Murat BELGE

Murat BELGE
Murat BELGE
Tüm Yazıları
‘Antagonist çelişki’
17.09.2011
4030

Hangi tarihte ya da hangi metinde, hatırlamıyorum, ama Lenin’in “çelişki ile antagonizm aynı şey değildir” dediği aklımda kalmış. Bunu daha sonra SSCB’de sosyalist toplumda sınıflar arasında antagonizm kalamadığını kanıtlamak için birtakım tartışmalarda ileri sürmüşlerdi, oradan hatırlıyorum. Daha sonra, “çelişki” kavramı üstüne en önemli yazılardan birini yazan Mao da aynı şeyi savunmuştu. Bunlar şimdi “Kayıp Zamanın Ardında” solgun anılar gibi bir yerde duruyor.

Bu tür uyarılara rağmen, ortalama Marksist militanın zihninde, burjuvazi ile proletarya arasında, Türkçede geçmiş yıllarda “uzlaşmaz” deyimini kullanarak anlattıkları bir tür çelişki vardır. Bu, mantıken böyledir. O çelişki, nasıl uzlaşabilir ki? Antagonist olmayıp da ne olabilir?

“Mantık” düzeyinde gerçekten öyle. Birinin kazancı öbürünün kazancını önleyen iki sınıf; çıkarları birbirinin karşıtı, çelişiyor. O halde bu çelişki uzlaşamaz. Çözümü, “diyalektik” terminolojisiyle söyleyeceksek, ancak “devrim” olabilir.

Türkiye’de de, “Tek yol devrim” gibi, “Kurtuluşa kadar savaş” gibi sloganlar bu zihnî altyapının ürünüdür. Diyalektik ilişki bu şekilde kurulduğuna göre, çelişkinin kendisi uzlaşamayacağına göre, sosyalistlerin taviz vermeksizin bunun üstüne varması ve çelişkiyi mantıkî sonucuna götürmesi gerekir. Ayrıca, çeşitli Avrupa ülkelerinde Komünistler’in Sosyal-demokrat’lara öfkesinin nedeni de budur: işçi sınıfını yapması mukadder olan devrimi yapmaktan alıkoyuyor ve burjuvaziye tanınan zamanı uzatıp duruyorlar!

Mantıken doğru olan, yani doğru görünen şeyler her zaman “tarihen doğru” olmayabilir. İşte Marx kapitalizmin kaçınılmaz olarak kendi mezar kazıcılarını yaratacağını söyleyeli beri 150 yıl geçti. Lenin “can çekişen” sıfatını takalı yüzyıl geçti. Mahir Çayan “Üçüncü Bunalım Dönemi” dedikten sonra bunun dördüncüsü, beşincisi geldi mi, bilmiyorum. Belki bu şimdiki kriz bunlardan biridir. Ama biraz tüyleri yolunmuş olsa da, kapitalizmin ömrünün burada bittiği kanısında değilim. Kapitalizmin gelişkin olmadığı Rusya ve onu izleyen birkaç örnekten sonra, beklenen ve “tek yol” olan devrim olamadı. Onlar da tersine döndü. Durum hâlen bu merkezde.

“Mantıken “ve “tarihen” aslında birbirini dışlamamalı. Böyle bir durum varsa, bunun açıklaması, tarihen olan hakkında bilgimizin eksik, yanlış vb. olduğu, bu eksik, yanlış bilgilerle kurduğumuz mantığın da bizi yanılttığıdır. Bu durumda nereye bakarız? “Teori’ye mi, “ampirik gerçeklik”e mi? Ben ikinciye bakarım. Herkese de bunu salık veriyorum, ama o zaman “ Marksizm-dışı” falan, böyle bir şey olduğunu söylüyorlar. İçinde veya dışında olmam da anlattığım durumu değiştirmiyor aslında. Ama olsun. “Dışında” deyince, kendileri “içinde “ daha rahat oturuyorlar. İyi, peki de, senin bu teorin doğruysa niye devrim olmuyor? Devrim bir türlü olamadığına göre teorin neye göre doğru?

“Çelişki” dediğimiz şey son analizde bir kavram. Yani bizim, dünyayı daha iyi anlamak için zihnimizde kurduğumuz bir şey. Burjuvazi ile proletarya arasında “çelişki” diye bir nesne durup onları birbirlerinden uzağa itmiyor. Ayrıca, “toplum” değimiz birim (ki bu da uluslararası konjonktür içinde bir birim) karmaşık bir yapı ve içinde “çelişki” dediğimiz o kavramla açıklanacak pek çok ilişki barındırıyor. Toplumun genel gidişi, bunların toplam etkisinin sonucu. Bunu Engels’in “paralelogram”ı veya Althusser’in “üst-belirlemesi” olarak düşüncemize alabiliriz. “Uzlaşmazlık” veya onun tersi, “uzlaşabilirlik”, geri kalandan ve uluslararası konjonktürden izole edilmiş, arenaya atılmış iki gladyatör gibi karşı karşıya duran bir Burjuvazi ile bir Proletarya’nın arasındaki ilişki ile değil, bütün bu yumağın içinde hareket halinde olan eğilimler, mücadeleler, konuşlanmalar sonucunda biçimleniyor. Gene bir soyutlama olan “antagonizm”, bütün bu hareketli çelişkiler yumağının belirli konjonktürlerle etkileşim içinde aldığı toplam biçimlenmeye göre oluyor ya da olmuyor, önplana geliyor ya da arkaplana çekiliyor.

Çünkü, zaten, “çelişki”nin dahi onun şöyle ya da böyle, antagonist ya da “mülayim” yapan bir özü yok.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yorumlar (1)
  • faruk tuncay

    faruk tuncay

    25.11.2013 21:55

    Bu işin dinle imanla bir ilgisi yok. Para, örgüt ve disiplin cemaatlerde bir araya gelince iktidar ister. Alamayıca da ortalık birbirine girer. 2004 yılında, 20 yıllık aradan sonra Yunanistanda hükümet olan sağcı Yeni Demokrasi Partisi, ilk kavgasını kendisiyle iktidarı paylaşmak isteyen Başpiskopos Hrisostomosa karşı vermişti. Kavganın sonunda Yunan Gizli Polisi kilisenin kirli çamaşırlarını ortaya saçınca, Baspiskopos kederinden ölüvermişti.

Yazarlar