Tarık Ziya Ekinci
Son zamanlarda özgürlük, barış ve demokrasi için savaşımı veren saygıdeğer aydınlarımız daha sık bir araya gelmekte ve rejim sorunlarını tartışmaktadırlar. Yayınladıkları bildirilerde devlete egemen güçlerin demokrasi dışına düştüğünü, erkler ayrılığının işlemediğini, parlamentonun işlevsizleştiğini, yargının baskı aracı olarak kullanıldığını veciz ifadelerle eleştirmektedirler. Keza gereği kalmamışken OHAL’in sürekli bir yönetim haline getirildiğini, ülkenin KHK’larla yönetildiğini, özgürlüklerin kısıtlandığını, yüz binlerce vatandaşın işten atıldığını, binlercesinin de hukuksuz ve kanunsuz olarak cezaevlerine kapatıldığını yakınma konusu yapmaktadırlar. İktidardan adaletsizliğe, baskılara ve keyfi yönetime son vermesini, özgürlükçü demokrasiye işlerlik kazandırmasını istemektedirler.
Aydınlarımızın başka bir bölümü de, tümüyle iktidarın denetiminde olan yazılı ve görsel basında düşüncelerini açıklayamadıkları için, internet sitelerinde doğruyu yanlıştan ayırmanın düşünsel kurallarını anlatmakta ve kurutuluş için doğruları savunmanın yeterli olacağını öğütlemektedirler.
Bu çabaların hiçbirini küçümsemiyorum. Elbette bu düşüncelerin, toplumsal ilerleme sürecinde birikim sağlayarak yararlı olacakları yadsınamaz. Ne var ki, Türkiye’de rejim sorunu aciliyet kazanmıştır. Ülkeyi, bugünkünden çok daha zorlu ve daha karanlık günler bekliyor. Selamete çıkmak için çok acil, akılcı, köklü ve kalıcı önlemler gerekiyor. Küçük inisiyatiflerin yayınladıkları bildirilerle kısa zamanda Türkiye’nin önünü açmak mümkün değil. Unutmamak gerekir ki, iktidar partisi faşizmin ideolojik taşıyıcısı ve uluslararası bileşeni siyasetlerle işbirliği ve kader bilirliği içindedir. Bir yandan ülke bütünlüğünün tehlikede olduğu, Türkiye’nin beka sorunu yaşadığı paranoyası yaygınlaştırılarak savaş tamtamları çalınmakta. Öte yandan, aynı amaçla, ülke topraklarının Türklere dar geldiği ve ecdat mülkünü geri almanın bir hak olduğu savı dillendirilmekte. Keza hamasi söylemlerle İmparatorluk nostaljisi körüklenerek toplum uzun erimli irredentist savaşlara hazırlanmaktadır. Ülke yararını düşünerek bu çağdışı söylemlere karşı çıkan yurtsever aydınlar ise gayri milli ve yerli olmamakla yaftalanmakta, ötekileştirilip dışlanmakta, hatta cezalandırılmaktadır. Türkiye, giderek, yalnız Sayın Erdoğan’ın açıkladığı fikirlerin yinelendiği tek sesli bir toplum haline gelmekte.
Salt iktidara yarar sağlamak amacıyla, yeni bir seçim yasası çıkarıldı. Yeni sistemde, hükümet Cumhurbaşkanı tarafından atanacağı için, güvenoyuna ihtiyaç yoktur. Yönetimde istikrarı sağlamak sorun olmaktan çıktığından seçim barajına gerek kalmamıştır. Buna karşın, yeni kanunda yüze onluk seçim barajı korumaktadır. AKP’nin amacı HDP’yi baraj altına indirmek ve onun en az 60 milletvekiline hak etmeden sahip olmaktır. Seçimlerin OHAL koşullarında ve idarenin denetimi altında yapılması da her türlü yolsuzluğa açıktır. Girişilen hazırlıkların tümü, 2019 seçimlerinin AKP ve Reis için mutlak bir zaferle sonuçlanmasını sağlamak ve otoriter ‘tek adam’ rejimini engelsizce kurmak içindir. Ana muhalefet partisine gelince, o da ülkenin beka sorunu yaşadığını benimsemekte ve iktidarın aldığı militarist önlemleri onaylamaktadır. Arada bir ‘OHAL altında seçim yapılamaz’ tarzındaki cılız itirazlarına karşın, kesin bir tavır koymakta tereddütlü davranmakta. Keza CHP, otoriter ‘tek adam’ rejimini içselleştirdiği ve etkin biçimde karşı çıkmayı gereksiz gördüğü izlenimi vermektedir. Bu koşullar devam ettiği takdirde seçim sonrası Türkiye’de açık bir faşizmin kurulması kaçınılmazdır. Bundan böyle, Türkiye’de şiddetin ve sınır ötesi harekâtın egemen olacağı zorlu günlerin yaşanacağını söylemek bir kehanet değil.
Türkiye bu açmazdan nasıl kurtulur?
Türkiye bugünlere inanç eksenli, cumhuriyetin kuruluş evresini itibarsızlaştıran ve imparatorluk nostaljisi yapan AKP’nin Türk-İslam sentezi siyasetiyle geldi. Ülkenin, iç ve dış düşman tehdidi altında beka sorunu yaşadığı korkusu pompalanarak toplumda düşünsel bir hegemonya kuruldu. Türk-İslam ideolojisinin toplumda egemen duruma gelmesi uzun erimli bir iktidar için yeterli değildi. Zamanla otoriter ve baskıcı bir düzene geçmek zorunluydu. Nihayet buna da bir fırsat çıktı: ‘Tanrının bir lütfü’olarak nitelenen Fetocu uğursuz darbe girişiminin kalıntılarını temizleme ihtiyacı, arzulanan, otoriter baskı rejimini kurmak için bir gerekçe oldu ve bugünkü hukuk dışı düzen kuruldu.
Türkiye toplumu bugünlere getiren siyasettir. Bu durumdan kurtulmanın yolu da siyaset olacaktır. Siyaset heterojen ve geçici inisiyatiflerle değil, iktidarı amaçlayan siyasal parti saflarında yapılır. Demokrasi mücadelesi için seçilecek partinin, elbette, görece muhalif, rastgele bir parti olması söz konusu olamaz. Bu partinin, mutlaka, erkler ayrılığı temelinde hukukun üstünlüğüne bağlı, özgürlükçü, çoğulcu ve demokrasinin temel ilkelerini özümsemiş, varlık nedeni eşit haklı vatandaşlık olan bir siyasal parti olması gerekir. Eşit haklı vatandaşlık istemi toplumumuzun sosyolojik yapısı (çok etnikli ve çok inançlı) nedeniyle Türkiye’nin demokratikleşmesi için olmazsa olmaz bir koşuldur. Diğer bir deyimle, otoriterliğe açık çoğulcu toplum yapısından ötürü, Türkiye’de tutarlı ve sürdürülebilir bir demokrasinin kurulması ancak ‘anayasal vatandaşlık’ [1]statüsünün benimsemesiyle mümkündür.
Acil demokrasi için elverişli olan parti hangisidir?
Türkiye’de bu özellikleri olan tek parti ‘Halkların Demokratik Partisi (HDP)’dir. Çünkü HDP, temelinde Kürt özgürlük hareketinin yer aldığı, yapısal olarak özgürlükçü, çoğulcu, erkler ayrılığı temelinde hukukun üstünlüğüne bağlı, eşit haklı vatandaşlık kuralını benimseyen, ekonomide adil bir gelir dağılımı ve bölgelerarası dengeli kalkınma programı ile düzen karşıtı ve iktidar alternatifi olmaya aday yegâne Türkiye partisidir. 2015 milletvekili genel seçimlerinde, AKP’nin tek başına hükümet kuramaz duruma düşmesini sağlayan da HDP oldu. Sayın Erdoğan, HDP’nin etkin bir siyasal parti olarak varlığını koruduğu sürece AKP’nin tek başına iktidar olamayacağının bilincindedir. Keza, Sayın Erdoğan, AKP’nin yağma ekonomisi ve saldırgan dış politikası ile HDP’nin özgürlükçü, barışçı, adil ve dengeli ekonomik politikası karşısında uzun süre varlığını koruyamayacağının idraki içindedir. Bu nedenle 2015 genel seçimlerinden hemen sonra HDP’yi tamamen tasfiye etmeye ve siyasal yaşamdan söküp atmaya karar verdi. Nitekim AKP’nin 1 Kasım’da seçimi yenileme kampanyası, HDP’nin dışlanması üzerine kuruldu. HDP, ötekileştirme, şeytanlaştırma ve gayrı milli olma suçlamalarının hedef tahtası yapıldı. Sayın Erdoğan’ın Grupta, aylık muhtar toplantılarında, il ve ilçelerdeki seçim çalışmalarında yaptığı konuşmaların ana teması HDP düşmanlığıydı. HDP’nin bir terör örgütü olduğu, üyelerinin terörist ve gayrı milli oldukları, inanç bakımından da Müslüman olmayıp, Zerdüşt dininden oldukları suçlamaları aylarca ve aralıksız biçimde sürdürüldü. Kampanya boyunca HDP’nin il ve ilçe binalarına, güvenlik güçlerinin ilgisiz kaldığı, kimisi cinayet amaçlı, 125 fiziki saldırı yapıldı. Devletin bütün imkânları kullanılarak yürütülen HDP karşıtı kampanyaya karşın HDP 1 Kasım seçimlerinde de barajı geçti ve TBMM’deki üçüncü büyük grup statüsünü korudu. Sayın Erdoğan bu sonuçtan memnun değildi. Güçlükle de olsa hükümeti tek başına kurmayı başarmış olmaktan mutlu olmadı. Çünkü HDP’yi barajın altına düşürememişti. Seçimlerden sonra da HDP karşıtı karalama kampanyasını ve tasfiye politikasını sürdürmekte kararlıydı. HDP karşıtlığı bugün de aynı hınçla devam ediyor:
- Barış sürecinin kesilmesi: İlkeleri kanunla belirlenen ve 2 yıl devam eden “Barış görüşmeleri” 2015’te Sayın Erdoğan’ın ani bir kararıyla son buldu. Barış komitelerinin gezi raporları, hükümet adına görev yapan HDP yöneticileri ile AK Parti, hükümet ve devlet temsilcilerinin hazırladıkları ortak barış bildirgesi yok sayıldı. Oysa ülkede barış umudu yükselmiş ve halkın barış talebi yüzde seksenlere çıkmıştı. HDP karşıtı kampanya ile bu oran tersine döndü, bugünkü barış talebi yüzde 20’lerdedir. İktidarın yönlendirmesiyle toplumda artık barış yerine savaş istemi egemendir.
- Soyutlama politikası: Barış görüşmeleri bitince Hükümet ilk olarak HDP’yi siyasal ve toplumsal alanlardan soyutlamaya girişti. Artık ne yazılı ne de görsel basında HDP’den ve HDP yöneticilerinden söz edilmeyecekti. Daha önce HDP sözcülerinin arkasından koşan TV kanallarında partinin adını anmak bile yasaklandı. Ulusal basın organlarının başköşesinde yeri olan HDP birden buharlaşmış, yok olmuştu. Bu olgu bile, tek başına, Türkiye’de basının ne ölçüde bağımlı olduğunu ve artık basın özgürlüğünden söz etmenin anlamsız olduğunu kanıtlamaya yeterlidir.
- HDP’ye yakın basın ve yayın organlarını tasfiye politikası: HDP üyesi ya da HDP’ye yakın kimselerin çıkardıkları onlarca yazılı basın organı ve TV kanalı ile haber ajansı toptan kapatıldı. Kürtçe tiyatro oyunları yasaklandı ve sahnelere kilit vuruldu.
- Yerel örgütleri tasfiye politikası: HDP karşıtı saldırıların en önemlisi, 2013’te halkın seçtiği Belediye başkan ve meclis üyeleri ile İl Genel Meclisi üyelerinin ya tutuklanarak ya da görevden alınarak yerlerine AKP’ye yakın memurların kayyum atama eylemidir. HDP’den seçilen 81 il, ilçe ve belde belediye başkanlarının tamamı görevden alınarak yerlerine kayyum atandı. Hiçbir hukuka sığmayan kayyum atama tasarrufu ancak itiraz mercii olmayan KHK’larla gerçekleştirilebildi. Oysa Türkiye’nin Batı illerinde boşalan belediye başkanlarının yerine yenileri bugün dahi seçimle geliyor.
- Yargısal baskı politikası: Ülkedeki savcıların tümü, HDP sözcülerini izleyerek suçlayıcı fezlekeler hazırlamakla görevlendirildi. Kısa zamanda TBMM’de HDP’li vekillerin her biri için yüzlerce dosya birikti. Anılan dosyaların savcılıklara süratle intikalini sağlamak ve sanık milletvekillerini bir an önce tutuklatmak için, Anayasanın 83/2 ve 15/2 maddeleri yok sayılarak,makabline şamil anayasa değişikliği yapıldı. Kanundan önceki suçlamalar için dokunulmazlıklar kaldırıldı. Hemen ardından, meclis kararı olmadan, başta HDP eş genel başkanları olmak üzere 15 HDP milletvekili tutuklandı. Parti felç edildi, fiilen çalışamaz durumu getirildi. Yargılama sürecinde bunlardan bir bölümünün bırakılmasına karşın, yenileri tutuklandı. Halen eş genel başkanlarla birlikte 10’u aşkın HDP milletvekili tutukludur.
- Milletvekilliğinin düşürülmesi politikası: Tutuklu ya da tutuksuz HDP’li vekillerin bir bölümü, geriye bırakılması mümkün, küçük cezalarla mahkûm edilerek vekillikleri düşürüldü. Bir bölümünün de, meclisteki teamüle aykırı olarak, devamsızlık nedeniyle vekilliklerine son verildi. Böylece toplam 9 HDP’linin milletvekilliği düşürüldü. Sırada kesinleşmesi beklenen mahkûmiyet kararları ile bu sayının artacağı kuşkusuzdur.
- HDP üzerinden Kürt Düşmanlığı politikası: HDP karşıtı kampanyalar giderek toplumda Kürt düşmanlığına yol açtı. Batı illerinde iş tutan ya da mevsimlik çalışan işçiler çeşitli bahanelerle dövülmekte, hakarete uğramakta, kimi zaman da linç edilmektedirler. Batı’nın il ve ilçeleri çalışan Kürtlerin tedirginlik duydukları yerler haline geldi. Mevsimlik işçiler Kürt olduklarını gizlemek için ya konuşmamaya, ya da mevsim boyunca iş yerinde kapalı kalarak görünmemeye özen göstermek zorunda kalmışlardır.
Toplum ve demokrat aydınlar katında HDP’nin yeri
Sayın Erdoğan’ın, devletin tüm olanaklarını kullanarak HDP’yi siyaset dışına atmak için sarf ettiği çabalar büyük ölçüde başarılı oldu. Başta iki eş genel başkan olmak üzere HDP’nin en etkin sözcüleri tutukludur. Partinin kapalı salon ve alan toplantıları güvenlik güçlerinin açık ya da örtülü tehditleri altında geçmekte, çoğu kez akamete uğramaktadır. HDP’nin sürekli tehdit altında olması, ulusal basında etkinliklerine yer verilmemesi, her fırsatta karalanarak ötekileştirilmesi onu kamuoyunda yasaklı bir parti konumuna getirmiştir. İktidardan kaynaklanan HDP’ye dönük dışlayıcı politikalar başta ana muhalefet partisi olmak üzere diğer partiler tarafından da açık ya da örtülü biçimde desteklenmektedir.
Sayın Erdoğan’ın tarafsız Cumhurbaşkanı sıfatıyla Devlet adına liderlerle yaptığı istişare toplantılarına HDP’yi çağırmaması, salt kişisel bir dışlama eylemi değil, ayni zamanda bir anayasa ihlalidir. Çünkü HDP’nin resmiyette yok sayılması ona temsil görevi veren altı milyon vatandaşın da devlet katında kabul görmediği, düşünce ve taleplerine değer verilmediği anlamına gelmekte. Bu, yalnız HDP’yi değil, ona oy veren 6 milyon seçmenin de dışlanma eylemidir. Başka bir deyişle13 milyon vatandaşın yok sayılması anlamına gelen bu tasarrufun hiçbir haklı gerekçesi yoktur. Sayın Erdoğan’ın, duygusal eğilimleri ile tarafsız Cumhurbaşkanı sorumluluğunu birbirinden ayırarak görev yapmasını beklemek, yalnız HDP’lilerin değil, tüm vatandaşların haklı talebidir.
HDP’yi hedef alan resmi ya da gayrı resmi dışlama, ötekileştirme ve şeytanlaştırma politikası yalnız halk arasında olumsuz bir imaj yaratmakla kalmamış, demokrasimizin geleceğinden endişe duyan aydınlarımızı da olumsuz yönde etkilemiştir. Nitekim demokrasi mücadelesinde önde görülen sosyalist,sosyal demokrat, liberal ve demokrat aydınlarımızın önemli bir bölümü, açıktan olmasa da, HDP’yi örtülü biçimde yok saydıkları dikkatlerden kaçmıyor. Saygın yazarların, siyasal yorumcuların en sağdan en soldakine kadar tüm patilerin bakış açılarını değerlendirdikleri halde, HDP yokmuş gibi davranmalarını bir lapsus ya da HDP karşıtlığı olarak değerlendirmek gerçekçi değil. Ama iktidarın baskı politikasına karşı ihtiyatlı olma ihtiyacından kaynaklı bir önlem alma duruşunu yansıttığı kolayca yadsınamaz. Unutmamak gerekir ki, demokrasi mücadelesi otoriter rejimin belirlediği sınırlar içinde kalarak sürdürülemez. Tam tersine, demokrasi savaşımı, otoritarizme karşı çıkarak demokratik bir düzen kurma savaşımıdır. Bu mücadele, ancak, demokrasinin evrensel kurallarının toplumun her alanında yaygınlaşması ve egemen değerler haline gelmesiyle başarıya ulaşır.
Değerli dostlar,
Somut verilere dayanarak yaptığım çözümlemelerden çıkan sonuç şudur: Türkiye’de adım adım faşist nitelikte ‘tek adam’ yönetimi kurulmakta. Bu yönelimin statükocu partilerce önlenmesi ise olanak dışıdır. Rejimin tek alternatifi HDP’dir. O da baskı altında ve çalışması kısıtlıdır. Türkiye’yi selamete çıkaracak yeni bir siyasal parti kurmanın koşulları yoktur. Beğensek de beğenmesek de, verili koşullarda örgütlü bir demokrasi mücadelesi ancak HDP saflarında verilebilir. HDP ile otoriter ‘tek adam’ rejimini hemen önlemek olanaklı olmazsa bile, demokrasi mücadelesini yükseltmek ve gelecek için güçlü bir muhalefet hareketi oluşturmak olanaklı ve gereklidir.
Türkiye toplumu, sosyolojik yapısı nedeniyle biçimsel bir demokrasi altında otoriter eğilimlere karşı korumasızdır. Bu nedenle uğrunda savaşım verdiğimiz demokrasinin otoriter bir düzene evirilmeyecek nitelikte olmasına özen göstermemiz gerekir:
1. İnanç ve kültür birliğine dayalı homojen ulus/devlet ideolojisinin egemen olduğu toplumlar kaçınılmaz olarak baskıcı ve otoriterdir. İnanç ve kültür birliği üzerine inşa edilen devletlerde rejimin otoriterliğe evirilmemesi için kurulacak demokrasi mutlaka laik ve çoğulcu olmalıdır.
2. Türkiye toplumunun sosyolojik özellikleri nedeniyle uğrunda savaşım verilen demokrasi, erkler ayrılığı, hukukun üstünlüğü vb. evrensel nitelikler yanında, eşitlikçi, çoğulcu, çok kültürlü ve kapsayıcı olmak zorunludur. Aksi halde Kürt ve Alevi sorunları başta olmak üzere toplumun çoğulcu yapısından kaynaklı eşitsiz ve adaletsiz uygulamalar sürüp gidecek ve toplum otoriter rejimlere açık olacaktır.
3. Otoritarizmin siyaset dışı kalmasını sağlayan temel öğe ‘anayasal vatandaşlıktır.’ Türkiye’yi faşizm tehlikesinden uzak tutacak demokrasi mutlaka ‘anayasal vatandaşlık’ ilkesini içermeli ve toplumsal düzen bu ilke üzerine inşa edilmelidir.
4. Türkiye’de amaçlanan demokrasinin ilerlemeci ve geliştirici olması için de “adaletli bir gelir dağılımı ve bölgeler arası dengeli kalkınma” ilkeleri temelinde özgün bir ekonomik politika izlenmesi gerekir.
Türkiye’de işlevsel ve kalıcı bir demokrasinin kurulması için ülkenin tüm demokrasi güçleri ile Kürt özgürlük hareketini kapsayan çoğulcu bir Türkiye Partisine ihtiyaç vardır. Aksi halde Türkiye, ya Menderes, Demirel, Özal, Ecevit ve ardıllarının uyguladıkları ve her seferinde otoriterliğe evrilen biçimsel bir demokrasi ile yönetilir, ya da bugün olduğu demokrasi dışı ‘tek adam’ rejimleri kurulur.
20 yıl boyunca Türkiye’de Kürt özgürlük hareketini de kapsayan çoğulcu bir Türkiye Partisi kurmak için yaptığımız pek çok girişim iki engele takıldı. İlki Kürtlerle ortak siyaset yapmaya cevaz (olurluk) vermeyen şoven Türk milliyetçiliğidir. Diğeri de yüzyıllık deney birikimiyle oluşan, Kürtlerdeki güvensizlik duygusudur. Bu engeller bugün de devam etmekte. Buna karşın, 2013’te aklıselim sahibi kimi sosyalist aydın ve parti önderleri Kürt Özgürlük hareketiyle dayanışma içinde ileri bir demokrasi için savaşım vermenin tarihsel bir zorunluluk olduğunu kabul ederek harekete geçtiler. Önce Türk ve Kürt aydınlarından oluşan Halkların Demokrasi Hareketi (HDH) kuruldu. Bir sivil toplum örgütü olan HDH içinde yapılan çalışmalar sonunda çoğulcu bir Türkiye Partisi’nin kurulmasına karar verildi. Bu, özgürlükçü, barışçı, çoğulcu, katılımcı, hukukun üstünlüğüne, erkler ayrılığına ve ‘anayasal vatandaşlık’ ilkesine bağlı, ana bileşenleri bağımsız olan yeni bir Türkiye Partisi olmalıydı. Böylece Halkların Demokrasi Partisi (HDP) kuruldu.
Bu özellikleriyle HDP, toplumunun tarihinden ve sosyolojik yapısından süzülüp gelen özgün bir Türkiye partisidir. HDP’nin özgürlükçü, barışçı, çoğulcu, erkler ayrılığı temelinde hukukun üstünlüğüne bağlı ve ‘anayasal vatandaşlık’ ilkesiyle de kapsayıcı nitelikleri olan radikal demokrasi anlayışı, bugüne kadar tanık olduğumuz, otoritarizme açık, biçimsel demokrasinin karşıtıdır. Geleceğin kalkınmış ve gelişmiş demokratik Türkiye’sini inşa edebilecek yegâne partidir. HDP’nin etkin bir muhalefet yapması için tüm demokratlar tarafından desteklenmesi gerektiğinin bir görev, hatta bir zorunluluk olduğuna inanıyorum.
93 yaşındayım, 70 yıldır Türkiye siyasetinin içindeyim. Maddi dünyadaki varlığımın son günlerini yaşıyorum. Üççeyrek yüzyıla yakın bir siyasal yaşamın birikimini birlikte götürmeye hakkım yoktur. Kimseye akıl vermek iddiasında değilim. Ama Türkiye’nin girdiği darboğazdan kurtulması için çaba gösteren iyi niyetli dostlarıma düşündüklerimi açık etmekte sorumlu olduğumu düşünüyorum. Geri kalan günlerimde, hatta yakın bir gelecekte Türkiye’de özgürlükçü, oğulcu, erkler ayrılığına dayalı demokratik bir hukuk devletinin kurulacağını mümkün görmüyorum. Ama demokrasi yanlısı aydınların destekleyeceği bir HDP’nin Türkiye’nin önünü açacak etkin bir muhalefet ya da anamuhalefet partisi konumuna geleceğine inanıyorum.
BU İNANÇLA, Türkiye’de evrensel nitelikte bir demokrasi için savaşım veren ya da bunun kurulmasını arzu eden(yazar, gazeteci, akademisyen, sanatçı, siyasetçi ve diğer) yurtsever aydınlarımızın tümünü HDP’ye katılmaya, bu olanaklı değilse yazıları ve konuşmalarıyla destek vermeye davet ediyorum. 03.04.2018
[1]Anayasal vatandaşlık: Bir toplumu oluşturan farklı etnik ve inanç grupları arasında herhangi birine üstünlük tanımadan bütün gruplar için hak eşitliği sağlayan demokratik siyasal sistem (Habernas)
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtTüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
12.01.2021
2.09.2020
8.07.2020
18.06.2020
1.05.2020
3.01.2020
2.02.2019
25.09.2019
2.05.2019
3.02.2019