Murat AKSOY
Başlıktaki "soru" son dönemde daha çok Kürt sorunu tartışmasında gündeme geliyordu. Aynı soruyu, 29 Ekim'de Cumhuriyet'in 89. Kuruluş yıldönümü kutlamalarında yaşananlar sonrasında kendime sormaya başladım.
Yeniden 1990'lara mı dönüyorduk?
1990'lara dönmek, kimlik temelli bir kutuplaşma ve tartışma demekti.
1980'lerden itibaren kültürel olarak görünür olan muhafazakâr kesim, 1990'ların başından itibaren siyasal olarak da kamusal alana girmiş ve siyasi bir aktör olmuştu.
29 Ekim'de gördüklerim bana, 1990'larda muhafazakârlara ve muhafazakâr siyasilere yönelik sarf edilen "irtica geliyor", "şeriat geliyor" korkusuyla gündeme getirilen "laik-antilaik" gerilimini hatırlattı. O dönem yaklaşık bir 10 yıl boyunca sonucu olmayan kimlik temelli tartışma yaşadık.
Daha açık ifade edersek tartışmadan çok, açık bir "ötekileştirme"ydi o dönem. Laik kesim, medyasından siyasi partisine kadar muhafazakârları dışlıyor ve tehlikeli ilan ediyordu.
Sürecin sonraki bölümü malum. Bir günde Ankara'ya inen Azcimediler, TV ekranlarına yansıyan Ali Kalkancılar ve 28 Şubat post-modern darbesi. Önce Refah Partisi'nin sonra Fazilet Partisi'nin Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılması. 28 Şubat ile birlikte tartışma bitmişti sanki.
Toplumun bir kesiminin olmadığı geçici hükümetlerle yürüyemeyen sistem tıkandı ve 2001 ekonomik krizi geldi.
3 Kasım 2002'de 28 Şubat'ın yok saydığı muhafazakâr siyasal gelenekten gelen "yenilikçi" AK Parti tek başına iktidar oldu. Kısaca 1990'lardan 2000'lere yaşanan 10 yıl, ana ekseni kimlik temelli "kutuplaşma" olan tartışma ile geçti.
AK Parti ile başlayan süreç, devlet-toplum ilişkisinin normalleşmesi kadar siyasal alanın genişlemesi süreci oldu.
2000'lerin üzerinden on yılı aşkın bir süre geçti. Artık 2010'lardayız. 29 Ekim'de başta Ankara Ulus olmak üzere İstanbul Kadıköy'de karşımıza çıkan manzara, alternatif Cumhuriyet kutlamalarından çok, başka bir kimlik temelli kutuplaşmaya dönüşü hatırlattı.
Bu kez giderek marjinalleşen kimlik, ideolojik olarak da azınlık olmaya başlayan Kemalistler. Eski rejimin ideolojik sahipleri olduklarını düşünenler, azınlık olduklarının farkında oldukları için kendilerini siyaset üzerinden değil "AK Parti karşıtlığı" üzerinden konumlandırmaya ve kutuplaştırmaya başladılar.
2007'den itibaren başlayan Ergenekon, Balyoz gibi darbe girişimleri davaları, bu kesimlerin marjinalleşme sürecini hızlandırdı.
Temelde "AK Parti karşıtlığı" üzerine inşa olan bu kutuplaşma, marjinal parti ve örgütlerle sınırlı kalsaydı toplumsal kutuplaşma daha sınırlı olur ve tolere edilebilirdi.
Ancak 29 Ekim'de CHP'nin bu kadraja girmesi, karşımıza başka bir tablo çıkardı. Yüzde 25'lik CHP'nin yüzde 1-2'lik parti ve örgütlerin Ankara Ulus'taki alternatif Cumhuriyet kutlamalarına katılması, aynı akşam Kadıköy'deki yürüyüş artık karşımızda başka bir tablo olduğunu gösteriyor.
CHP'nin Ulus'taki gösterilere katılması siyasal bir muhalefet gereği değil, "AK Parti karşıtlığı"nın kimlik üzerinden siyasallaşması tercihidir. Bu, kendisine kitle partisi diyen bir parti için tehlikeli bir yoldur. Ancak burada AK Parti'nin sorumluluğu olan yanlış yasaklamayı da anmak gerekiyor.
CHP'nin bu tercihi tehlikelidir. Bu tehlike, CHP'nin marjinalleşmesinden çok, siyasal dilin, iklimin ve en önemlisi toplumsal kutuplaşmaya, kimlik temelli bir ayrışmaya katkı sunduğu içindir. Siyasi muhalefetin alternatif politikalar üzerinden değil, ideolojik bir "AK Parti karşıtlığı" üzerinden yapılması, Türkiye'nin sorunlarının çözümüne katkı sunmayacağı gibi sadece toplumsal ayrışmaya hizmet edecektir. 1990'larda bu tür kimlik temelli tartışmaların yarar sağlamadığını gördük.
Bu kutuplaşmanın toplumsal tezahürü seçmenlerin siyasal olarak bölünmesidir. Bu kutuplaşmanın siyasal sonucu ise AK Parti'nn siyaseten yalnız kalmasıdır. AK Parti'nin yalnız kaldığı bir siyasal alan, siyasal ilişkinin olmadığı, kısaca siyasetin öldüğü bir alandır. Bu alanda karşılıklı siyasal etkileşim olmaması, iktidarı, tek başına karar alan, tek doğrusu olan, siyasal alternatifini dikkate olmayan bir sisteme sürükleyebilir.
Bu yüzden CHP'nin varlığı ve siyasal muhalefeti herşeye rağmen önemlidir ve gereklidir. Kemal Kılıçdaroğlu ile başlayan "Yeni CHP" hedefini odağına alan dönem önemlidir ve siyasal krediyi hak etmektedir. Ancak bu kredinin, siyaset üretmek yerine AK Parti karşıtlığı üzerinden marjinal partilere takılarak tüketilmesi kendileri kadar Türkiye'ye de zarar veriyor.
CHP'yi bu yüzden sıkça yazıyor ve eleştiriyoruz.
twitter.com/murataksoy
Kaynak:http://yenisafak.com.tr/yazarlar/MuratAksoy/1990lara-donus-mu/34775
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- 43 günün kısa hikâyesi
8.02.2019 - Siz bu satırları okurken ben…
23.11.2018 - Hangi devlet sivilleri sever?
20.11.2018 - Yerel seçim sadece yerel seçim değil
16.11.2018 - Sosyal medya politik bir mezarlık mı?
13.11.2018 - Hatırladınız mı geçen ay ne olmuştu?
10.11.2018 - Şimdi değilse ne zaman?
6.01.2018 - Dini dinbazlardan* kim kurtaracak?
3.01.2018 - Kılıçdaroğlu: 'Dünyanın tüm demokratları birleşmeli'
30.10.2018 - Laik Türk’ten Sünni Türk’e üst kimlik
26.10.2018
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
Hasan Kayım
Siyasetin iflaz ettiği çok sıkışık durumlarda , toplumu ileriye taşıyacağı,çözümler yaratan ortamlar oluşturacağı mümkün şahsiyetlerin olmaması bu ülkenin şanssızlığıdır.Bu konulara kafa yoran yazı yazan,çözüm öneren şahsiyetlerin bilerek yada kendiliğinden,kirlenmiş,yada gözden düşmüş siyasal aktörlerinin birine yakın görünme,destek verme durumunun ,bilinir hissedilir düzeyde olmasıdır. Her koşulda demokratlığı öne koyan ve direnen bir varlığımızın zayıf olması,gelişecek,şekillenecek ortamların olumsuz siyasetçilerin elinde kalmasına olanak sağlıyor olmasıdır.