Murat BELGE
Mükerrem Sarol seksenlerin başında Menderes’le ilgili anılarını Tercüman’da yayımladı. Sonra bu anılar, Bilinmeyen Menderes adıyla, iki cilt olmak üzere toplandı. Ben bu kitabı okuyamadım; tam “Türk-işi”, arka kapaktan bir alıntıyla yetiniyorum. Sarol’un Menderes’ten aktardığı bir söz bu. Menderes, “Ben düşersem,” demiş, “Ya canımı darağacında alırlar ya da yurtdışına sürerler.”
Yani, olacağı bilmiş. “Kendine ‘sabık’ dedirtmem,” dediği de rivayet olunurdu. 27 Mayıs’tan sonra medyada “sabık ve sakıt” diye bir formül bulunmuştu. Menderes’in sıfatı olarak söylenirdi. Sonradan formüle “maslub” da eklenebilirdi ama eklenmedi.
“Düşersem asarlar,” diye düşünen birinin canını dişine takarak mücadele etmesinde şaşılacak bir şey yoktur herhalde. Menderes de 1957 seçimlerinden sonra, gitgide yükselen ve sertleşen CHP muhalefetine karşı, canını dişine takmıştı. Böylece siyasî gerilim gün geçtikçe arttı. Tabii o yılların ölçüleri değişti. O zaman insanlara çok aşırı gelen şeyler şimdi devede kulak bile değil. Ama öfkelenme, kinlenme kapasitesinin de sonu yok.
Neden böyle bu iş? Neden böyle bir nefret? Menderes’in idam edilmesi hâlâ haklı bulan, onaylayanlar var. Menderes’ten ölesiye nefret edenlerle aynı zamanda İnönü’den, Halk Partisi’nden eşit derecede nefret edenler de eksik değildi. Yıllar geçti, önderler değişti, ama siyasette bu şiddet dozu uzun boylu değişmedi.
“Nefret” diyorum ya, “sevgi” de öyle. Gene Menderes geliyor aklıma. Muhalefet sertleşirken, taraftarlık gösterileri de iyice abartılı bir hal alıyordu (sonradan “Vatan Cephesi”ne varacak bir süreç). Menderes Konya’ya Afyon’a, herhangi bir yere mi gidiyor, şehrin girişinde kurbanlar kesilir. Koçunu alan gelir, geldiğinde bakar ki danasını alan da gelmiş. Bu yarış böylece deve kurban etmeye dayanmıştı ki bir gün gazetelerde okuduk, adamın biri oğlunu alıp getirmiş, küçük çapta bir Hazreti İbrahim müsameresi oynuyor.
Derken darbe oldu; Menderes Yassıada’da yargılandı; asıldı. Oğlunu kurban etmeye gelen o adamın sesini sedasını duymadık.
Bir ara, Maltepe’den mi, oralarda bir yerden, Yassıada’ya tünel kazıyorlar diye birilerini yargılamışlardı. Bu da tamamen zırva bir olaydı da, sanıklar arasında o adam yoktu.
“Sevgi” ile “nefret” birbirinin karşıtı olarak bilinir ama ikisi bir arada bir diyalektik birlik de oluştururlar. Anlatmaya çalıştığım bu “siyasî nefret”in mutlaka birden fazla, karmaşık nedenleri vardır. Ama genel eğitim düzeyinde “vatan sevgisi” diye öğretilen o abartılı duygunun da nefretin böyle büyük ve abartılı olmasında payı olmalı. Diyelim Menderes’ten nefret eden adam, bunun kendi kişisel duygusu olduğunu düşünmüyor. O, Menderes’in vatana kötülük ettiğine inanıyor, onun için nefret ediyor. Kendi vatan sevgisi çok büyük olduğu için, vatana kötülük eden adama karşı nefreti de büyük.
İyi bir şey değil bu. Siyaset dediğimiz çok önemli ve çok gerekli âlemi zehirleyen bir şey. Orada bu zehir işler ve ortamı etkilerken, etkiledikçe, siyasetten hayırlı sonuçlar almak çok güç, imkânsız gibi bir şey. Aralarında kan davası olan aşiretlerde, kabilelerde görülen (ama orada da “hoşgörülen” değil) bir duyguyla siyaset filan yapılamaz.
Bugünden başlayarak, birkaç seçim dönemecinden geçeceğimiz bir sürece giriyoruz. Siyasî gerilimin ve burada sözünü ettiğim abartılı duyguların tavana vurduğu bir ortamdayız.
Seçim sonuçları bir şeyleri değiştirecektir, öyle ya da böyle. Ama şu “nefret” ögesini siyasetin içinden çıkarıp atamadıkça, asıl önemli değişim gerçekleşemez.
Yazarlar
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları



































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.12.2025
1.12.2025
24.11.2025
25.08.2025
6.08.2025
1.08.2025
28.07.2025
22.07.2025
30.06.2025
16.06.2025