Talat ULUSOY
Çok partili ve “Tek sultanlı saltanat” düzeninden; tek partili ve “Tek Adam’lı Cumhuriyet”e geçilirken başarılanlar arasında “heykel devrimi” sayılmaz. Oysa “harf devrimi” kadar önemlidir. Her iki devrim “hurafe”ye karşı savaşın temelidir.
“Allah, ne yerdedir, ne göktedir, mekânı münezzehtedir.” Dinî “inanç”taki bu metafizik tarif “aydınlanma inancı”na uymaz. Uyumsuzluk heykeli “put”a benzetenlerin genellikle dindarlar, “put”a heykel diyenlerin genellikle laikler arasında bulunmasından da anlaşılır.
“Aydınlanmacı” Cumhuriyet heykelciliğinde model tektir: “Ulu Önder.” Her il ve ilçede göndere bayrak çekilen anlamlı günlerde, “Tek Adam” için “farz” kılınmış “tören”ler heykel önünde eda edilir.
Serbest Fırka “travma”sının ardından, 1932’de peş peşe iki “Ulu Önder heykeli” sipariş edilir. Biri “karaya çıktığı” Samsun’a, diğeri “Yunan’ı denize döktüğü” İzmir’e. Her iki şehir seçimlerde açık ara “serbest” düşünceden yana olduğunu göstermiştir.
HEYKEL’DE İNECEK VAR!
Samsun’u bilmem, ama size İzmir’dekini tanıtmak isterim. Dolmuş jargonuyla “Heykel”i tanıdıktan sonra, umarım “Ulu Önder” daha iyi canlandırılabilir.
Heykel, İtalyan sanatçı Pietro Canonica’nın eseridir. Canonica Heykel’i yaptığı sıralar İtalya’da faşizmin altın yıllarıdır, ama bu,1938’de “Önder (yani Duçe) Mussolini”nin heykelini yapmış olsa bile, sanatçının da faşist olduğu anlamına asla gelmez.. Böylesi anlamsız bir tartışma yerine şu sorunun yanıtını aramak daha önemli gelir bana: Ulu Önder heykeli niçin Türk heykeltıraşlarına emanet edilmedi?!
“Atatürk Devrimleri”nden hiçbiri için İzmir halkı “Heykel”de olduğu kadar dara düşmemiş, fedakârlığa katlanmamıştır. Dünya “Büyük Ekonomik Buhran”ın etkisindeyken yapılan bu fedakârlık için “halkın heykeli” dikilse yeriymiş doğrusu.
İzmir’deki Heykel kadar seçilen yer de anlamlıdır; yangın yerinin ortasına, denize karşı dikilir. “Önder”in kaşları çatıktır, pek denize bakamaz. Yangında çok insan ölmüştür ve gözlerin kaçırıldığı Körfez’e dökülmüştür. Belki de “hüzün”dür yüzdeki ifade!
İzmir Belediyesi’ne “heykel yapılacak-yap” emri Vali Kâzım Paşa’dan gelir. Gecikmesin diye yarışma açılmaz, “ısmarlama” yoluna gidilir. “Ulu Önder”in Heykel’den “hiç” haberi yoktur. Ama İzmir’in haberi vardır. Heykel bütün ağırlığıyla şehrin üzerine çöker. Belediye Meclisi üyeleri dertlidir, çare aramaktadır:
“Geçen gün yağan yağmur yaz yağmuru olduğu hâlde yine birçok lağımlarımızı patlatmıştır, her sene zararımız artmaktadır. Buna rağmen önümüzdeki sene için bütçemize bir şey koymak imkânını bulamadık... Bütçede görüleceği gibi lağım için ancak altı bin lira kadar bir para koyamadık... İlk tedbir olarak 70 bin lira lazımdır...” sözleri Belediye Başkanı Dr. Behçet Uz’a aittir (İzmir Belediyesi Şehir Meclisi toplantısı, Nisan 1932/ 3. dönem, 3.oturum, zabıtname defteri, s.19)
Meclis üyesi Dr. Mithat Bey: “Bu gidişle yağmur yağdığında şehir içinde karşıdan karşıya geçmek ancak sandal ile kabil olacak... Bugün memleket ihtiyaç içindedir... Eğer şu İzmir şehrinin bir tarihçesi yapılsa ve onu zaten hakkımızda pek de uygun bulunmayacak olan gelecek kuşaklar okusa (filan vakitte bir meclis varmış, bunun elinde parası da varmış, o sıralarda şehrin hâli de harapmış, ufak bir yağmur şehri perişan edermiş...) derse her halde hakkımızda iyi yargıya varmayacak... Kış kıyamet gününde sokaklarda çoluk çocuk sular içinde... Tramvay yok işleyemez... Halkı kurtarmak lazımdır.” (age, s.20)
21 Nisan tarihli encümen kararı: “Gazi Heykeli mahallinin tesis, tanzim ve teşciri (ağaçlandırma) için bütçeye mevzu tahsisatın, tediyesi (ödenmesi) icap eden masariften 4000 lira noksan (eksik) bulunup bu masrafın istikraz (borçlanma) parasından adi bütçeye ... 28 fasılda muharrer (yazılı) 50000 liradan 23ncü faslının 5inci maddesine naklinin temini...”
Bu arada Gazi Heykeli’nin geçici kabulü için Roma’ya gönderilen üç kişinin 1900 liralık yollukları heykel bütçesinden ödenmiştir, o da genel bütçeye aktarılır. (24 Nisan, 4. oturumda s.8-9) Hem de memur ve müstahdemin elbise bedelleri faslından! Ayrıca halı tüccarı Ermeni Takfor Efendi’den kalan Gazi Konağı’nın tefrişi için de altıncı oturumda 1500 lira ayrılır.(1 Mayıs 1932)
YETİM HAKKI
Peki, gereken para nereden bulunacaktır? Yeni vergiler salmaktan başka çare bulunmaz. “Keçiboynuzu”ndan (3. oturum, s.6), süs ve av “köpek”lerinden de (4. oturum, s.17) vergi alınır. Yetmez. Bütün harcamalarda kısıntıya gidilir, çocuk yuvası ve itfaiye bütçesi bile kısılır!
Belediye bütçesi gelir faslı dokuz yüz kırk dört bin üç yüz kır beş liradır (4 Mayıs, 7. oturum, s.15-32) ve Heykel ve meydan düzenlenmesinin yuttuğu para bütçenin dörtte biridir (İki yüz kırk bin lira. Kaynak: www.işte ataturk.com). İş Bankası’ndan alınan borcun taksiti ödenemeyecektir.
İş Bankası’na borcun faizi katlansa da, yokluk içinde yüzen İzmir büyük fedakârlığa katlansa da, Cumhuriyet’in ve İş Bankası’nın kurucusu ve en büyük hissedarı “Ulu Önder”in heykeli tamamlanır.
27 Temmuz 1932 günü Heykel resmî törenle açılır. Başbakan İsmet Paşa bir konuşma yapar ve heykeli açar. Basın “devrimci” adımı coşkuyla duyurur.
“Ulu Önder”in Heykel’den “hâlâ” (!) haberi yoktur.
Yazarlar
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.01.2020
20.09.2017
18.07.2017
11.01.2017
16.09.2016
10.01.2016
29.10.2015
10.09.2015
21.04.2015
14.04.2015