Mithat SANCAR
Demokratik Gelişim Enstitüsü (Democratic Progress Institute –DPI), “karşılaştırmalı barış süreçleri çalışmaları” adı altında bir program yürütüyor. Enstitü’nün Uzmanlar Kurulu üyesi olarak bu programın hazırlanmasında ve uygulanmasında benim de payım ve sorumluluğum var.
Bu program çerçevesinde şimdiye kadar iki gezi gerçekleştirildi. İngiltere– Kuzey İrlanda– İskoçya’yı kapsayan ilk gezi 22-29 Temmuz tarihleri arasında yapıldı. İkinci olarak, geçen hafta İrlanda Cumhuriyeti ziyaret edildi.
Geziye katılan Türkiye heyetinde; AKP, CHP, BDP’den milletvekilleri, değişik gazetelerden yazarlar ve akademisyenler bulunuyor. Heyetteki isimlerin listesine “google’dan” kolayca ulaşabilirsiniz.
İlk gezinin sonunda yine bu köşede “Britanya’da ne arıyorduk” başlıklı bir yazı yazmış ve şunları söylemiştim: “Bizim program türünden çalışmaların, belli çevreleri tedirgin etmesi şaşırtıcı değil; muhtelif komplo teorilerine konu edilmesi de hiç sürpriz olmaz.”
Komplo teorileri ve karalama girişimleri, Temmuz 2011’deki ilk gezi için nispeten cılız kalmıştı. Son Dublin gezisi bakımından ise belirgin bir doz artışı var. Bu doz artışında, Emre Uslu’nun 3 Aralık 2011 tarihinde bu gazetede çıkan “DPI derslerinin anlatılmayan hikâyesi” başlıklı yazısının önemli bir payı var.
Bu ve benzer yazıların asıl derdi; DPI’yı PKK’nın uzantısıymış gibi göstermek ve bu gezilerde gizli saklı işler yapılıyormuş izlenimi yaratmak!
Bu yazılardaki gerekçelere ve mantığa baktığınızda, iddiaların kesinlikle ciddiye alınması gerekmeyen nitelikte olduğunu kolayca görebilirsiniz. Ama Türkiye’nin içinde bulunduğu ortam, maalesef bu McCarhty’ci manipülasyonlara prim verir nitelikte olduğu için, bu saçmalıklara cevap vermek zorunda kalıyor insan.
DPI, çok yeni bir kuruluş. Çalışmalar, önce bir proje olarak başladı. Projenin ilk faaliyeti, Türkiye’de üç yuvarlak masa toplantısı ve bunu takiben bir uluslararası konferans düzenlemek oldu. Mart-haziran 2011’de Galatasaray Üniversitesi’nde yapıldı bunların hepsi. Yuvarlak masa toplantılarının ana konusu “yeni anayasa süreci ve çatışma çözümü”ydü. Toplantılara, değişik alanlardan farklı görüşlerden insanlar davet edildi. Hazirandaki konferansa da, bu konularda dünyaca tanınan çok değerli kişiler ve Türkiye’den akademisyen ve yazarlar katıldı.
Bu faaliyet devam ederken, çalışmaların kurumsal bir yapı altında sürekli hale getirilmesi amacıyla DPI kuruldu. Yani DPI, henüz oluşum aşamasında, tam oturmamış bir kurum. Direktörlüğünü, aynı zamanda KHRP’nin (Kürt İnsan Hakları Projesi’nin) de direktörü olan Kerim Yıldız üstlendi. Bir de “uzmanlar kurulu” oluşturuldu. Bu kurulda, değişik ülkelerden çok saygın insanlar yer alıyor. Bu kişilerle ilgili bilgileri aktarsam, diğer söyleyeceklerime yer kalmaz. İsteyen bunları kolayca öğrenebilir.
Bu kişilerin yer aldığı bir kuruluşu “Kürt ulusalcısı” diye nitelerseniz ve Öcalan ve çevresinin talimatıyla kurulduğunu ima ederseniz, çok ciddi ve çok somut deliller göstermek zorundasınız. Aksi takdirde yaptığınız şey, tamamen iftira, karalama ve hedef gösterme kapsamında değerlendirilir.
Kafaları bulandırmak için bir de “çarpıtma” yoluna başvurursanız, daha da ayıp edersiniz. Mesela Emre Uslu’nun yazısında; sanki bu son gezide İskoçya’ya gidilmiş, Mark Muller’le görüşülmüş ve bu gizlenmiş gibi bir “ima” var. Burada böyle bir ima bulunmadığını veya bir ifade hatası olduğunu varsayalım. Öyle olsa bile, durum düzelmiyor, yani “çarpıtma” devam ediyor.
Bu gezide İskoçya’ya gitmedik. Gezi bütünüyle Dublin’de geçti; ev sahipliğini de İrlanda Dışişleri Bakanlığı yaptı. Ayrıca Dublin’de heyet için verilen iki yemek davetine Türkiye Büyükelçisi de katıldı.
Temmuz ayındaki gezide ise İskoçya’ya gittiğimiz, Mark Muller’in konuğu olduğumuz doğru; ama bu bilgi hiçbir şekilde gizlenmedi. (Bu arada Mark Muller’in, İngiltere ve Galler Barosu’nun İnsan Hakları Komitesi Başkanı olduğunu da belirteyim). Gezi öncesi basına dağıtılan programda bütün bu bilgiler vardı. Geziye katılan gazetecilerin bazıları bundan uzun uzun söz etti. En önemlisi de, o geziyle ilgili bilgiler ve görüşme tutanakları DPI tarafından kitap olarak yayımlandı: Turkey:Comparatives Studies Visit to the United Kingdom Conflict Resolution (Ağustos 2011). Bu kitapta, Emre Uslu’ nun “sakladılar” dediği görüşmenin bilgisi ve toplu fotoğrafı var, “Trequair House”ın da adı açıkça anılarak (sayfa 59).
Bu kadar iyi “istihbarat bilgisi” elde edebilen ve üstelik bununla övünen bir kişi, bu kadar şeffaf bir faaliyet için neden böyle bir şey yapar? “Olabilir, insan yanılabilir” diye geçiştiremezsiniz bunu. Çünkü bu “yanlış bilgi”nin üzerine çok ciddi bir iddia kuruyor. Bu mantığın ardında, DPI’yı gizli saklı işler yapan şaibeli bir kuruluş olarak karalama; geziyi de, PKK’nın yönlendirdiği bir faaliyet olarak damgalama niyeti var.
Bu gezilerle, Türkiye’de bir ilk gerçekleştiriliyor, denenmemiş olan deneniyor. Gezi heyetindeki herkes, bu çalışmaların, barış süreçlerinin metodolojisi ve sistematiği açısından ciddi bir aydınlanma sağladığı konusunda hemfikir.
Bu çalışmalar, şimdilerde dayatılmak istenen “tek seçenek, tek ses” modelini sarsıyor. Güvenlikçi zihniyete karşı, siyasal alanın genişleyerek işlemesinin yararlarını gözler önüne seriyor. Çatışma çözümü ve barış süreçlerinin diyalektiği konusunda dünya deneyimlerinin farklı bakış açılarından öğrenilmesi ve bunlara dair bilginin/bilincin yaygınlaşması, bazılarının oyununu bozuyor anlaşılan.
Şüphesiz herkesin bu çalışmaları eleştirme, bu amaçları tartışma, “güvenlikçi mantığı” savunma hakkı var. Ama bunu doğru bilgi ve fikir temelinde yapmaları gerekiyor.
Her türlü barış çalışmasını ve demokratik siyaset arayışını kriminalize etmeye çalışmak; Türkiye’yi savaş mantığına ve otoriter/totaliter zihniyete mahkûm bırakmaktan başka bir sonuç doğurmuyor. Bu amaca ulaşmak için her türlü aracı (çarpıtmayı, karalamayı, hedef göstermeyi) mubah görenler, ayıp ediyorlar, kötülük yapıyorlar...
Yazarlar
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları





















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.03.2015
22.03.2015
12.02.2015
5.02.2015
27.01.2015
20.01.2015
13.01.2015
6.01.2015
29.12.2014
23.12.2014