Oya BAYDAR
Türk devletinin derin yüzüne hiçbir şey Denktaş’ın ölümünün ardından yaşananlar kadar iyi ayna tutamazdı. Aynı devletin karanlık yüzünü de hiçbir ayna Hrant’ın ölümünün ardından yaşananlar kadar iyi yansıtamazdı.
Rauf Denktaş: Doğumu 1924 Kıbrıs- Ölümü 2012 Kıbrıs. Bütün yaşamını Kuzey Kıbrıs’ın Türkiye’ye ilhakı, olmadı “yavru vatan” olarak anavatan Türkiye’ye bağımlı bir yavru devlet olmasına adamış kişi. Azılı Kıbrıslı Rum milliyetçilerin Ada’yı Yunanistan’a ilhak amaçları ve bunu gerçekleştirmek için kurulmuş kanlı EOKA terör örgütüne karşı 1958’de, EOKA’dan aşağı kalmayan kontr-terör teşkilatı TMT’yi (Türk Mukavemet Teşkilatı) kuran, kod adı Toros olan savaşçı. 1974 Kıbrıs harekâtıyla Ada’nın kuzeyinin Türk ordusu tarafından işgali sonrasında ilan edilen Kıbrıs Türk Federe Devleti’nin devlet ve meclis başkanı. 12 Eylül faşist cunta yönetiminin vizyonu ve siyaseti doğrultusunda 1983’te Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ilanından, yani Ada’nın bölünmesinin tescilinden sonra, aynı vizyonun öncüsü ve temsilcisi olarak, Türkiye’den başka kimsenin tanımadığı bu sözde devletin Cumhurbaşkanı. Bünyeyi kangrene sürükleyecek cerahatli bir yara olan Kıbrıs meselesinin çözüme yaklaştığı 2002 Kopenhag zirvesinde ve 2003’te Lahey buluşmasında, o günlerde çözümü destekleyen AKP hükümetine rağmen, ardındaki asker-sivil vesayetçi güçlere dayanarak mutabakatı imzalamayı reddeden; “hayır” diyerek Türkiye’nin AB’ye giriş projesini sabote etmeyi ve AKP’yi yıpratmayı amaç edinmiş statükocu devletin muteber ve mutemet adamı. 2004’te Annan planına karşı çıkan, federal Kıbrıs’ın AB’ye bir bütün olarak girmesini engelleyen, bugünkü çözümsüzlüğe götüren yolun taşlarını döşeyen zihniyetin baş temsilcisi. Ada’da Türk askerî varlığının işgal gücü olarak kalmasının destekçisi olduğu kadar, Susurluk’tan Ergenekon’a derin devletin çeteleşmiş güçlerine sığınak sağlayan, kucak açan, göz yuman “kurucu başkan.”
Hrant Dink: Doğumu 1954 Malatya- öldürülmesi 2007 İstanbul. Onu anlatmama gerek yok, anlatmaya çalışmak bile hatırasına saygısızlık gibi geliyor bana. Kısaca: Bütün yaşamını barışa adamış, Türkiye’nin vicdanı ve gerçek gururu olmuş kişi. Söz konusu olan özgürlük, adalet, barışsa, her türlü çifte standarttan arınmış olarak bu değerleri yaşamı pahasına savunan insan. Öldürülmesinden birkaç yıl önce, 2001’de Irak savaşına karşı çıkmak amacıyla birlikte kurduğumuz Barış Girişimi’nde tanıdığım, bir süre sonra yakınlarıma “Bizler de kendimize barışçı diyoruz ama hiçbirimiz Hrant kadar ‘ama’sız, çifte standartsız, taa yürekten barışçı olamayız, bu çok özel bir insan” dediğimi hatırladığım kişi.
Bu yazıda amacım, cenaze toprağa verilirken ölümünün ardından Rauf Denktaş’ı yermek değil. Mutlaka cesurdu, inatçıydı, örgütçüydü, kendi davasına inançlıydı, kurnazdı. Mutlaka iyi baba, iyi koca, keyifli, esprili dosttu. İnsan olarak Denktaş değil bu yazının konusu; sadece Kıbrıs’a değil, bir dönem Türkiye siyasetine de damgasını vurmuş, yaşanan çözümsüzlüklerde payı olan devletin adamı Denktaş ilgilendiriyor beni. Yine bu yazıda amacım Hrant Dink güzellemesi yapmak da değil; onun buna ihtiyacı yok. Beni, bizi, hepimizi, çocuklarımızın, torunlarımızın geleceğini ilgilendiren, devletin şimdi de AKP’lileşen gaddar yüzü.
'Devlet Aklı'nın Derin Adamları ve Piyonları
Devlet aklı ya da hikmeti hükûmet denen şey; insanı/yurttaşı, özgürlükleri değil devlet gücünü ve statükoyu ne pahasına olursa olsun korumayı amaçlayan zihniyettir. Devletin kırmızı çizgileri, milli güvenlik siyaset belgeleri; Dersim’den Uludere’ye, askeri darbelerden Kıbrıs çözümsüzlüğüne, Hrant’ın öldürülmesinden Kürt siyasal hareketini ortadan kaldırmayı amaçlayan KCK-BDP tutuklamalarına kadar, hepsi aynı devlet aklının sonuçlarıdır. Bu akıl, kimisi en yüksek mevkilere tırmanan, kimisi gizlilikte kalan şahıslar ve güçler tarafından belirlenir.
Allah rahmet eylesin Denktaş ve Allah uzun ömür versin Demirel o aklın sahibi ve uygulayıcılarının bir kuşak önceki önemli temsilcileridir. Her ne kadar, Denktaş Kıbrıs meselesindeki “çözümsüzlük çözümdür” siyasetiyle Demirel’e bile kök söktürmüş, “bizi burnumuzdan tutmuş sürüklüyor” dedirtmişse de, onlar bütün siyasi yaşamları ve zihniyetleriyle aynı derin devletin cisimleşmiş yüzleridir. Devlet aklını temsil ederler ve o akla uygun davranırlar. Ne kadar eleştirilirse eleştirilsinler zamanı geldiğinde (Denktaş’ın cenaze merasiminde görüldüğü gibi) devlet onları yüceltir, böylece de kendi sürekliliğini ve gücünü kanıtlar.
Derin devletin bir de maşaları ve çeteleri vardır. Hrant’ın ölümüne azmettirenler, cinayeti hazırlayanlar, göz yumanlar, bebeklerden katil yaratanlar gibi...Bir bölümü şu günlerde Ergenekon vb. çeşitli davalardan tutuklu bulunan, bir bölümü ise devlet tarafından özenle korunan bu adamlar; derin devletin tetikçileri, provokatörleri, o acımasız aklın uygulayıcılarıdır. Aynı zihniyetin en güçlü taşıyıcı kolonu olan ordu, darbe ortamını sağlamak için bunlardan yararlanır. Darbelere doğru giden yolu, bu piyonlar döşer. Tıpkı Balyozcuların Veli Küçük ve adamlarını kullandıkları, Hrant Dink cinayetini hazırladıkları gibi; tıpkı 12 Eylül öncesinde Evrengillerin Ülkücüleri ve lumpen provokatörleri kullanarak Maraş’ta, Çorum’da, Sivas’ta ve daha çok yerde solcu ve Alevi katliamı yaptırdıkları gibi...
Bütün Renkler Aynı Hızla Kirlenirken
Denktaş’ın ölümü üzerine AKP Hükümeti üç gün ulusal yas ilan etti. Uludere’de 34 Kürt yurttaşın devletin uçaklarıyla bombalanarak öldürülmesinin ardından yas ilan etmek düşünülmemiş, çıstak çıstak yılbaşı kutlanmıştı. O ölüler ulustan bile sayılmıyordu, yurttaş oldukları bile hatırlanmıyordu da ondan.
Bu satırları yazarken izlemekte olduğum Denktaş’ın cenaze töreni, son dönemlerde gördüğümüz devlet törenlerinin en büyüğü ve tam katılımlısıydı. Katılımın düzeyi hem siyasi hem de etik anlamda gerekli olan, kimsenin itiraz edemeyeceği sembolik düzeyin çok üstündeydi. Cumhurbaşkanı Gül, Başbakan Erdoğan, Meclis Başkanı, vekiller, Genel KurmayBaşkanı, Karakuvvetleri Komutanı, CHP ve MHP genel başkanları, milletvekilleri, Rahşan Ecevit ve Türk devletini ve siyasetini temsilen yüzlerce kişi vardı törende. Esksik olanlar: Denktaş’ın ruh ikizi ve kavga arkadaşı Demirel; işgalci, ilhakçı Kıbrıs siyasetinin en önemli destekçisi 12 Eylül cunta başı Evren; Mehmet Ali Talat Cumhurbaşkanı seçildiğinde onu aylarca köşke kabul etmeyen ama aynı dönemde Denktaş’ı kırmızı halılar ve devlet töreniyle ulusal kahraman olarak Çankaya’da ağırlayan dönemin cumhurbaşkanı Sezer’di. Onlar da Lefkoşe’deki törende bulunmuş olsalardı uyumlu devlet tablosu eksiksiz tamamlanacaktı.
Dün bir yandan Lefkoşe’de, öte yandan Hrant Dink davasının görüldüğü Beşiktaş adliyesinde “AKP devletleşiyor mu, Ankaralılaşıyor mu?” sorusu bir kez daha, hem de en açık şekilde cevabını buldu.
Devletin yeni sahiplerinin; geleneksel devlet aklının ve siyasetinin en önemli temsilcilerinden birini, Türkiye’nin önünü tıkayan üç önemli sorundan (diğerleri Kürt ve Ermeni sorunları) biri olan Kıbrıs sorununda çözümsüzlüğün sembolü ve mimarı Rauf Denktaş’ı son yolculuğuna uğurlarken verdikleri resim ibret doluydu. Artık sadece hükümet değil iktidar olan AKP, 2002-2007 ruhunu, yani kendisini farklı kılan çizgisini inkâr ederek geleneksel statükocu devlet ve onun kırmızı çizgileriyle barıştığını bir cenaze töreninde ele güne karşı ilan ederken kendi geçmişinin cenaze namazını da kılıyordu. Ne mutlu Denktaş’a ki, çok az faniye nasip olana kavuştu: Muarızlarına diz çöktürdü, Türkiye’nin ve Kıbrıs halkının ufkunu daraltıp geleceğine ambargo koyan, kendisinin ise hayatını vakfettiği “idealin” bayrağını yeni muktedirlere devretti.
Hrant Dink davasında ve dünkü kararda, avukat Fethiye Çetin’in her şeyi özetleyen: “Bu karar, devletin cinayet ve ötekileştirme geleneğinin sürdüğünü gösteriyor” sözleri, bu davanın arkasına siyasi irade koymayan, aksine gerçek katillere vardıracak yolları tıkayan AKP’nin o bildik eski devlete eklemlendiğinin veciz ifadesiydi. Fethiye Çetin’in, Hrant Dink’in gerçek katillerinin ortaya çıkarılmasının mevcut iktidar açısından devletin temizlenmesi, iç barışın sağlanması ve Ermeni sorununda adım atılması için fırsat olduğu ve bu fırsatın heba edildiğini yorumuna eklenebilecek bir söz bulamıyorum. Bütün renkler ve siyasetler devlet aklına teslim olup hızla kirlenirken birinciliği AK (Parti) aldı, diyebiliyorum sadece.
Son söz: Yarın 19 Ocak; Hrant’ın devlet desteğiyle katledilmesinin beşinci yıldönümü. Saat 13’te Taksim/ Elmadağ’dan Agos’a yürüyeceğiz. Sessiz olmaya çalışsak da sitemsiz kalmayacağız. Aslında yüzyıllık devlet geleneğinin, devlet ideolojisinin değişmesi, o karanlık gelenekle hesaplaşılması anlamı taşıyan bu dava, temiz bir topluma, yurttaşın cellatı değil hizmetkârı bir devlet anlayışına varana kadar sürecek. Bizim kuşak yaşlanmış olsa da, gençler devralacak. Eşitlikçi, adil, barışçı bir topluma giden yol uzun ve tuzaklarla dolu biliyoruz. Yine de insanlık bu yolu yürüye yürüye barbarlıktan uygarlığa geçiyor. Yürüyüş sürüyor.
Yazarlar
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.05.2024
14.05.2024
3.05.2024
3.05.2024
22.04.2024
16.04.2024
3.04.2024
29.03.2024
22.03.2024
7.03.2024