ten de İlhan Bey ile Oktay Kurtböke’yi de almışlar ve bu iki gazeteyi on günlüğüne kapatmışlardı.
18 yaşındaydım, Demirel döneminin sol düşmanlığı ve Meclis’teki linç olayı ertesinde babama eziyet etme sırası darbecilere gelmişti.
***
Muhtıra ertesindeki her terör eylemi Türkiye’yi derinden sarsıyordu.
17 Mayıs’ta İsrail Başkonsolosu Elrom’un kaçırılmasının ardından 12 Mart’ın “insan avı” başladı.
1971 ilkbaharında Türkiye sıkıyönetimiyle, ev ve kitap aramalarıyla, seri tutuklamalarıyla sert askerî bir zorbalığın esiri oldu.
Mayıs 1971 sonlarında Sibel-1 Harekâtı sırasında bizim eve de yapılan ve 41 kitabın alıp götürülmesinin hikâyesini de belki bir ara kısaca anlatırım.
Eve baskına gelen binbaşı, babamın 20 bin kitaplı kütüphanesinin bir köşesinde topluca duran kendi yazdığı kitapları görmüş, azarlayan bir sesle anneme, “Bütün bu olup bitenlerden sonra hangi cesaretle Çetin Altan’ın kitaplarını bulunduruyorsunuz?” diye sormuştu. Annem de titrek ve kısık bir sesle, “Burası kendi evi efendim,” diye cevaplamıştı.
***
Askerî darbe zorla kendi iktidarını tescil ettirme dönemini başlattı.
Reformlardan söz eden rejim, birdenbire sertleşerek o ana kadar kendisine alkış tutan aydınlara yöneldi.
Behice Boran, Yılmaz Güney, Doğan Avcıoğlu, Muammer Aksoy, Yaşar Kemal, İlhami Soysal, Kemal Türkler, Mehdi Zana, Bahri Savcı, Uluç Gürkan, Fakir Baykurt, Uğur Alacakaptan, Fazıl Hüsnü Dağlarca da gözaltına alınanlar arasındaydı.
“Reformlar ve inkılap kanunlarından” söz eden Muhtıra’nın, yıllardır hasretle beklenen ve uğruna “sol” çevrelerin de çaba gösterdiği “radikal darbenin” sonunda gerçekleştirildiği izlenimini vermesine karşın, kısa bir süre sonra askeriyedeki “radikalizmin” yıldızları Tümgeneral Celil Gürkan, Hava Tuğamiral Aydın Kirişoğlu ve Deniz Tuğamiral Vedii Bilget’in de bulunduğu bir grup orta kademe subayın Silahlı Kuvvetler’den tasfiye edilmeleri, “darbecilikle solculuk” yapmak isteyen “radikal” çevrelerde hayal kırıklığına yol açtı.
***
Doğan Avcıoğlu’nun Devrim dergisi, “Doğru teşhis, yanlış tedavi” diyerek siyasal iktidarın parlamento ile paylaşılmaya devam edilmesini eleştiriyordu.
“Bu anayasa bize lükstür,” diyen Başbakan Erim’in aksine Abdi İpekçi, 26 Nisan’daki başyazısında, 12 Mart Muhtırası’nın anayasadan değil, anayasanın uygulanmamasından şikâyetçi olduğunu, anayasadan şikâyetçi olanların Demirel ve AP yönetimi olduğunu hatırlatarak, “Ama yeni yönetim anayasadan şikâyetçidir ve Demirel’in yapamadığı değişiklikleri yapmayı düşünmektedir,” diyordu.
***
Erim Hükümeti, bir yandan Demirel’in gerçekleştiremediği baskıcı anayasa değişikliklerini hayata geçirirken, diğer yandan da muhtemelen darbe nedenlerinden biri olan Demirel’in reddettiği ABD’nin haşhaş ekim yasağını kabul etti.
Bu kararın alındığı 30 Haziran 1971 günü, FBI Ulusal Akademisi’nde yaptığı konuşmada ABD Başkanı Nixon, Erim’in tutumunu, “Cesur devlet adamı niteliğine yakışır bir tutum” olarak tanımladı.
***
12 Mart Muhtırası’nın ardından siyasî tarihimizde “ara rejim” olarak yerini alan bir döneme girildi.
Parlamento feshedilmemiş, genel seçimlere gidilmeden “partiler üstü” bir hükümet oluşturularak, anayasal değişikliklerle baskı rejiminin koşulları sağlandı.
12 Mart dönemi, başta düşünce ve basın özgürlüğü olmak üzere temel hak ve özgürlüklerin kısıtlandığı bir dönemdir.
Birçok gazeteci, yazar ve aydının tutuklandığı, gazetelerin kapatıldığı, kitapların toplatıldığı, yayın yasaklarının getirildiği bu dönemde basın büyük baskılara maruz kaldı.
Bu döneme daha yakından bakmaya devam edeceğiz.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.06.2025
29.05.2025
23.05.2025
10.05.2025
25.04.2025
4.04.2025
20.03.2025
15.03.2025
6.03.2025
27.02.2025