Şahin ALPAY
Malumunuz, II. Tayyip Erdoğan ve yandaşları demokrasiyi seçime indirgeme eğiliminde. Diyorlar ki, seçimleri kazanan dilediğini yapar; gerekirse hukuku çiğner, cadı avı bile yapar.
Bu anlayışın en ilkel demokrasi tanımına uygun düştüğü söylenebilir ama çağdaş demokrasi kavramıyla zerre kadar ilgisi yoktur. Çağdaş anlamıyla demokrasi, belki en iyi tanımını AB’nin Kopenhag siyasi kriterlerinde bulur: Demokrasiyi (yani seçimle gelen iktidarı), insan haklarını, hukuk devletini (yani insan haklarına dayalı hukuku) ve (dinsel ve etnik) azınlıkların korunmalarını ve saygı görmelerini güven altına alan kurumların istikrar kazandığı rejim.
Bir an için demokrasiyi iktidarın seçimle belirlenmesinden ibaret bir rejim olarak kabul edelim. Bu takdirde bile seçimin demokratik sayılabilmesi için hür ve adil olması gerekir. Hür ve adil seçimler öncelikle bütün ergen yurttaşların eşit oy hakkına sahip olmaları, düzenli olarak yapılmaları, oylamanın gizli oy–açık sayım ilkelerine dayanması, iktidarların el değiştirmesine izin vermesi anlamına gelir. Ama hür ve adil seçimlerin gerekleri asla bunlardan ibaret değildir.
Türkiye’de seçimlere gölge düşüren düzenlemelerin başında, parlamento seçimlerinde uygulanmaya devam eden % 10’luk seçim barajı geliyor. Dünyanın hiçbir ülkesinde görülmeyen bu baraj yüzünden 2002 seçimlerinde kullanılan oyların % 45’i boşa gitti; AKP oyların yaklaşık üçte biriyle Parlamento’daki sandalyelerin yaklaşık üçte ikisine sahip oldu. Seçim çevrelerinin saptanmasında az nüfuslu kırsal bölgelerin kayırılması nedeniyle, temsilde büyük adaletsizlik var. 2011 seçimlerinde İzmir 110 bin dolayında, Tunceli ise 29 bin dolayında seçmene 1 milletvekili çıkardı.
Partilere Hazine yardımı yapılmasının demokrasiyle bağdaşıp bağdaşmadığı başlı başına bir tartışma konusu. Bizde % 7 üzerinde oy alan partilere Hazine yardımı yapılması ise açık bir adaletsizlik. Bu yüzden dördüncü büyük parti HDP bile Hazine yardımından dışlanmakta. Türkiye’de seçimlerin demokratikliğine ağır bir gölge düşüren uygulama ise milletvekili adaylarının tek-seçici genel başkanlar tarafından belirlenmesi. Bu uygulama milletvekillerini halkın değil parti başkanlarının temsilcileri haline getirdiği gibi, başkanları da partilerin sahibi kılmakta.
Partilerin siyasi çalışmalarının finansmanı konusunda tam bir karanlıktayız. Uluslararası Şeffaflık Derneği, Türkiye başkanı Oya Özarslan’ın belirttiği üzere siyasi çalışmaların finansmanı ve kamu adına denetimi konusunda yasal düzenlemesi bulunmayan çok az sayıda demokrasiden biriyiz. Cumhurbaşkanının halkoyuyla seçilmesi dolayısıyla, adayların seçim kampanyalarının finansmanı ile ilgili olarak ilk kez bir yasal düzenleme yapıldı. Bu düzenlemenin nasıl istismar edildiğiyle ilgili haberleri her gün okuyoruz. Adaylardan birinin, kampanyasında devlet imkanlarından yararlanan başbakan olduğu dikkate alınırsa, bu düzenlemenin adil seçime ne kadar katkıda bulunabileceği de ortada.
Seçimleri, bu arada 10 Ağustos’ta yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimini adil olmaktan uzaklaştıran hususların başında, yurttaşların ödediği vergilerle finanse edilen, yasası uyarınca tarafsız olmak zorunda olan, fakat son yıllarda tam anlamıyla iktidarın borazanı haline gelmiş olan TRT’nin adaylara ayırdığı sürelerindeki eşitsizlik var. Adaylardan Selahattin Demirtaş’ın bu yöndeki eleştirilerine karşılık TRT genel müdürünün kendisini yayınlarda yer vermemekle tehdit etmesi ise gerçek bir skandal.
Sandığa hile karıştığına dair iddiaların 1950’den bu yana hiçbir zaman 30 Mart yerel seçimlerinde görüldüğü kadar yaygın olmadığı da dikkate alınırsa Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı’nın (AGİT) cumhurbaşkanlığı seçimlerini gözlem altına almış olmasında şaşılacak bir şey yok. Bu ne biçim seçim diye sormak da haksızlık olmaz.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.06.2023
21.12.2020
6.02.2020
18.11.2020
30.09.2020
24.09.2020
20.07.2020
8.05.2020
29.04.2020
21.04.2020