Mehveş EVİN
Video belgeselci, ekoloji aktivisti ve gazeteci Hakan Tosun, 10 Ekim gecesi Esenyurt’ta uğradığı hain saldırının ardından günlerce yoğun bakımda kaldıktan sonra hayata veda etti.
Saldırıya dair soru işaretleri azalacağına her gün bir yenisi eklenirken delillerin karartıldığı şüphesi büyüyor. Cinayetin nasıl işlendiğine dair haberler, tanık ve saldırganların ifadelerinden yola çıkarak son derecede karanlık ilişkiler ağına işaret ediyor.
Peki Türkiye’nin her yerinden ekolojik kırımları, kent suçlarını ve hak ihlallerini belgeleyen meslektaşımız, neden hunharca katledildi?
Bu soruya cevap ararken kamuoyunun onu “Esenyurt’ta öldürülen gazeteci”den öte, hayatını vakfettiği işlerle, kişiliğiyle tanıması, hatırlaması önemli…
Hakan Tosun kısa ömrüne büyük hikayeler sığdırdı. Nerede bir kent suçu, hayvan veya doğa katliamı, soylulaştırma projesi veya direniş olursa birinci elden tanıklıkları aktarmanın sorumluluğuyla hareket etti.
Tosun’un Gezi direnişinin ilk görüntülerini çektiğini biliyor muydunuz? Evet, 2009’dan itibaren belgeselcilikle uğraşan Tosun, fotoğrafçılığa da 2013’te Gezi’yle başladı. Ardından İstanbul’daki Validebağ direnişini takip etmeye başladı. Sonrasında Anadolu’nun yetişebildiği her köşesine kamerasıyla uzandı…
Son çektiği görüntüleri 9 Ekim’de, yani saldırıdan bir gün önce yüklemiş… “Geldiler ve tapularımıza el koydular” başlıklı video, Hatay-Samandağ’a bağlı Kurtderesi Mahallesi'nden.
Kamerasını koskoca bir vadinin nasıl vahşi bir inşaat sahası haline getirildiğine, kuruyan, kesilen zeytinliklere çevirirken mikrofonu köylülere uzatmış:
- Müteahhitlerle tartıştık. Bize alay eder gibi “Bu dağların hepsi TOKİ'lerle birleşecek” dedi.
- Bizim toprağımız evlat gibidir. Nasıl bebekleri büyütüyorsak bu ağaçları öyle büyüttük.
Ağustos’ta çektiği video “İsrail’in Filistinlilere yaptığının aynısını AKP bize yapıyor!” başlığını taşıyor. İstanbul Ümraniye’ye bağlı Topağacı Mahallesi'nde “rezerv alan” yasasıyla evlerine el konan kentli yoksulların isyanını, tüm yalınlığıyla aktarmış.

“Fotoğraflarım, iç dünyamın yansımaları”
Mesleğini yaparken ismini, yüzünü değil işini ön plana çıkaran Tosun, kent ve doğa mücadelesinden öteye uzandı çünkü hepsi birbiriyle bağlantılıydı.
İşçi mücadelelerinden tutun kentsel dönüşüm denen rant çarkına, LGBTİ bireylerden şiddet gören kadınlara, sokak çocuklarından sokak hayvanlarına çektiği fotoğraflarla 2016’da İzmir’de kişisel bir sergi açmıştı.
"HAYAT VAR" sergisi üzerine Önsöz’deki röportajında şöyle demiş:
“Bir gün gelip biz bu dönemlere tekrar baktığımızda bu görüntülerle anlamaya, anlatmaya çalışacağız. Burada sanatçı bir adım sonrasını, bir yıl sonrasını, 20 yıl sonrasını hesap eden ona göre kendini konumlayan, planlar yapan ve toplumu uyaran bir niteliğe sahip olmalı. Döneme ait belgeler, eserler bırakmalı. Toplumu ve insanı tanımalı, geçmişi, tarihi iyi bilmeli. Şimdiyi anlamak ve geleceği kurmak geçmişi iyi bilmekten geçiyor.”
Yine altı yıl önce Evrensel’de yayımlanan röportajında, toplumsal olaylarda çektiği zorluklardan bahseden Tosun, dört kez sadece çekim yaparken gözaltına alındığını, bacağına gaz fişeği yediğini, iki kez fotoğraf makinesinin kırılıp görüntülerine el konulduğunu belirtiyor.
Üstelik, Belgesel Sinemacılar Birliği’nin verdiği uluslararası basın kartından dolayı LGBTİ Onur Yürüyüşü’nde bilerek hedef seçildiğini söylerken kahredici bir detay var:
“Polis tarafından darp edilerek bir köşeye sıkıştırıldım. Basın kartımı gösterdiğimde ‘Ajan mısın sen?’ gibi bir durumla karşılaştım. O an aklıma gelen tek şey oldu; Metin Göktepe. Etrafıma baktığımda kimse yoktu. Onun nasıl öldüğünü ve neler hissettiğini çok iyi anladım orada.”

Hangisi daha zor? Ölmek mi, bu izlerle devam etmek mi?
2022 depremlerinin ardından defalarca Hatay’a giden Tosun, “Deprem, Devlet ve Yalnızlık” yazısının girişinde şu cümleyi alıntılamış: “Yalnızlık hissi tam olarak bu abi.”
İşte bu yalınlık, depremden sonra yaşananların özeti değil mi?
Hakan Tosun’la bir kez dahi konuşan, tanıyanlar onun sade, sessiz, ince kişiliğinin ardındaki bilgeliği gözlemlemiştir…
Hatay’a dördüncü günde vardığında duygularını şöyle kaleme dökmüş:
“… Hangisi daha zor? Ölmek mi, bütün bu yaşananların bıraktığı izlerle hayatı devam ettirmek mi? İnsan tam doğar, eksilerek yaşamı terk eder. Eksilmekten kastım anlaşılmıştır herhalde. Her ölenle birlikte bir parçanızı onlarla betonların içine gömüp yolunuza devam etmek zorunda kalıyorsunuz. Eksilmiş, yıkık dökük ve paramparça olarak.” (https://www.yenidonemyayincilik.com/deprem-devlet-ve-yalnizlik/)
Belgesellerinden fotoğrafına, yazılarından geride bıraktığı anılara, dostluklara…
Bu topraklarda yaşayan her canlıyı ciddiye aldı, sevgiyle yaklaştı Hakan Tosun. Önceliği maddiyat veya şöhret olmadı. Laf olsun diye iş üretmedi. İyi gözlem yaparak, empati kurarak insanlara yaklaştı. Onları nesneleştirmedi.
İşte bu yüzden Anadolu’nun dört bir yanından yükselen çığlıklarla uğurlanıyor Tosun. Kurduyla, kuşuyla, taşı ve toprağıyla…
Böylesine bir bağ kurabilmek kaç kişiye nasip olur?
“Faşizmin hayatın her alanında yaptığı ciddi saldırıları göremezden gelemeyeceğimiz kesin. Toplumun her kesimi kendi alanında kendisini, düşüncelerini, değerlerini savunmak zorunda. Sorun insan olarak insanca bir yaşam sürüp sürmeme sorunudur. Olay bu kadar ciddidir.”
Devrin daim olsun dost.
Hakan Tosun’un gözünden
Youtube’da @hakantosun4621 hesabından kısa videoları ve belgesellerin bir kısmına erişebilirsiniz.
- Deprem Tanıklıkları
- “Validebağ Direnişi- Hayat Var”
- HES’lerden nükleere, Türkiye’nin farklı yerlerindeki çevre yıkımını, ekoloji hareketlerini bir araya getirdiği “Var”
- Yazıları için tıklayın...
Yazarlar
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.10.2025
21.10.2025
18.10.2025
9.09.2025
2.04.2025
24.03.2025
28.02.2025
20.02.2024
4.02.2024
6.11.2023