Ümit KIVANÇ
Bize cinayet seyrettiriyorlar. Seyrede seyrede kanıksayacağımızı, sonra ortak olacağımızı varsayıyorlar.
Elimizden bir şey gelmediği, önleyemediğimiz için kalbimiz onların istediği ritmle atacak, ruhumuzu dilediklerince kullansınlar diye teslim edeceğiz sanıyorlar.
Etmeyeceğiz. Böyle olmayacak. Bu da onlara dert olacak. Dert etmezlermiş gibi yapıyorlar, ama fena halde ediyorlar. Haksız olduğunu bilmek az yük değildir, bakmayın.
Öyle görünüyor ki, bu topraklarda birkaç kuşak daha, sonrakilere, “bizi şöyle öldürmüşlerdi” hikâyeleri anlatacak.
Sanırım bu bize artık dert bile olmayacak.
Acıyla yatıp acıyla kalkmıştık, kalmak istememiştik, akşam yatarken o üç gündür bekleyen genç de kan kaybından ölmüştü, sabah yüzümü yıkarken yirmi yedi yaralı bodrumdaydı… Anlatacaklar işte…
Vahşet ortamı, sürdürülebilir midir?
Sürdürüyorlar. Sürüyor. Bizimki, bir savaş hali rejimiydi, aslına rücû etti.
Tepedekilerle ilgili olarak merak ettiğim iki şeyden birini daha önce sormaya çalışmıştım: “Sonra” ne olmasını umuyorlar? Ne hedefliyorlar? Kürtleri çıldırtmak gibi bir devlet politikası olabilir mi? Ya Kürtleri topyekûn isyana teşvik etmek gibi bir şey? Koca koca adamlar oturup, “ne yapsak da Kürtler bizden iflah olmayacak raddede nefret etse” diye planlar kuruyor olabilirler mi?
Merak ettiğim öbür husus, operasyon ve karar odalarında herhangi bir vicdan ve sağduyu esintisinin usulca da olsa dolaşıp dolaşmadığı. Yani kimse çıkıp, “Ama efendim, on binlerce insan perişan olur” veya “Ama efendim, kuşaklar boyu dinmeyecek bir öfke ve tepki doğar” veya “Ama efendim, çok sivil ölür” veya “Ama efendim, çok askerimiz polisimiz ölür” veya, hiç olmadı, “Ama efendim, çok personel kaybımız olur” dememiş midir? Demiyorlar mı? Demezler mi? “Askerden polisten bol ne var?” mı demişlerdir? “Halktan insan ölür” dendiğinde dudak büzerek, birbirlerini dürterek gülmüşler midir?
Şimdi size aktarırken fark ettim ki, bunların cevabını o kadar da merak ediyor değilmişim. Bizi yönetenlerle ilgili bütün hislerim kayboldu sanırım. Hissim yok. Öfke bile yok.
Fakat yönetenler seviyesinden aşağı indikçe merak duygum her zamanki gibi münasebetsiz bir şekilde kabarıyor. Cevabının iç karartıcı, insanlık hakkında umut kırıcı olabileceğini kestirmeme rağmen soruyu tekrarlamaktan kendimi alamıyorum.
Meşum soru şu: Kim, nasıl karar veriyor?
Ve bir sürü soru daha var, kuyruğuna takılmış tenekeler gibi gürültü çıkara çıkara bunun peşinden gelen.
Açıklamaya çalışayım.
Özel Tim, polis, jandarma, artık her kimse, hendekli barikatlı bir ilçeye girerken, su depoları ve klima cihazlarına ateş edilmesi önce kimin aklına geliyor? “Amirim su depolarını vursun arkadaşlar.” Kim diyor? “Klimaları vuralım komutanım.” Kim öneriyor? Yoksa genelkurmay başkanıyla generaller harita önlerinde bunları mı ele alıyor?
Başından vurulup ölen o kadar çok sivil oldu ki. Kim o sabah o sokakta göreve çıkacak silahlı devlet memurlarına, “Sağda solda sivil görürseniz onları da vurun,” diyor? Hamile kadının karnına ateş eden, devlet memurlarına hemen hiçbir konuda tanınmayan bir kişisel inisiyatif imkânından mı yararlanıyor? Buna ne zaman nasıl karar veriyor? “Şu hamile kadının karnına ateş edeyim hele,” demeye onu yönelten şey nedir? Yanındakine söylüyor mu meselâ, “Bak şimdi n’apacam,” diyor mu?
Yaralı oğlan var evde, yatıyor, ambulans gidiyor, oğlan çıkıp ona ulaşmaya çalışıyor, o sırada ateş açılıyor, oğlan geri dönüyor, beklemeye devam ediyor, seriliyor, halsizleşiyor, baygınlaşıyor, kendinden geçiyor, ölüyor. Bu sırada kim, “Dursun, göndermeyin!” diyor. Oğlanı ambulansa giderken görüp ateş açan, bu işi kendi inisiyatifiyle mi yapıyor yoksa o sırada karar veren bir amir var mı? Bu kararı neye dayanarak nasıl veriyor? Önceden belirlenmiş, “vurulan olursa bırakacaksınız, kan kaybından ölecek” mi denmiş? Bu kararı kimler hangi toplantıda almış?
Bodruma saklanmış yaralılar için ambulans gönderilmemesi kararı nerede, kimler arasında alınıyor?
Salakça mı bu sorular? Koca ilçelerin boşaltılması, resmen bir “zorunlu nüfus hareketi” yaratılması, sürekli savaş hali yaratma gibi kararlar varken, su deposuna ateş etmeyi kimin kararlaştırdığını sorgulamak aptalca mı? Sivil cenazeleri için, “Bırakın, kalsın sokakta!” emrini vereni merak etmek hıyarlık mı?
Gerçi bana yakışır. İslâmcılardan ahlâk beklemiş adamım.
Üstelik bunları burada da bırakamıyorum. Gerisini de merak ediyorum.
“Ne yaptın bugün?”
“İşte, ne olsun, birini vurduk, sokak ortasında bıraktık öyle. Almaya kalktıklarında arkadaşlar tarıyor, alamıyorlar.”
Herkesin içi rahat mıdır? Herkes görevini mi yapıyor?
“Haydi şu duvara ‘Kurdun dişine kan değdi’ yazalım!” Bu bireysel inisiyatif eseri midir? Okullarda harap edilmiş sınıflara girip tahtalara “biz devlet değiliz” anlamına gelen o lafları yazıp önünde fotoğraf çektirme, tesadüfen birden çok polisin jandarmanın aklına esivermiş bir münasebetsizlik midir yoksa birileri “yapın” mı demiş? Bu da “görev” kapsamında mıdır?
Cenazeler için “bırakın, kalsın sokakta!”, yaralılar için “bırakın, ölsünler!” buyrukları, kimlere aittir?
“Nasıl geçti bugün?”
“Hiç. Bodrumda yaralılar vardı, bırakın ölsünler, dedim.”
Herkesin içi rahat mıdır? Görevler mi yapılmaktadır?
* * *
İMC TV kameramanı Refik Tekin için şimdi de “Bölücü Terör Örgütü” üyesi olduğu gerekçesiyle gözaltı kararı çıkarılmış, yarası azıcık iyileşip de hastaneden taburcu edileceği zaman gözaltına alınacakmış. Manası olmayacağını bilsem de protesto ediyor ve kayıt düşüyorum. Gazeteci kimliği taşıyıp da bu tür zulümleri savunanların başına bin beterinin gelmesini diliyorum.
http://www.radikal.com.tr/yazarlar/umit-kivanc/mekanizmanin-dislileri-1500058/
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları





























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2025
30.12.2024
24.12.2024
15.12.2024
1.12.2024
15.11.2024
21.10.2024
7.10.2024
22.09.2024
5.07.2024