Nuray MERT
Hakim, yargıç değiliz, bizim ‘ihsası rey’ (oyunu belli etmek) yapmamızda sakınca yok. Tam tersine, siyasi yorum yapmaya girişen bizlerin, daha net konuşması gerektiği son dönemeçteyiz.
Ben önümüzdeki seçimi bir nevi referandum olarak tanımlayanlara katılıyorum. Hemen belirteyim, bu tavır körü körüne bir AK partisi karşıtlığı değil. Böyle düşünen ve davrananlar da var, doğrusu ben bu tavrı her tür fanatizme karşı olduğum için, demokratik bulmuyorum. Diğer taraftan, artık mesele AK Partisi, ideolojisi, görüşleri falan değil, öncelikle mevcut Başkanlık rejimi, daha doğrusu bu yeni sistem ile pekişen otoriter rejim sorunu. Halihazırda, bu rejime karşı muhalafet cephesi, bir yandan Millet İttifakı denilen bir nevi koalisyon, diğer yandan iki bağımsız cumhurbaşkanı adayı, diğer yandan HDP ve TİP’ten oluşuyor. Bu şartlar altında, öncelikle başkanlık seçiminde, en geniş muhalafet kanadı olan Millet İttifakı’nın desteklenmesi gerektiğini düşünüyorum.
Bağımsız cumhurbaşkanı adaylarının üzerinde tepinilmesini doğru bulan biri değilim, dahası CHP’ni n Muharrem İnce’ye haksızlık yaptığını düşünenlerdenim. Herşeyden önce, bu denli beğenmedikleri bir siyasetçiyi zamanında neden Cumhurbaşkanı adayı yaptıkları, yaptıktan sonra da neden yalnız bıraktıkları izaha muhtaç bir konu. Ancak, sonuçta, geldiğimiz noktada bu rejimin değişmesi adına, oyları bölmemek gerektiği gerçeğini herkesin dikkate alması lazım.
HDP’nin tutumunu ise anlamakta zorlanıyorum, aday çıkarmama kararı, ilk bakışta Kılıçdaroğlu’nun adaylığına örtük bir destek olarak görülüyor. Ancak, hâlihazırda bu konu pek de netleşmiş değil. Dahası, iktidar ittifakının Millet İttifakı’na bu konuda fazlasıyla yüklendiği bir ortamda Öcalan’ın serbest kalması yönündeki vurgulu açıklamalarının, Kılıçdaroğlu’nun adaylığına destekten ziyade köstek olduğunu bilmeleri gerekir. Bu koşullar altında, neredeyse ayrı aday çıkarsalar, daha iyi olurdu diyesim geliyor.
CHP ve Millet İttifakı’nın diğer bileşenlerinin HDP’ye öcü muamelesi yapmalarını çok eleştirmiş biriyim. Dahası Kürt meselesinin çözümünün, yeni bir barış süreci ile mümkün olduğuna inanıyorum. Ancak, bu seçimlerin temel meselesi, Türkiye’nin demokratikleşmesi açısından öncelikle asgari sistem değişikliğinin gerçekleşmesi. Bu aşama başarılı olursa, Kürt siyaseti de demokratik zeminde taleplerini ve bunlar arasında Öcalan’ın durumuna ilişkin görüşlerini de daha özgürce ifade etme şansı bulacak. Hal böyle iken, ‘15 Mayıs’ta Öcalan serbest kalacak’ türü çıkışların ne alemi var, anlamakta zorlanıyorum. Bence, HDP’nin, bu tür önemli konuların kenarından dolanmak yerine, bu sorunun cevabını vermek gibi bir sorumluluğu var.
Eskiler, ‘elhem mühime müreccahtır’ (‘en önemli’ olan, ‘önemli’ olana tercih edilmeli) derlerdi, şimdi tam da bu yönde bir tercih yapmamız gerekiyor diye düşünüyorum. Önce, başta parlementer düzene geçiş olmak üzere demokratikleşme zemini açılsın
Millet İttifakı’nı oluşturan partilerin ekonomi politikaları konusundaki görüşlerine katılmayan biriyim. Dahası, dış politika konusunda, mevcut denge siyasetinden ABD/Batı ittifakı yönünde uzaklaşılma riski olduğu kaygısı taşıyorum. CHP’nin genel olarak savaş siyasetleri yerine barış siyasetlerini öne çıkardığını biliyoruz. Başta, Suriye olmak üzere Orta Doğu ülkeleri ile ilişkiler konusunda, öteden beri, diplomatik çözümü öne çıkardılar. Bu çok önemli, umarım Rusya ile ilişkiler konusunda, ABD yönetiminin baskılarına karşı ihtiyatlarını devem ettirirler. AK Partisi’nin Orta Doğu’da izlediği siyasetlerin nasıl iflas ettiğini gördük, onların dış siyaseti iyiydi, devam etsin demiyorum ama muhalefet cephesinin dış politika konusunda net bir alternatif tanımlamadığı da bir gerçek. Tüm bunları, hatırlatmamın nedeni, seçimlerde Millet İttifakı’nı desteklemek için illa her konuda görüşlerini beğenmek durumunda olmadığımızı hatırlatmak. Benim de pek çokları gibi, pek çok konuda çekincelerim var, ama öncelikle ‘bu düzen değişmeli’ yönünde tavır takınmamız gerekiyor demek istiyorum.
Son olarak, Sadullah Ergin’in Millet İttifakı listesinden milletvekili olması tartışma konusu oldu. Olaya böyle bakmayalım, pek çoğumuzun Millet İttifakı ve onun bileşenleri açısından pek çok rezervimiz olabilir ama önceliğimizi unutmayalım diyorum.
Eskiler, ‘elhem mühime müreccahtır’ (‘en önemli’ olan, ‘önemli’ olana tercih edilmeli) derlerdi, şimdi tam da bu yönde bir tercih yapmamız gerekiyor diye düşünüyorum. Önce, başta parlementer düzene geçiş olmak üzere demokratikleşme zemini açılsın, yani her birimizin kendi görüşlerimiz adına demokratik mücadele verebilme koşullarımız oluşsun diyorum. Mevcut otoriter sistem ve siyaset tablosunun değişmesi gerektiğini düşünen herkesin, kendi siyasi mücadelesini vermek adına, öncelikle demokratik alanın açılması gerektiğini hesaba katması lazım. Bu konuda pusulanın şaşmasının maliyeti büyük olacak kaygısı duyuyorum.
‘Ben öyle düşünüyorum, ben böyle düşünüyorum’ diye ahkam kesmek niyetinde değilim, bu sadece bir paylaşma yazısı. Haftalık yazı yazma, görüşlerini paylaşma imkanı olan bizlerin eş dost arasında, hep konuştuğumuz konuları, daha geniş bir çevre ile paylaşma şansımızı değerlendirmeyi önemsiyorum. Bu arada, başkanlık seçimi bir yana, milletvekili seçimi tercihleri üzerine düşüncelerimi ise izninizle başka bir yazıya bırakıyorum.
Yazarlar
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
23.02.2025
16.02.2025
11.11.2024
14.06.2024
5.05.2024
6.11.2023
14.10.2023
2.10.2023
24.09.2023