Ümit KIVANÇ
Artık öfkeyle kavrulmuyorum da. Öyle hareketsiz, tepkisiz bakıyorum. Seyrediyorum. Ve utanıyorum.
Kimin adına? Kimlerin..?
Sanırım çok kişinin.
Allahtan araya zaman girdi, sıcağı sıcağına yazmak zorunda kalmadım, yoksa kendimi nasıl tutacaktım, bilemiyorum.
Bakın göreceksiniz, bu yılbaşı ileriki yıllarda çok hatırlanacak. Üstelik muhtemelen dünyanın başka yerlerinde de duyulacak bu rezalet. Kimbilir kaç sene de, “Türkler vicdansızdır, merhametsizdir” yaftasını kaldırmak için mücadeleler edilecek, bizden toplanan paralar lobicilere aktarılacak falan.
Yine basit bir soru sorayım. Biri geldi, size dedi ki: Filanca ülkede devlet yanlışlıkla –(değil de, şimdilik öyle olsun)– 35 insanı öldürmüş, uçaklarla bombalamış, tam da yılbaşından bir-iki gün önce. Bu ölenler o ülkedeki en kalabalık azınlıktanmış. Azınlık yas ve öfkeye boğulurken çoğunluk meydanlarda toplanıp dans etmiş, televizyon kanalları gece boyunca eğlencenin dibine vurmuş.
Siz bu bahsi geçen çoğunluk hakkında ne düşünürdünüz? Onların nasıl insanlar olduğuna hükmederdiniz?
Kusura bakmayın, ben de öyle hükmediyorum. Çünkü maalesef bizim toplum çoğunluğumuz, merhamet duygusuyla vicdanı bir kenara bıraktı. Hasıraltı edilmeye çalışılmış bir büyük suçun azabı altında ezilmemenin yolunu böyle buldu.
Kendi hava kuvvetlerinin jetleri 35 genci bombalarla paramparça ettikten iki gün sonra insan göbekler atarak yeni yıl kutlar mı ya?
Başkasının, Kürtlerin, Ermenilerin, Rumların, Yahudilerin, Alevilerin bizzat bu topraklarda, bu devletin yüzünden çektiği acılara karşı duyarsızlık ortalama davranış olup çıkmış zaten, ama şimdi üstüne bir utanç tabakası daha ekleniyor. Kendini devletin ve hepimizin sahibi zannedenlere kafa tutabilmiş bir iktidarın da, iş buralara gelince ötekilerden hiçbir farkının olmadığı anlaşıldı. Ve maalesef bu davranış tarzının toplumdan aldığı destek yüzde elliden de fazla galiba.
İşin kötüsü, ne yalan söyleyeyim, böyle olacağından korkuyordum. Ne zaman ki Başbakan, yanında koruma ordusuyla zırhlı arabalarda dolaşan biri olduğunu unutup, alt tarafı kendisine laf atan vatandaşlara posta koydu, hakaret etti, kişi olarak ona güvenemeyeceğimizi hissettim. Çünkü Kasımpaşalılığı güya onun iyi, güvenilir yanıydı; ama gücü arkasına alıp kabadayılık yapana hiçbir yerde delikanlı denmez. Öte yanda, hep tekrarlıyorum, Hrant Dink cinayeti davasının gidişatı da bu iktidarın kiminle nereye kadar mücadele edeceğini, kimi kollayacağını, kiminle işbirliği halinde yaşayacağını gösterdi. Şu anda galiba hep beraber vaziyete uyanıyoruz.
Ne yazık ki, yine sadece küçük bir azınlık buna itiraz edecek. Sözde demokrasi mücadelesine katılan sağcı-İslâmcı akıl-fikir insanlarının çoğu artık iktidar sözcüsü. Başbakan’ın güvendiği oy çoğunluğu da daha uzun süre varlığını sürdürür.
AKP’lilere Demirel’i hatırlatmak gerekmiyor galiba. Kötü örnek olarak hep ortaya sürüyorlar. Fark etmiyorlar ki, şu anda aynı konumdadırlar. Yok, İlker Başbuğ tutuklanacak (siz bu yazıyı okurken vaziyet nedir, bilmiyorum haliyle) yok bilmemne. Yedik biz de! Ne zaman büyük bir halt yense, hemen askerî vesayetle mücadele hızlanıveriyor. Bir katliamdan sonra Demirel, “Bana milliyetçiler adam öldürüyor dedirtemezsiniz” vecizesini yumurtlamıştı, başka katliamdan sonra Tayyip Erdoğan 35 kişiyi bombalamış ordunun hassasiyetini övdü.
Birilerinin Erdoğan’a izah edebilmesi lâzım: biz Demirel’in tezgâhından geçtik. Hemen çakıyoruz.
Mevcut iktidarın memleketi soktuğu rotanın bugüne kadar elli bin ölüye mal olmuş atgözlüklü, kompleksli, şirret, küstah, anlayışsız, vicdansız politikalardan en küçük farkı yoktur. Asla hesabını veremeyecekleri yeni suçlara doğru doludizgin koşacaklar. Hoş, Ahmet Şık niye hâlâ içeride, Ragıp Zarakolu niye tutuklu, o KCK zırvalığı daha nelere mal olacak, bunların hesabını bile veremezler.
Gerçi hesap vermeleri gerektiğini bile anlatamayacağız muhtemelen. Yerlere dizilmiş 35 ceset anlatamıyor, biz nasıl anlatalım?
Azıcık vicdan ve merhamet kırıntısının bulunduğu bir ülkede yas ilan edilirdi. Bizde, millet havaifişeklerin parıltısında göbek atıyor, televizyonlar “Türkiye 2012’yi coşkuyla karşıladı sayın seyirciler” yayınları yapabiliyor. O gece yetmedi, ertesi gün de sürdürdüler. Eğlence arasında TRT, “terör örgütü yine provokasyona kalkıştı” haberi verdi. Spiker, “Türkiye, kaymakama yapılanı konuşuyor” derken çok hiddetlenmişti. Doğru, Türkiye 35 insanın uçaktan bombalanmasını konuşmaya tenezzül etmemişti. Kaymakama yapılan da şuydu TRT’ye göre: “terör örgütü yandaşlarına emir vermiş, ‘ortamı gerin, yandaş kazanalım’ demiş”! Bu vicdansızlığın bir özelliği de şuursuzlukla elele gezmesi galiba. Gerilecek ortam mı kalmış? 35 insanı öldürmüşsün bombalayıp! Kim daha neyi ne kadar gerebilir?
Gerçek duygularımı bastırarak, söylemek istediklerimi söyleyemeyerek bu kadar yazabildim. Anladınız siz beni.
Yazarlar
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2025
30.12.2024
24.12.2024
15.12.2024
1.12.2024
15.11.2024
21.10.2024
7.10.2024
22.09.2024
5.07.2024