Namık ÇINAR
Bundan aşağı yukarı iki buçuk asır kadar önce, dünyanın binlerce yıldır süregelen yaşam tarzlarını altüst eden, iki büyük devrim olmuştu yeryüzünde.
Biri, maddi hayatın temelini oluşturan ekonomik alandaki İngiliz Sanayi Devrimi’ydi; diğeri de toplumların siyasal hayatlarını kökünden değiştiren Fransız Devrimi.
O tarihten sonra insanlığın yaşam biçimlerini İngiliz aydınlanmacılığı şekillendirecek, ideolojilerini iseFransa odaklı düşünce okulları belirleyecektir.
Peki, neden bunlardan ekonomik olanı İngiltere’de, ideolojik olanı da Fransa’da gerçekleşmişti?
Öyle ya!
Eğer endüstriyel bir patlama olması için bilimsel ve teknolojik altyapıya daha fazla şans verilecek ise, bu koşullar Fransa’da daha fazla mevcuttu.
Hattâ eğitimde bile İngiliz sistemi, “tatsız bir şaka gibiydi”.
Bugün pek revaçta olan Oxford ve Cambridge gibi üniversitelerin henüz esamileri dahi okunmuyordu.
Sanayi devriminin teknik yenilikleri bile, üretim ihtiyacı dayattıkça kendiliğinden ortaya çıktılar.
Fransa, bu tür araçlar bakımından her anlamda daha ileride idi.
Ne ki, ekonomik alanda devrimsel atak yapmak ona nasip olmayacaktı.
Çünkü feodal ilişkileri aşarak kapitalistik üretim biçimini yaratan kendiliğinden bir toplumsal gidişat yeteneği, sanayi devrimiyle ilk hareket kolunu çeviren bir itiş gücü olarak Fransa’da değil ilk kezİngiltere’de ortaya çıkıyordu.
Meselâ bizde tarım hep, bir “iş” olduğu için değil, “köylülüğün kaderi” olduğu için yapılagelmiştir.
Hâlbuki Britanya’da tarım yapılan topraklar dahi, çok erken bir tarihten itibaren ticaret kafasına sahip “işadamı çiftçiler”in elinde toplanıyordu.
İngiltere’nin yüzüne gülen bu koşullar spontane olarak gelişmiş, riskli, plânsız, ampirik ve fakat asla “rastgele” değildi.
Zira bunların temelinde, başka yerde olmayan, çok önemli bir şey yatıyordu:
Özgürlük!
Özgürlük!
Özgürlük!
O İngiltere ki, bu tarihlerden epeyi önce başındaki “kral”ı yargılamış ve cezalandırmış; her sahadaki “özgür girişim”i en yüce amaç hâline getirmişti.
Oysa üç asır sonra bugün, bizim daha 17/25 Aralık’ın hesabını bile soramadığımız; devlet erkini eline geçiren hukuk tanımazların, batırmayı hedefledikleri en güçlü şirketleri bile gözümüzün önünde tarumar etmelerine sadece seyirci kaldığımız düşünülürse, o özgürlüğün ne demek olduğu belki anlaşılabilir.
Zaten hemen ardından Fransa’da baş gösteren o sosyopolitik devrim de, endüstriye dayalı bir ekonomik devrim yapılamadığı, toplumsal dinamikler kendiliğinden bu yönde gelişemediği için patlak vermiştir.
Sanılanın aksine, kapitalizmin değil kapitalistleşememenin sloganı sayılmak gereken “laissez faire, laissez passer” “bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler”in Fransızcadan gelmesi boşuna değildir!
Türkiye’de kapitalizme sövenler, aslında gerçek anlamda rekabetçi bir pazar ekonomisini ve onun sosyal türevlerini yaratamamanın kahredici sonuçları yüzünden, sorunun faturasını yaşadıklarına değil, yaşamadıklarına çıkaran bir bilinçsizlikle maluldürler.
Ortadoğu ve Asya’daki talancı toplum türlerinin giderek daha da geri kaldığını;
geçen yüzyıl komünist tecrübe yaşamış, aristokrasinin güdümündeki köylü toplumların, çözümlerini kolektivizmde arayarak tükendiklerini;
ve AB’deki gibi burjuvaziye dayalı özgür pazar toplumlarının ise, demokrasiyi ürettiklerini bir türlü göremediler.
İşte bu nedenlerledir ki, bir toplumu göverten, onu çağdaşlık seviyesinde tutan kilit taşı, diğer her şeyden önce, ilkin özgürlüklerdir.
Özgürlüklerle yoğrulmamış hiçbir değer, gülünç görgüsüzlüklerden yakasını sıyıramaz.
Bir adamın her gün çıkıp herkese nutuk çektiği, diğerlerinin onu sadece alkışlayarak kaval dinler gibi dinlediği bir ülkede yaşamak, aklı başında olan kimseler için yalnızca bir utanç sebebidir.
twitter@cinarnamik
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları



































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.05.2022
24.03.2022
6.02.2016
30.05.2016
24.05.2016
13.05.2016
10.05.2016
8.02.2016
3.02.2016
29.04.2016