Pelin CENGİZ
Temmuz ortalarında Akkuyu nükleer santral sahası yakınlarındaki yangın paniğinin ardından Mersin, geçen hafta da 5.2 büyüklüğünde depremle sallandı. Öteden beri Akkuyu’da nükleer santral yapılacak bölgenin deprem kuşağında olduğu biliniyor. Peki, neden özellikle burada yapımında ısrar ediliyor. Orası tam bir muamma ya da bile bile lades.
Akkuyu nükleer santralinin 25-30 kilometre yakınından Ecemiş Fay Hattı geçiyor, şu anda aktif ve yüksek enerji birikimli bir hat olarak tehlikeli grupta yer aldığı belirtiliyor. Bilindiği gibi, 1976’da alınan yer lisansına göre, Akkuyu’ya nükleer santral kurulması isteniyor. 35 yıl önce Ecemiş Fay Hattı, ölü fay olarak nitelendiriliyor ve bu durum hiçbir güncellemeye tabi tutulmadan Akkuyu’ya lisans veriliyor. Uzmanlar, neredeyse 40 yıl önce bu lisans verilirken, fay hattına ilişkin bilgilerin kayıtlı olmadığına da dikkat çekiyor.
Kentin aktif tek bir değil birkaç faya yakın olduğunu da belirtmek gerek. Üstelik, Rusların deprem riski yüksek bir bölgede nükleer santral kurma tecrübesi olmaması da meselenin bonusu.
Jeoloji Mühendisleri Odası’nın dört yıl önce yaptığı uyarılar, bugün de aynı güncelliğini koruyor. Öncelikle santralin yeriyle ilgili bilimsel (jeolojik, jeoteknik, jeofizik) verilerin nükleer reaktör kurulmasına elverecek olumluluk ve netlikte olmadığı ifade edilerek, şöyle devam edilmiş: “Santralin kurulacağı yerin yakınından geçen Ecemiş Fayı’nın sismik karakteri konusunda ciddi kaygılar yaratacak bilimsel araştırmalar var. Ecemiş Fayı, 300 kilometre uzunluğunda olup, Akkuyu’nun 20-25 kilometre yakınından geçerek denizde devam ediyor. Yılda 3 mm. sol yönlü doğrultu atımlı harekete sahip, aktif bir fay. 500 yıldır 6-7 büyüklüğünde bir depremin olmaması bu fay boyunca tehlikeli bir enerji birikiminin olduğuna işaret ediyor.”
Hattâ 35 yıl önce Akkuyu’ya yer lisansı veren üç kişilik ekipte yer alan Prof. Dr. Tolga Yarman bile, “O zamanki kriterlerle bugünküler bir değil” diyerek, Akkuyu’nun lisansının geçersiz olduğunu söylemişti.
Akkuyu nükleer santralinin ÇED (Çevresel Etki Değerlendirmesi) raporu, çok kritik önemde eksikliklere rağmen Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından kabul edildi. Bu yılın başlarında Greenpeace, ÇED olumlu kararına karşı yürütmeyi durdurma talebiyle hukuki süreç başlattı.
Greenpeace’in itirazlarından biri de, “Santralin kurulması planlanan alana yakın bir fay hattı var ancak ÇED raporunda, deprem olması durumundaki kaza riskleri değerlendirilmemiş” şeklindeydi.
Hükümetin “devletin güvenliğini” gerekçe göstererek mahkemeden bile gizlediği, Akkuyu nükleer santraline ilişkin Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın hazırladığı raporda Türkiye Hükümeti’ne verilen 24 tavsiye ve 15 öneride uluslararası standartlar, güvenlik, emniyet ve sorumluluk konularında yapılan vurguların boşa olmadığı görülüyor.
Enerji Birliğinden Sorumlu Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Maros Sefcovic de, Akkuyu için yüksek derecede güvenlik önlemlerini sağlayacak yasal çerçevenin geliştirilmesinin gerekli olduğunu kaydederek, santralle ilgili sismik değerlendirme ve çevre raporlarının da dikkatle izlendiğini söyledi.
Türkiye raportörü ve Avrupa Parlamentosu Dış İlişkiler Komisyonu üyesi Parlamenter Kati Piri tarafından kaleme alınan ve 2014 yılında Türkiye’deki gelişmelerin değerlendirildiği raporda da çevre ve enerji alanına ilişkin en önemli vurgu Akkuyu nükleer santraline ilişkin olmuştu. Raporda, “Türkiye Hükümeti Akkuyu nükleer santrali inşa planını durdurmalıdır. Santralin yapılması öngörülen bölgenin deprem bölgesi olması nedeniyle buraya nükleer santral inşa edilmesi hem Türkiye hem Akdeniz bölgesi için tehdit içermektedir” ifadeleri yer almıştı.
Tüm bu örneklerden de görüleceği üzere, AKP iktidarı bize yine inşaatlarda, madenlerde, altyapı ve enerji projelerinde vaat ettiği ölümü vaat ediyor. Nükleer santral meselesindeki en hassas konular fay hattında ilerliyor.
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları













































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.03.2025
29.12.2024
14.10.2024
27.09.2024
23.08.2024
26.07.2024
21.05.2024
13.02.2023
10.02.2023
15.11.2022