Mehveş EVİN
Sahaya çıkan misafir takıma, güya sinirini bozma maksadıyla milliyetçi şarkılar çal...
Çirkin, ırkçı, ayrılıkçı sloganlara boğ maçı, hakem de taraflı davransın...
Misafir takım gol atıp 1-0 öne geçince skor tabelasını bayrakla ört...
Maç 1-1 bitince ev sahibi takımın futbolcuları, kaleci antrenörüne saldırsın...
Taraftar sahaya yabancı maddeler atmaya başlasın...
Takım soyunma odasına giderken hem sporcuların hem teknik ekibin saldırısı sürsün...
İki futbolcu daha hastanelik olurken polis olayları seyretsin...
Ev sahibi takım ise kendini ‘hakemin üzerine yürüdüler, tribünlere küfrettiler’ diye savunsun.
Olayın nerede, hangi takımlar arasında geçtiğini bilmeseniz, ne düşünürdünüz?
Bırakın bir ülkenin 3. Ligi'nde oynanan maçı, ulusal maçlarda bile yaşanmayacak düzeyde bir düşmanlık, şiddet ve saldırı dalgası. Zaten iyi kötü kurallar (sporda centilmenlik!) çerçevesinde anında herhangi bir maç bitirilir, ev sahibi takım cezaya çarptırılır.
Ama yok, belli ki iş ağız burun kırmaya varacak kadar büyüsün istenmiş.
ÖZÜR DİLEMİYOR ÜSTE ÇIKIYOR
Tüm bunlar, belki daha fazlası, belki daha azı, Antalya Serik Belediyespor-Cizrespor maçında oldu.
Cizresporlu iki futbolcu ve bir antrenör darp edildi, takım ırkıçı saldırıya uğradı. Sosyal medya olmasa kimse duymayacak, zira medyada bu haber yer alsa da yalan yanlış, taraflı yazılacak.
Serik Belediyespor’un özür dilemek ve ev sahibi takım olarak Cizrespor’un gönlünü alacak jest yapmak şöyle dursun, ‘Durduk yere asla bir olay yaşanmamıştır’ açıklaması zaten her şeyi anlatıyor.
Kendi sahanda, misafir takımı taciz edip, saldırıp hâlâ, utanmadan, ‘Ben yapmadım o yaptı’ diyorlar.
Sportmenlik, centilmenlik hikâye. Onu geçtik. Vatanseverlik, vatanınını ve insanını sevmek, o da yalan. Alenen ırkçılıktan, Kürt nefretinden kaynaklanan saldırı ortaya çıkınca utanmak, geri adım atmak da yok.
Çünkü siyasetçisi ve medyası, en yüksek perdeden ayrımcı dili mütemadiyen kullanıyor. Kürt siyasetçilerini, seçmenlerini bile türlü şekilde cezalandırıyor. Sporun büyük-küçük ağaları mi eksik kalacak? Cizrespor hadisesi münferit değil, Amedspor’a bakmak yeter. Bu ülkenin en parlak futbolcularından biri, Deniz Naki, ırkçı saldırı ve tehditler yüzünden yurt dışında yaşamak zorunda kaldı. Mesut Özil’in çıkışlarını alkışlayanlar, Deniz Naki’nin ve takımının uğradığı sistematik ırkçılığı görmemeyi seçti.
FEDERASYON, YÖNETENİ, TARAFTARI, SLOGANIYLA DÜZENİN AYNASI
Naki’nin tek ‘suçu’ Amedspor’da oynamak değildi. İyi bir futbolcuydu, Amedspor başarılı bir takımdı. (Amedspor’un hikâyesini okuyun)
Siyasette ne yaptılarsa, benzerini futbolda yaptılar. Amedspor hâlâ ırkçı saldırılarla uğraşıyor, en son Sakarya’da çıktıkları maçta ‘Sur ve Cizre’deki operasyon’ görüntüleri eşliğinde karşılandılar, sadece Diyarbakır takımı olmaları örgütle eşdeğer tutuluyor.
Tüm bunlara Federasyon başta olmak üzere herkes seyirci kalıyor.
Futbol, güç ilişkilerinden şiddette, erkek egemen düzenin aynası.
Yönetenleriyle, kulüpçü entrikalarıyla, sermaye yapısıyla, siyaset bağlantılarıyla, tribünleriyle, sloganlarıyla, taraftarıyla, bahisleriyle... Cinsiyetçi küfür yasaklamakla, cezalandırmakla olmuyor.
Birinci liginden üçüncüsüne, bir ülkenin ne olduğunu anlamak için futboluna bakmak açıklayıcı.
Cizrespor’un uğradığı saldırı, sadece ırkçılık deyip geçilecek bir hadise değil.
Bilerek, isteyerek coğrafyaya, dile, ırka göre insanlarımızı birbirine düşmanlaştıranların eseri.
Ülkenin bölünmez bütünlüğünden mütemadiyen dem vuranların marifeti.
Sadece Kürdü değil, tüm etnik grupları ve kendine biat etmeyenleri yok sayan, bu yolda her şeyi mübah görenlerin kışkırttığı, teşvik ettiği bir rezillik hali.
Keşke başka takımlarda, taraftarlarda biraz yürek olsa da Cizrespor’a yapılanlara karşı seslerini çıkarsalar. Yarın başka saldırılar yaşanırsa onların sessizliğinin de payı olacak. Peki kendilerine hiç mi sormayacaklar:
Ülkenin doğusundan gelen, imkânları çok kısıtlı olan futbol takımlarına böyle davranmak, buna göz yummak, beni Kürt düşmanı yapmıyor mu? Kürtlerin benimle birlikte yaşamasını istemiyorsam, onlar neden istesin?
Yazarlar
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.04.2025
24.03.2025
28.02.2025
20.02.2024
4.02.2024
6.11.2023
19.09.2023
28.07.2021
21.07.2021
13.07.2021