Murat BELGE

Murat BELGE
Murat BELGE
Tüm Yazıları
Çiğnenen ilkeler
11.07.2015
2667

 Bu hafta gene –küçük çapta– bir uluslararası toplantıya katılmak üzere yollara düştüm. O kadar da uzak sayılmaz: Berlin. İşkence sorunlarını konuştuk. Öncelikle Bush yönetiminde Amerika’nın bu alanda yalnız Amerika’ya değil, bütün dünyaya verdiği zararlar üstünde durduk.

George Bush’un verdiği zararın sonu yok, gerçekten. Bunu aklımızın bir köşesine yazmamız ve orada tutmamız gerekiyor. O “geldi ve geçti” diyebiliriz; ama benzerleri hâlâ ortalarda ve zarar vermeye devam ediyor. Kendi aklından geçen her şeyin doğru –ve tek doğru– olduğuna inanan “önder”ler!

Ama bütün kabahatleri George Bush’un üstüne yıkıp bu işin içinden sıyrılıp çıkamayız. O kadar basit değil. George Bush, “dünya önderi” olarak kabul edilen (bu, “severek” de olabilir, “nefret ederek” de) Amerika’nın başına oldukça özel bir zamanda seçildi. O “özel” zamanda olabilen olaylara “en yanlış” tepkileri gösterecek adamdı. Ama tabii bu tepkilerinin doğruluğundan kendisinin –ve çevresindeki danışmanlarının– hiçbir şüphesi yoktu. Onların kendilerine bu güveni Amerikan toplumuna da sıçradı.

Komünizm yıkılmış, “tehdit” olmaktan çıkmış, ama yanıbaşlarında bir “tehdit” olmadan yaşamaya alışmış olanlar “yeni bir tehdit” arayışına çıkmış –ve bulmuşlar da! İslâm! Medeniyetler çatışması vb!

İşin tuhafı, buna inanan Müslümanlar da var. Afganistan’ı Ruslar’dan kurtarmak üzere öncelikle Amerika’nın mimarı olduğu Yeşil şu, Yeşil bu içinde yetişmiş Usame bin Ladin’ler faaliyette.

Onun için 11 Eylül oldu. Amerika ve aslında bütün Batı sarsıldı. Sarsılmayacak gibi bir şey değildi. Sonuç olarak böyle saldırılarla “Batı” yıkılacak falan değil, ama insan kaybetmek de Batı’nın kolay katlanabileceği bir şey değil.

Bush’un seçilmesi ve Batı’nın bu korkusu örtüştü, üst üste geldi. Üst üste gelmesinin içsel dinamikleri vardı zaten.

Bush niçin Irak’a saldırdı? Kendi sözlerine bakacaksak, “kimyasal” silâhları, “nükleer” silâhları vb. nedeniyle. O zaman da, “Bunlar yok” diyenler vardı, ama saldırdı; Batı dünyası da destekledi veya ses çıkarmadı. İddia edilen silâhlar çıkmadı. Buna “Bush yanılmıştı” demek zor, “Bush yalan söylemişti”!

Bush, Irak ve benzeri ülkeler için “rogue states” diye bir terimi kullanıma sokmuştu: “serseri devlet” ile “haydut devlet” arasında bir şey. Evet, Ortadoğu’da, Afrika’da ve Asya’da pek çok devlet bu terimin nitelediği şeye uyar. Ama Bush, bu terimi kullanarak yaptığı işlerle Amerika Birleşik Devletleri’ni de aynı tanımın sınırları içine soktu. “Nükleer silâh üretiyorlar” diye bir iddiada bulunuyorsun. Evet, Saddam Hüseyin gibi sorumsuz bir adamın elinin altında nükleer silâh bulunması korkutucu. Onun için yapacağın müdahaleye destek alıyorsun. Müdahale ediyorsun ve nükleer silâh filan yok!

Korku politikası üzerinden” yürüyen, yürütülen bir süreç. Buna da dikkat etmememiz gerekiyor. “Korku” ciddi bir duygudur. “Paranoyak” dediğimiz bir çeşidi vardır: yani herhangi bir temele oturmayan bir korku. Peki, konuştuğumuz tarihlerde 11 Eylül, o zamandan beri Hebdo, IŞİD vb. bu korkunun bir temele oturmadığını söylüyor mu? Hayır, korkunun gerekçeleri gayet sahici.

Şu halde ne yapacağız? Yapılan zaten yapıldı. Bush’un Amerika yönetimi işkence uyguladı. Herhalde “hayır, uygulamadı” diyen kimse yok şu geldiğimiz noktada. Savunma çizgisi herhalde orada kurulmuyor. “Adamları konuşturmasaydık da birkaç 11 Eylül daha mı yapsalardı?” biçimde bir savunma sözkonusu şimdi.

Batı dünyası, “işkence savunulamaz” dedi, kural koydu, ilke konuşturdu. Ayrıca, sağı solu da azarladı, kınadı. Bunları yıllardan beri yaptı. Derken zora geldi. Saçma sapan davranışlarda bulunmaya başladı. Bu davranışların gönüllü sahibi de Bush, dolayısıyla Amerika oldu. Bush, zaten böyle yapmaktan özel bir zevk alacak biriydi –danışmanlarıyla birlikte. Ama Avrupa da o sırada başka tarafa bakmaktan başlayan tavırlarla, Bush’un yaptıklarına omuz vermiş oldu.

İlkeler, doğru oldukları için “ilke” olur. “Zora gelince” değiştirilecek şeyler değildir. Bunu Batı’da bilen ve mücadelesini vermeye hazır insanlar var. Zaten dünyanın bugünkü sorunlarını aşabilmesi, bütün dünyada bu ilkelerle bu mücadeleyi vermeye hazır insanların bir araya gelebilmesine bağlı.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar