Murat BELGE
Kürt sorunu düzelme göstermeden sürüp gittikçe ve sürerken Aynur Doğan’ın yuhalanması ve sahneye bir şeyler atılması gibi olaylar da tekrarlandıkça, Türkiye’nin başında bir “Kürt sorunu”ndan çok bir “Türk sorunu” olduğu fikrine aklım yatıyordu. Bu fikrimi bugün de değiştirmiş değilim. Değiştirecek bir şey de olmadı. Anladığım kadarıyla İç Anadolu’nun yiğidoları filan değil, İKSV’nin mutat müşterileri, “Biz kimseden aşağı kalmayız faşistlikte” demişler ve kalmadıklarını kanıtlamışlar.
O fikrimi değiştirmedim, ama bakıyorum son günlerde olanlara ve Kürtler’in “Kürt sorunu”nun da büyümeye başladığını görüyorum. Son günlerde birden yeniden kabaran ölüm listeleri ve bununla birlikte, öyle planlanmış izlenimi veren bir “özerklik” ilânı. Benim yazma günüm gelinceye kadar herkes yazdı bunları, tekrarlamama gerek yok. PKK’nın son derece açık bir “savaşa devam” tavrı aldığı, alanların muhtemelen bütün içinde bir kesim olduğu, bu kesimin gereğinden Öcalan’la köprüleri atmakta artık sakınca görmediği bu söylenen ve benim de katıldığım şeyler.
Hep söyleriz, bu toplum, çok fazla homojen olmayan (çünkü karmaşık yapılı bir imparatorluktan gelen) bir toplumdur ve değişik gruplardan oluşur. Böyle bir yapıda “düşünce” dediğimiz şey fazla bir ağırlık kazanamadığı için insanlar dostlarını ve düşmanlarını doğuştan edindikleri etnik ve dinî ayrım çizgileri üstünden giderek tesbit etmeye çalışırlar. Bu çeşitten “büyük topluluk” adını telaffuz ettiniz mi, örneğin “Türk” dediniz mi, bu, “Türk-olmayan-herkes” karşısında bir topluluk olur ve kendi içindeki ayrımlar bir anda önemsizleşir –yani öyle olduğuna inanırız.
Ama on bir yıldır içinde bulunduğumuz yeni yüzyılda, “düşünce” temelinde bazı oluşum ve gelişimler hayatlarımızı daha fazla etkilemeye başladı. Bugün oturup da baştan sona mantıklı, tutarlı bir “demokrasi” tartışması yapmamız belki hâlâ mümkün değil. Ama o “demokrasi” konusu hayatımızın her ânını ve her köşesini belirliyor.
Demokratik bir hayat yaşamadık şimdiye kadar –buna izin verilmedi. Ama talep artık çok arttı. Bunu isteyenlerle istemeyenlerin arasında mesafe açılıyor, neyin demokratik olduğu, neyin olmadığı, daha iyi anlaşılıyor. Bu tartışma, sonunda, toplumu meydana getirdiğini söylediğim kesimlerin kendi içlerinde de önem kazanmaya başladı. “Türkler” gibi, “Müslümanlar” gibi büyük, topak kesimlere bakın, böyle. Daha küçük grupları ayırıp onlara bakın, gene aynı şey. Bunun böyle gitmeyeceğini görenler, bunun böyle gitmesini istemeyenler bir yanda. Ne yapıp edip statükoyu sürdürmek için çabalayanlar öbür tarafla.
Egemen Kürt politikası, şimdiye kadar, tek-sesli olmaya, hiç değilse dışarıya karşı bu görünümü sunmaya çok önem verdi. Önem verdiği gibi, farklı ses çıkaranı ses çıkaramaz hale getirecek davranışlardan da sakınmadı. Şu son eylemler de bu zihniyeti sorgusuz kabullenenlerin cenahından geliyor sanırım.
Ancak, Kürt halkını temsil etme iddiasındaki bazı kişilerin savaşı ve kanı –ölümü– devam ettirme kararlılıklarını halkın büyük çoğunluğunun benimsediğini ve onayladığını sanmıyorum. Onun için, genel Kürt kamuoyunda, bu sefer Türkler’in değil, Kürtler’in yaptığı işler konusunda eleştirel bir tavır oluştuğunu seziyorum. Çok yeni bir şey de değil bu. Ama çok sessizdi, çok belli belirsizdi; bunlar değişiyor.
Şimdiye kadar etnisitemiz veya dinimiz, sınırımızdı: bütün Türkler bir yanda, bütün Kürtler bir yanda vb. Zaten Türk’ün Türk’ten başka dostu da yoktu. Şimdi, bazı Türkler arasında da Türk’ün dost bulması güçleşti. Sahneye yastık, şişe atan ya da “yuh” diye bağıran Türkler’le bunları yapmayanlar arasındaki ilişki dostane bir ilişki değil. Aynur’u beğenen Türk’le Kürt ise dost olabiliyorlar.
Ama yastık atan Türk’le bomba atan Kürt de, epey süredir, kendilerinin muhtemelen çok da farkında olmadıkları bir ittifaka girdiler.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.06.2025
23.05.2025
21.05.2025
12.05.2025
5.05.2025
22.04.2025
31.03.2025
17.03.2025
10.03.2025
7.03.2025