Ümit KIVANÇ
Mevcut koşullarda, ülkeyi kimin yöneteceğini belirleyebilecek herhangi bir seçimin yapılmayacağına kesin gözüyle bakabiliriz. Yapılırsa, bu, Lider’in mevcut ittifaklarının kalıcı iktidar için yetmemesi, yeni destekler aranması durumunda, bir nevi taviz ve yeniden onay alma hamlesi niteliğinde olacak, asla adil ve dürüst seçim özellikleri taşımayacak.
Cumhurbaşkanı, CHP Genel Başkanı’na, “Sen kendi işine bak!” dedi. Kemal Kılıçdaroğlu, seçilmiş (AKP’li) belediye başkanlarının aynı zamanda devlet başkanı da olan parti lideri eliyle görevlerinden atılmalarına tepki göstermişti; Tayyip Erdoğan buna kızdı. İşin iki yanı var, ikisi de birbirinden sinir bozucu.
Hayır, ülkede solunan havayı birbirimizin üzerine püskürteceğimiz zehirli gaz haline getirmeye, böylece toplumdaki bölünme, kutuplaşma ve karşılıklı cepheleşmeye büyük katkısı olan siyaset üslûbu, bunlardan biri değil. Onun üzerinde duramayacağım. Soluğu içeride almamak için, cumhurbaşkanının üslûbu hakkında gerekeni söyleyemiyoruz.
İki yan derken, bir tarafta Kılıçdaroğlu’nun demokrasiye, seçmen iradesine sahip çıkma amaçlı, çok ama çok gecikmiş ve ‘seçmen iradesi’ kavramını anlamsızlaştıracak ve geçersizleştirecek şekilde özenle sınırlanmış performansını, öbür tarafta Tek Adam’ın neleri başkalarının karışamayacağı, kendi ‘işi’ olarak gördüğü meselesini kastediyorum.
NELER CHP’NİN ‘İŞİ’ DEĞİLDİ?
7 Haziran 2015’te bu ülkede genel seçimler yapıldı, bir sonuç doğdu. Tayyip Erdoğan, bir tür devlet koalisyonu oluşturdu, beraberce seçim sonuçlarını geçersiz kıldılar. Bu, millî iradeye vurulmuş muazzam bir darbeydi. Kemal Kılıçdaroğlu ve partisi bu hamleye katıldı. O yılın 1 Kasım’ında yeni seçimlerde aynı sonuç doğmasın diye iç savaş ortamı yaratıldı. Devletin, resmî emir altında bulunan, yasal çerçeve içerisinde davranmakla yükümlü güvenlik kuvvetleri, üniformalarıyla duvarlara ırkçı sloganlar yazdılar, ölümlü bir oyunda rakiplerini alt etmiş takım gibi davrandılar, akıl almaz insan hakları ihlalleri yaşandı. Kemal Kılıçdaroğlu ve partisi bu ‘harekât’a da ses çıkarmadı, belli ki bu onların ‘işi’ değildi. Şehirlerin yakılıp yıkıldığı, ülkenin bir bölümünde doğrudan, öbür kısmında da dolaylı etkisiyle, yaratılan dehşet ortamı ve bunun yol açtığı travma, sağlıklı, güvenli, adil seçimlerin yapılmasına engeldi.
Bunu sorun etmek de Kemal Bey ve partisinin ‘işleri’ arasında değildi. Heyhat, 1 Kasım’da da Erdoğan, AKP ve faşizan-ırkçı siyaset ile devlet koalisyonunun arzusu tamamen gerçekleşemedi. Bunun üzerine, seçilmiş milletvekillerinin milletvekilliklerine el atıldı. Milletvekillerinin dokunulmazlıkları kaldırılmaya, milletvekillikleri düşürülmeye başlandı. Kemal Bey ve partisine burada ‘iş’ düştü, onlar da gereğini yerine getirdiler. Önce altı, sonra beş milyon insanın oyunu alıp Meclis’e üçüncü parti olarak giren HDP’nin eş genel başkanları hapse atıldı. CHP liderinin ‘işi’ değildi, karışmadı. HDP milletvekillerine, bir içeri atıp bir bırakma, bırakıp akşamına veya ertesi günü veya birkaç gün sonra yeniden alma gibi, hakikaten katil soğukkanlılığıyla üretilmiş işkence şekilleri uygulanmaya başlandı. HDP ve BDP’li seçilmiş belediye başkanları görevlerinden alındı, yerlerine kayyımlar atandı, belediyeler altüst edildi. Bu başkanların bir kısmı da hapse atıldı. Bunların hiçbiri Kemal Kılıçdaroğlu ve partisinin ‘işi’ değildi, uğraşmadılar.
Belediye başkanları meselesi özellikle önemli. Zira Melih Gökçek’in gadre uğramasına millî iradenin çiğnenmesi bakımından fena içerleyen CHP genel başkanı, bundan önce tam yüz bir (101) belediye başkanına reva görülen muameleyi sorun saymamıştı. Sekizi ‘FETÖ’, doksan üçü PKK ‘iltisakı’ gerekçesiyle seçildikleri görevlerinden atılan, bir kısmı hapse konan belediye başkanlarının hali Kemal Bey ve CHP’nin ‘işi’ değildi.
Yani rastgele toparlanmış bu döküme şöyle bir göz atınca, Kılıçdaroğlu’na “Kendi işine bak” diyen Erdoğan’a hiç hak vermemek zor görünüyor. Yüz biri sorun olmamışken üçüyle niye uğraşıyorsun, değil mi?
PEK TEHLİKELİ BİR ‘İŞ’ TARİFİ
Öte yandan, Erdoğan’ın burada yaptığı ‘iş’ tarifi de, demokrasi, kurumlar, seçim, milli irade vesaire mevzularında elde kalan son kırıntıların da en küçük rahatsızlık duyulmadan yerlere saçılacağını, üzerlerinde tepinileceğini gösteriyor. Haydi demokrasi aslında bünyemize uymayan, dışarıdan dayatılmış, İslamcısı, laikçisi, mecburen katlandığımız bir gavur icadı veyahut emperyalizmin oyunu; kurumlar, ümmet liderinin atacağı adımı çelmeyle engellemek için böğrümüze sokulmuş hançerler; hukuk, dünyada göreceğimiz muameleyi nispeten güzelleştirmek, ne bileyim, kredi almak, ticaret yapmak vesaire için yüklendiğimiz bir fuzulî ağırlık… ve fakat millî irade!? O da mı böylesine kolaylıkla gözden çıkarılabilecek bir şeymiş meğer!?
Aynı zamanda cumhurbaşkanı olan, bütün toplumu, ülkeyi, devleti temsil etmekle yükümlü zat, başşehrin seçilmiş belediye başkanını herhangi bir gerekçe göstermeksizin, onu seçenlere en ufak izahat yapmaksızın koltuğundan kovuyor ve kendisine bunu yapamayacağını söylemeye her nasılsa cesaret eden ana muhalefet partisi liderine, “Sen kendi işine bak!” diyor; bunun manası, haydi şöyle diyelim, daha yakışıklı olsun: açılımı nedir?
Şu: Bir ilde belediye başkanı seçilmiş kimseyi, herhangi bir yasal zemini, kağıt üzerinde bile olsa tanımlanmış, kabul edilmiş, kurumsal sayılabilecek bir temeli olmaksızın, Lider (devletin + partinin başkanı) istediği anda görevinden azleder, yerine istediği kimseyi getirir. Fakat bu açılım daha da açılım gerektiriyor. O da şöyle: Bundan böyle Türkiye’de herhangi bir makam için yapılacak herhangi bir seçimin anlamı, önemi, geçerliliği, güvenilirliği kalmamıştır. Daha da açılım ister miyiz? Buyuralım: Türkiye’de seçim denen müessese kapısına kilit vurmuş, kepengi kapamak üzeredir. Bu sürecin başlangıcı, 7 Haziran seçimlerinin iptal edilmesi operasyonlarıdır.
Kepengin tam kapatılmamış olmasının sebebi, eğer yeterli garanti önceden sağlanabilirse, âdetâ bir kapanış partisi kimliğiyle son bir defa sandıkların kurulması ihtimali. Ne de olsa, seçimsiz, fiilen el koyarak değil çoğunluk oyuyla oturulacak ‘Lider’lik koltuğunun küçümsenmeyecek getirileri var. Saddam ile Hafız-Beşar Esad bile oyların yüzde doksan bilmem kaçını aldıkları seçimler düzenliyorlardı. Şu andaki siyasi yelpaze bu garantiyi sağlamıyor. Aksine, Lider’in çoğunluk oyu alamaması, hatta seçimi kaybetmesi tehlikesi var. Bu yüzden, mevcut koşullarda, ülkeyi kimin yöneteceğini belirleyebilecek herhangi bir seçimin yapılmayacağına kesin gözüyle bakabiliriz. Yapılırsa, bu, Lider’in mevcut ittifaklarının kalıcı iktidar için yetmemesi, yeni destekler aranması durumunda, bir nevi taviz ve yeniden onay alma hamlesi niteliğinde olacak, asla adil ve dürüst seçim özellikleri taşımayacak.
Belediyeler, özellikle büyükşehir belediyeleri ve iktidar partisinin yetki barındıran konumları, kurulları için de aynı şey geçerli. Artık gerçek anlamda seçim olmayacak. Girilen yol bu. Zira Lider’in iktidarını sürdürebilmek için ihtiyaç duyduğu, artık kendisinin dışındaki her türlü iradeyi tesirsiz kılmak.
Eğer “Seçilmiş başkanı bu şekilde görevden alamazsın” demek muhalefet liderinin ‘işi’ değilse, başkasının ‘iş’ine karışmaksa, görünen o ki, Lider için ‘milli irade’ye de kıyak yapılmayacak: o da tesirsiz kılınacaklardan herhangi biridir, Lider, ona atfedilen meşru kudreti devralmıştır artık.
Askeri vesayet altındaki Türkiye, milli iradenin türlü kısıtlama altında bulunduğu, bir yere kadar oynamasına izin verildiği, yaramazlık yaptığında odaya kapatılabildiği, sonra yeniden ortaya salındığı bir melez rejime sahipti. İslâmcı-Türkçü-Teşkilat-ı Mahsusa koalisyonu yönetimindeki yeni rejimde ‘milli irade’nin herhangi bir oyun alanı olmayacak. Bu, bilinen karakter çizgileriyle Türk sağ siyasetinin sonudur. Tayyip Erdoğan, CHP genel başkanını “İşine bak!” diye azarlarken, herkesi Türk sağ siyasetinin cenaze namazına çağırdı.
Yazarlar
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2025
30.12.2024
24.12.2024
15.12.2024
1.12.2024
15.11.2024
21.10.2024
7.10.2024
22.09.2024
5.07.2024