Murat BELGE
Sokağa çıkarılan masalarla ilgili tartışmada, olması gerektiği gibi, Beyoğlu merkezde yer alıyor. “Olması gerektiği gibi” diyorum, çünkü 1) Eğlence hayatının merkezi burası, nabız burada atıyor; 2) Dolayısıyla “sokakta masa yoğunluğu”nun en ileri derecelere vardığı yer; 3) Ve bunun da işaret ettiği gibi, uygulama başlamadan önce en fazla “iç mekân”a tıkılan yer de burasıydı.
Şimdi iş, oturan adamın önünden masayı alıp götürme raddesine gelince, ben de ne olduğunu anlayamadım. Hemen, bir “refleks” olarak yapılacak yorum, bu davranışı Müslümanlar’ın içki düşmanlığına bağlamak. İyi de, insanların sokaklara yayılması belediyelerin Müslüman başkanların eline geçmesiyle birlikte başlayan ve gelişen bir süreç. Yani bir “perhiz” ve “lahana turşusu” durumu sözkonusu.
Beyoğlu Belediye Başkanı, daha Refah Partisi’nden, Nusret Bayraktar adında biriydi. O tarihlerde Nevizade Sokağı’nda sokağa masa çıkarma kavgası başladı. Belediye bunu durdurmaya kalkışınca gene o klasik yorum yapıldı: İslâmcı gericiler içki içilmesini önlemeye çalışıyor! Bu yorum yapıldı, yorumun gerektirdiği kavga da başladı, ama ne oldu, nasıl olduysa, kavga uzun sürmedi, masalar sokaklara adamakıllı yayıldı ve o gün bu gündür yağmur çamurdan başka kimse Nevizade’yi içeri sokamadı.
Hepimizin bildiği, bildiği için de normal saydığı bir olguyu ben o zaman biraz farklı bir gözle görmeye başladım. Sonuçta bir Akdeniz kenti olan İstanbul’da hayatın ne kadar büyük bir kısmı kapalı mekânda geçiyor! Yer içerken görülmenin ayıp sayıldığı bir geçmiş kültürümüz var. Özellikle Beyoğlu ortaklaşa bilinçdışında bir “günah semti” olarak biliniyor –hâlâ! Dolayısıyla, orada olduğunuzu mümkün olduğu kadar az kişi görsün...
Ama ben bunları düşünürken bunlar değişmeye başlamıştı bile. Kumkapı gibi, benzer konumu olan semtler de Beyoğlu’nu taklit etmeye başladı. Bu arada Beyoğlu bir “teras kültürü” keşfetti, sokağa çıkarılan masalar çoğaldı.
Derken bir başka önemli, belirleyici olay oldu: sigara yasağı. Bunun üstüne herkes, yaz kış, kendini dışarı attı. Kış için özel sobalar çıktı, onlar da yayıldı.
Günlük hayat düzeyinde bunlar olurken siyaset düzeyinde AKP ortaya çıkmıştı ve girdiği her seçimden kazanarak çıkıyordu. Yani İstanbul’un ve geri kalan Türkiye’nin açık hava kültürüyle yeniden tanışması, bana biraz da paradoks gibi görünen bir biçimde, siyasette AKP’nin varlığına denk düşmüştü.
İşte bu tarihçeyi düşününce, bu yeni uygulamayı dinî ideoloji gibi gerekçelere bağlamakta tereddüt ettim. Herhalde birtakım maddî gerekçeleri vardır, diye düşündüm. Ama pek de öyle değil galiba. İşin içyüzünü bilmiyorum ve bilmeme de imkân yok, çünkü böyle şeylerin içyüzünü gösterecek ilişkilerim yok. Ama bu masa toplama operasyonunun bir ağustos ayı Ramazan’ına denk gelmiş olmasının bir rastlantı olamayacağı da meydanda.
Bazı vatandaşlarımızın ve bu arada AKP’nin bu gibi takıntılardan kendini kolay kolay kurtaramadığı ve kurtaramayacağı görülüyor. Bir süre önce de gençlerimizi 24 yaşlarına kadar içkinin zararlarından koruma gayretlerini görmüştük. Bu gibi işlerin yukarıda birilerine yaranmaya çalışan orta kademe marifetleri olduğu akla geliyor, ama “yukarı”dan da “tıksırıncaya kadar içiyorlar” yollu sinyaller gelmeye devam ettikçe, ilâhiyatçılar oturup Müslüman gibi yaşamayanlara münasip mekân aradıkça, orta kademeyi de bu tür işgüzarlıklardan vazgeçirmek mümkün olmaz.
Ama, tabii, bir de toplumun kendi eğilimleri, kendi kararları, kendi seçimleri var.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları




























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.12.2025
1.12.2025
24.11.2025
25.08.2025
6.08.2025
1.08.2025
28.07.2025
22.07.2025
30.06.2025
16.06.2025