Murat AKSOY

Meclis ve salon siyasetinin sonu
19.06.2016
1067

Türkiye çılgınlık dozunun her an arttığı, olan hiçbir şeye şaşırmadığımız bir ülke haline geliyor. Olan her şey sıradanlaşıyor, olağanlaşıyor. Hukuksuzluk sıradanlaşıp, bayağılaşıyor. 

 

Bu haliyle Türkiye, tencere içinde ısısı giderek yükselen sudaki kurbağaya benziyor. Suyun ısısı 100 dereceye geldiğinde Türkiye başka bir evreye geçecek. Şu da bir gerçek ki suyun ısısı, son yıllarda söylem olarak kullanılan 90’ları geçti.

 

HUKUK MU DEDİNİZ!

 

Suyu her gün biraz daha ısıtan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve AKP iktidarının toplumu kutuplaştıran ve geren söylem ve eylemleri. Üstelik Erdoğan, 1 Kasım’da elde ettiği sandık başarısını, mimarı ve yürütücüsü olduğu kutuplaşma ve gerilim politikasının onaylandığını düşünerek; bu politikada devam ediyor. 1 Kasım’dan sonra yaşananlar bunu gösteriyor.

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hedefi artık sadece Hizmet Hareketi değil tüm muhalefet. Muhalif medyayı, kurumları ve devlet kurumlarındaki beyaz Türkleri hedefe koymuş durumda.

 

BankAsya’ya el konulması, Koza-İpek Grubuna ve Kaynak Holding’e, Zaman Gaztesine, üniversitelere el konulup kayyum atanması “Modern İstiklal Mahakemesi” işlevini gördürdükleri Sulh Ceza Hakimlikleri ile oluyor. Hukukun bu kadar iğdiş edilip, iktidara bağlandığı bir dönem, darbe dönmelerinde dahi olmamıştır.

 

Erdoğan ve AKP iktidarını bu noktaya getiren süreç Gezi ile başladı ve 17/25 Aralık soruşturmaları ile devam etti. Hukuktan kaçmak için önce hukuku şimdi de üst mahkemleri yürütmeye yani doğrudan Erdoğan’a bağladılar.

 

Bugün Türkiye’de yaşananlar, bu hukuksuzluğun sonuçlarıdır. Şu anda hukuk askıya alınmış bir ara dönemde suyun 100 dereceye olmasını bekliyor Türkiye.

 

NASIL BİR MUHALEFET?

 

Burada kritik sorular şunlar;

 

- Bu gerçeği muhalefet görüyor mu?

 

- Görüyorsa buna uygun muhalefet yapıyor mu?

 

Bir bütün olarak muhalefet partilerinin durumuna baktığımızda MHP’yi kenarda tutarsak; bu gerçeğin farkında olduklarını söyleyebiliriz.

 

Ama sorun şu ki, farkında oldukları bu gerçekliğe uygun muhalefet yapmadıkları.

 

Açalım.

 

Örneğin modern istiklal mahkemeleri kararıyla kayyum atanan kurumların gasp edilmesi ya da TV’lerin karartılması karşısında muhalefetin tepkisi ne oldu?

 

Sayısı bir elin parmaklarını geçmeyen milletvekili ile protesto etmek ve bu durumun Anayasa’nın 30. Maddesine aykırı olduğunu söylemek oldu.

 

Yani durum tespiti yapan, hukuksuzluğu ifade eden açıklamalar. Bunlar siyaseten bir anlamı var mı?

 

Yok, çünkü; el koyma, kayyum atama ve ekran karartma açık biçimde sadece yasaların değil Anayasa’nın da ihlal edilmesidir. Ama bu iktidarın bilinçli yaptığı bir operasyondur.

 

HUKUKSUZLUĞU HUKUK TESPİT EDEMEZ

 

Muhalefetin açmazı da burada. Muhalefet, iktidarı hukuku çiğnediğini sanarak; hukuk içinse muhalefet yapıyor. Bu muhalefetten de sonuç almayı umuyor. Bu yüzden de başarılı olamıyor. Salon siyasetini yeterli sanıyor.

 

Bunun için muhalefetin, iktidarın hukuksuzluğu normalleştiren, sıradanlaştıran siyasetine karşı daha yaratıcı siyasal araçlar, söylemler ve toplumun da içinde olacağı yeni eylem hatta protestolar geliştirmesi gerekiyor.

 

Bunun için demokratik ve meşru yolla hak arama eylemleri ve protestoları yapmak gerekiyor. Bunlar, gerektiğinde yasaya aykırı olmayı göze alacak, şiddet içermeyecek, hem ülkede hem dünyada duyarlılık yaratma amaçlı, kamuya açık eylem ve protestolar olmalıdır.

 

Örneğin devlet gücü ile hukuksuz biçimde el konulan ya da kayyum atanan kurumları 4-5 milletvekili ile değil 70-80 milletvekili ile gitmeli/ydi ve orada milleti temsil yetkisini o hukuksuzluk karşısında etkili biçimde kullanılmalı/ydı.

 

ABONELİĞİ İPTAL EDİYORUZ

 

Özel ticari kurum kimliğinde olup iktidarın vesayetinde davranan ticari kurumlara karşı siyasi örgütlülüğü kullanıp, abonelik iptali, hizmet satın almama gibi kampanyaları organize edilebilmelidir.

 

Örneğin abonesi olduğunuz telefon hattı, digital platform üyeliğini iptal edecek bir eylem organize etmek bu yeni muhalefet araçlarından biri olabilir.

 

Bundan öncekiler için bu fırsatlar kaçırıldı ama önümüzde başka operasyonlar olacak ve onlara karşı muhalefet, böyle demokratik haklara sahip çıkan eylem ve protestoları yapabilmelidir.

 

İtiraf edelim ki Meclis çoğunlu ile AKP iktidarı, hedefindeki Türkiye’ye yönelik tüm adımları sıra ile atacaktır. Erdoğan zaman kaybının önlemek için Meclis İç Tüzüğü’nün değiştirilmesini bile istedi. Bunun anlamı Meclis’te siyasetin sonuna gelindiğidir. Bu noktada siyaseti sadece basın açıklamaları, grup toplantılarında kısaca salonlarda tespit yapıp, halka şikayet yerine başka siyasi araçları harekete geçirme zamanı. Örgürlü muhalefeti salondan çıkarma zamanı.

 

Çünkü içinde olduğumuz suyun ısısı 100 dereceye yaklaşıyor ve 100 dereceye ulaştığında hepimiz için geç olacak.

 

MURAT AKSOY / HABERDAR 

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar