Orhan MİROĞLU-Taraf yazıları
12 Eylül davasının ilk duruşmasını ikinci ve üçüncü gün izledim.
O yılları Diyarbakır Cezaevi’nde yaşamış bir mağdur olarak, müdahillik talebinde bulundum.
Salona girerken karmaşık duygular içindeydim.
Nihayet darbecilerden hesap sorulacak ve bu dava Türkiye’nin geçmişiyle hesaplaşmasında bir milat olacaktı.
Salon mağdurlar ve mağdur yakınlarıyla doluydu. Bir hafıza patlaması gibi yaşanıyordu her şey. Solcular, ülkücüler, Kürtler ve Aleviler, gördüklerini, yaşadıklarını, tanıklıklarını anlatıyor ve paylaşıyorlardı. İçlerinde kendi acısını öne çıkarmak istemeyen, bu davada sadece “kamu tanığı” olmak isteyen insanlar vardı.
Ama ne yazık ki, aradan 32 yıl geçmiş olmasına rağmen, bazı fikirler, önyargılar değişmiş görünmüyordu.
Kimileri, Ankara Adliyesi’nin o duruşma salonuna, darbecilerin yargılanmaya başladığı bu tarihî güne tanıklık yapmak için değil, bu günü AK Parti hükümetinin ve Başbakan’ın “elinden kurtarmaya” gelmişlerdi sanki ve bunu açıkça ifade ediyorlardı.
Ülkücü mağdurların yaşadığı acılara kulaklar da yürekler de kapalıydı sanki..
Oysa 12 Eylül sadece solu ezip geçmedi. Ülkücü hareketle temsil edilen “Türk Milliyetçileri”ne de aynı muamele yapıldı. Onlar da 12 Eylül’ün işkence tezgâhlarından geçtiler, idam sehpalarında can verdiler.
Ülkücü hareketin 12 Eylül’ü mümkün kılan siyasi ilişkilerini ve duruşunu, işlediği cinayetleri sorgulamak elbette gerekli, ama bu acıları yok saymak doğru değil.
Ülkücü hareketin 12 Eylül’le iyi kötü bir hesaplaşma yaşadığı inkâr edilemez.
Peki, sol hareket bu hesaplaşmanın ve sorgulamanın neresinde duruyor?
Solun 12 Eylül öncesindeki eylemleri devrime mi, darbeye mi hizmet etti?
12 Eylül’ün tecrübelerine rağmen, Türk milliyetçileri eğer solun bugün durduğu “devlet katında” durmaya devam edip, kendi içlerinde bir hesaplaşma içine girmeselerdi, Ergenekon’la bu kadar kolay baş edilebilir miydi?
Silivri kapılarında Ergenekonculara özgürlük isteyen bir ülkücü hareketi yok Türkiye’nin.
“Kurbanla oyun”un farkına varan ve 12 Eylül’le beraber büyük bir değişim yaşayan ülkücüler eğer Ergenekoncuları destekleselerdi, Yazıcıoğlu’nun BBP’si ve Bahçeli’nin MHP’si saflarını Ergenekon mütefekkirlerine ve eylemcilerine açsaydı, Türkiye’de etnik ve dinî temelde bir iç savaş kaçınılmaz olurdu.
Ama sol buralarda değil.
Sol militarizmle, İttihatçılıkla ve Kemalizm’le hesaplaşmadı.
Solun çeşitli grupları, 12 Eylül’ün yargılandığı mahkemeye pankartını taşır gelir, aynı pankartları Silivri’deki mahkemelere de götürür, orada mukim generallere özgürlük talep eder!.
12 Eylül davasının görüldüğü o duruşma salonu kalabalıktı, avukatlar, mağdurlar, hak talep edenler, kurum temsilcileri ve diğerleri...
Ama 12 Eylül daha fazlasını hak eden bir dava değil mi?
Dünyadaki örneklerine bakın. Arjantin’e, Şili’ye...
Bu ülkelerde, darbecilerden hesap sormak için açılan davalarda sadece yan yana oturan mağdurlar yoktu.
O ülkelerin vicdanı sayılan romancıların, entelektüellerin, aydınların akademisyenlerin yüreği o davaların başarısı için atıyordu.
“Nunca Mas” –Bir Daha Asla– diye başlayan ve darbecilerin günahlarını, işledikleri suçları belgeleyen raporun altında Arjantinli romancı Ernesto Sabato’nun imzası vardı.
Güney Afrika’nın yüzleşme sürecinde J.M. Coetzee’nin adı hep öne çıkar.
4 nisanda başlayan 12 Eylül davası bu yönüyle ne yazık ki, sahipsiz başlayan bir dava oldu.
Romancılarımız, şairlerimiz, akademisyenlerimiz ve aydınlarımız, yani bu ülkenin vicdanı olan insanların hiç biri yoktu o mahkeme salonunda.
12 Eylül’ün üstünden 32 yıl geçmiş..
Kenan Evren’in lehine davaya müdahil olmak isteyen bilim adamları çıkıyor, Ahmet Hakan’a mektuplar yazıp bu isteklerini dile getiriyorlar.
Ama bilim adına, üniversite ve medya adına, sanat-edebiyat adına müdahil olmak isteyen bir tek akademisyen yok.
12 Eylül generallerinin suçu sanki sadece cezaevlerine topladıkları insanlara işkence etmekten ve solcu, ülkücü çocukları darağaçlarına çıkarmaktan ibaret!
Sanki bu ülkenin bilim kurumlarını, üniversitelerini, edebiyatını, sanatını katleden onlar ve yarattıkları rejim değil!
12 Eylül yargılanıyor, ama romancılarımız, sanatçılarımız, bilim adamlarımız ve üniversitelerimiz tam bir suskunluk içinde.
Kimileri de Tarık Akan’ı mahkemeye davet edip duruyor.
Akan, Anne Kafamda Bit Var diye kitap yazdı ya, eh gelsin o halde mahkemeye!
O gelmiyor Ataol Behramoğlu’nu çağırın oldu olacak!
Yanlış adreslere yanlış ve nafile çağrılar..
Ne Ataol Behramoğlu’nun ne Tarık Akan’ın militarizmle, darbelerle bir sorunu va
r artık.
Ama sizin varsa, buyurun o halde mahkeme salonuna. 12 Eylül’den davacı olmak için illaki birebir mağduru olmak gerekmiyor.
Bir ülkenin sanatçısı, romancısı, bilim insanı o ülkenin onuru ve vicdanıdır.
Onlar, generallerin bu onur ve vicdanı ayaklar altına aldığı bir ülkede, ne tarafsız ne de sessiz kalabilirler.
Buyurun öyleyse.
Sizi hissetsin mağdurlar..
Darbelerle hesaplaşma iradesi ve hevesi epey kırılmış, vurgun yemiş bu ülkede; insanlar, adalet talep ettikleri o mahkeme salonunda , bu ülkenin romancısını, bilim insanını ve sanatçısını görüp, yalnız olmadıklarını bilsin ve sevinsinler..
Tarih kayda geçsin varlığınızı..
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.10.2012
3.09.2012
1.09.2012
30.08.2012
27.08.2012
25.08.2012
23.08.2012
20.08.2012
18.08.2012
16.08.2012