Şeyhmus DİKEN
Beklenen oldu! Adeta önceden kurulu satranç hamleleri gibi, peşpeşe sıralanan sonuçlar kamuoyunun gözleri önünde sanki “demokratik” girişimler(miş) gibi ilgilisine sunuluyor.
Önce cumhurbaşkanlığı seçimi, ardından hazırlanmış kitleye uygun dozda zerkedilmiş demokrasi şırıngası ile başbakanlık mevzusu.
“Ben başkan isem, benimle bir ekip zihniyeti içinde problem çıkarmadan çalışabilecek olanı da ben tayin ederim” zihniyeti ile daha cumhurbaşkanlığı devir teslimini almadan ilk icraatını yapıverdi yeni “Başkan”.
“Kardeşim Ahmet Davutoğlu” dediği yakın dönem siyasi kaydının dışişleri bakanı olarak tanıdığı ama başından beri Recep Tayyip Erdoğan’ın yakın danışman kadrosu içinde, hatta en başında yer alan şahsiyet epeydir beklendiği üzere başbakanlık makamının yoluna girdi.
Türkiye, içinde bulunduğu stratejik coğrafik konumu itibariyle sadece kendine ait olan bir ülke değil. Çeperleri hayli hareketli! Kuzeyde Kafkasya ve Rusya var. Batıda Yunanistan ve Balkanlar. Güney ve doğuda Afrika ve Ortadoğu ile İran…
Bu stratejik konumu nedeniyle Sovyetler Birliği’nin yıkılmasından sonra artık dünyanın en büyük gücü olan Amerika Birleşik Devletleri’nin gözü şimdi daha çok müttefiklerinin üzerinde! Hoş eskiden de böyleydi ya! Şimdi yeni bölgesel müttefiklerin artması ve tercihlerin değişkenliği nedeniyle politik ilişkiler daha bir kayganlaştı. İlişkiler adeta ip cambazlığına dönüşüverdi.
Düne kadar NATO müttefikliği üzerinden ve askeri vesayet ilişkileri mantığından ABD’ye dayalı bir müttefiklik politikasına dışişlerinin ihalesi yeterli gelebiliyordu.
Ama bugün daha bir dikkat gerekebiliyor. Bu sebeple anlık reflekslerle zedelenen politik ilişkiler hızla yeniden onarılmaya ihtiyaç gerektirebiliyor.
Bu sebeple Ahmet Davutoğlu’nun Türkiye’nin yeni başbakanlık koltuğuna uygun bulunması ABD üzerinden bir geçmişe dayalı politik okumayı gerekli kılıyor.
1950’li yıllardan bu yana Türkiye’nin politik iktidarları ile “yakinen” ilgilenen Amerikan dış politikasının en az bu yakınlık kadar ilgi duyduğu Türkiye Dışişleri Bakanlığı makamıdır. Şunu demek sanırım doğru bir tespit olur ki; Türkiye’nin altmışlı yıllardan beri bütün hükümetlerinin en önemli makamı ABD politikası aşçısından hep dışişleri bakanlığı olmuştur. Sıradan bir Türkiye siyasal okumasının abc’si budur.
Bu sebeple, ABD’nin dış politikası ile kod uyumunu gerekli kılan dışişleri siyasetinin ve memuriyetinin daha üst düzeyde onayı olarak okumak gerektiği kanaatindeyim Davutoğlu’nun başbakanlık makamının yeni sahipliğini.
Yeni “Başkan” Recep Tayyip Erdoğan, Ahmet Davutoğlu’nu başbakanlık makamına atayarak Beyaz Saray’a sempatik bir gülücük göndermiştir kanımca.
Çeşitli nedenlerle zedelenen ilişkileri yeniden onarmak istemenin üst düzeyde tercihidir Davutoğlu’nun başbakanlığa atanma kararı.
Türkiye “patronajı”nda artık yol kazalarına uğramak istemiyor Recep Tayyip Erdoğan. Bu sebeple “paralel yapı” dediği “cemaat”le, cemaatin patronunun mekânsal ev sahibi konumundaki ABD’nin ilişkisini koparıp “işte size sadık bir siyasal aktör” atıyorum demeye getiriyor.
Amerikan yönetimi bu yeni siyasal “ortaklık” teklifine sadık bir memur üzerinden sıcak bakar mı? Bunu zaman gösterecek.
Bu siyasal sunumun iki açık ucu var.
Birincisi ve en önemlisi henüz çözüm rotasına girmemiş ve üstüne üstlük Kürt cenahının en yetkilisi Abdullah Öcalan’ın ifadesiyle çok yakın bir tarihe, 2014 sonbaharına endekslenmiş “Kürt sorununun demokratik çözüm” meselesi var.
İkincisi ise asli sorun olan Kürt sorununa sonradan eklemlenmiş bir yan “mesele” gibi duran; IŞİD ve IŞİD’in dur durak bilmez katliamları ve bu sicili hayli bozuk katil çetesi ile yeni dönemde Türkiye resmiyetinin ilişkilerinin ne olacağı!
Sanırım yakın dönemin açık uçlu bu iki siyasal tercihi 2015 seçimlerine gidilirken de belirleyici unsurlar olacak…
Bekleyip sonuçlarını tez zamanda göreceğiz.
Yazarlar
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.01.2025
16.04.2024
1.01.2024
21.04.2020
27.10.2019
10.06.2018
16.09.2017
21.05.2017
15.02.2017
5.02.2017