Ümit KIVANÇ
Suudi Arabistan’dan gelip, Cemal Kaşıkçı’yı hunharca öldürdükten sonra giden ekiple ilgili bilgileri daha sonraya bırakıyorum.
Doğrudan soruyla girelim:
- Suudiler “eylemi üstlendi” mi?
Derin ve kirli devlet işlerinin terminolojisi, jargonu ve teamüllerine bakacak olursak, evet. “Kameralar kayıtta değildi”, zaten bu demek; bir. Bir adamın girdiği binadan çıkmamış olduğu kolaylıkla belirlenebilecekken “çıktı” demenin anlamı bu; iki. Tesbit edilebileceği, teşhir edilebileceği belliyken, iki uçakla tetikçi-temizlikçi timi getirip götürmenin anlamı bu; üç. Suudi yetkililerin inkâr demeçlerinde de, yapmadığı ve asla yapmayacağı eyleme haksızca bulaştırılan birilerinin öfkesinden -beklenebileceği üzre- eser yok. Bu da kendi başına gösterge; dört.
The Atlantic’te Shadi Hamid şöyle yazdı: “Suudilerin Kaşıkçı’yı öldürdükleri iddiasına cevap vermede böylesine gönülsüz ve umursamaz davranmaları, ne kadar da dikkat çekici ve açıklayıcı.”
Hakikaten öyle. Unutmayalım, ilk günlerden sözediyoruz. Bu konuda bize daha fazla ışık tutabilecek bir yetkili de var. Bildiniz, yine Yasin Aktay. Kendisi 8 Ekim günü şunları yazdı: “S. Arabistan medyasında Kaşıkçı’nın en iyi ihtimalle kaçırılması, daha kötü ihtimalle öldürülmesini (…) bir muhaberat operasyonu başarısı olarak lanse etme yönünde bir hazırlık olduğu anlaşılıyor. Orada da yanlışlarla doğruların birbirine karıştığı laçka bir durum vardı tabi[î]. Interpol ile işbirliği içinde bir suçlunun paketlendiği haberi girildi Kaşıkçı’nın kaybolduğu saatlerde. Bir defa Kaşıkçı’nın Interpol’de aranma kaydı yoktu, ikincisi, bu olayda istihbarat veya operasyonel başarı sayılabilecek hiçbir yan yoktu. Konsolosluk görevlilerine güvenerek kendi ülkesinin toprağına giren korumasız bir insana o anda her şey yapılabilir ama yapılan hiçbir şeye istihbarat başarısı demek mümkün değil. Kaşıkçı bir yerlerde saklanırken bulunup, sessiz sedasız paketlenip bir yere nakledilmemiş. Tam tersine her tarafından dökülen, her şeyi yüzlerine gözlerine bulaştıran bir ekibin saçma sapan acemice bir işiyle karşı karşıyayız.”
Ankara’da birilerinin olan bitene ne gözle baktığına dair fikir veriyor bu sözler. Suudilerin beceriksizliklerine, kapasitesizliklerine laf ediliyor; ne ilginç!..
Suudilerse, suçu sahiden beceriksizce inkâra çabaladılar. Deutsche Welle bu inkâr çabalarını derlemiş, Duvar da aktarmıştı: El Arabiya televizyonunun internet sitesi, Türk ve Katar medyasını “Kaşıkçı olayıyla ilgili rivayetler yaymak ve Suudi Krallığı hakkında iftira kampanyası yürütmek”le suçladı. Riyadh Daily sitesinde bir Suudi yazar, “Türkiye ile Katar’ın Suudi Arabistan Krallığı’nın adına leke sürmek için koordineli bir kampanya yürüttüklerini” iddia etti. Suudi internet sitesi Sabq, Riyad’a karşı “kafa karıştırmak amacıyla yoğun kampanya başlatıldığı”nı ileri sürdü. Arab News gazetesi genel yayın yönetmeni Faisal J. Abbas’a göre, El Cezire ve Katar kökenli başka medya organlarının bu olayı teyit edilmemiş bilgilerle vermesi, Kaşıkçı’nın kaybolması hadisesinin “Suudi Arabistan’ı zor durumda bırakmak için kullanıldığı”na kanıttı. Arab News’dan Abdülrahman el-Raşid, “bölgede değişimin öncüsü bir lokomotif işlevine sahip” olan “Suudi Arabistan’ın en kapsamlı ve güçlü reform sürecini başlatan ülke olarak diğer bölge ülkelerinden muhalefet gördüğünü” ileri sürdü. El-Raşid’e göre ortada “Türk-Katar propagandası” ve “yeni Suudi projesine karşı verilen meydan muharebesi” vardı.
El Arabiya’nın İngilizce kanalına göre, Kaşıkçı’nın Suudi konsolosluğunda kaybedildiğine dair haberleri “yasadışı Müslüman Kardeşler ile Katar’la bağlantılı medya kuruluşları” yayıyordu. Aynı kanal, Kaşıkçı’nın nişanlısı Hatice Cengiz’in Twitter’da “Suudi Arabistan’ı eleştirenleri” takip ettiğine dikkat çekiyordu! Suudi günlük gazetesi Okaz’da Muhammed el-Saad, Katar’ın Washington Post’ta yüzde elli hissesi olduğunu uyduruyor, Kaşıkçı’yı “Katar’ın çıkarlarına hizmet ediyor” diye karalıyordu. Aynı gazetenin başka yazarı, Ahmed Aceb el-Cehrani, Cemal Kaşıkçı’nın “Suudi hükümetini devirmeye çalışan bir terörist sempatizanı” olduğunu iddia ediyordu. Gazetenin İngilizce eki Saudi Gazette’de yazan Cemil el-Tiyabi, Kaşıkçı’nın kaybolmasından ötürü Suudi Arabistan’ın değil Katar’ın suçlanması gerektiğini -bilmem neye dayanarak- iddia ediyor, Hatice Cengiz’in “yabancı casuslar” için çalıştığını, Kaşıkçı ile ilgili haberlerin “dış düşmanlar”ca örgütlendiğini haykırıyordu. Yani… pek bildik durumlar.
Muhtemelen eylemin “azmettiricisi” olan şahsiyetin olayın ardından gösterdiği ilk tepki de evlere şenlikti. Prens Muhammed bin Selman (MbS), Kaşıkçı için, “Benim anlayabildiğim,” demişti, “içeri girmiş ve birkaç dakika ya da bir saat sonra çıkmış. Emin değilim.”
Ancak MbS, bunu izleyen günlerde diplomatlar ve başka yabancı konuklarıyla randevularını iptal etti. Sızan bilgilere göre aşırı öfkeli ve sarsılmış görünüyor, daha çok yatında kalıyordu. (Serene yatını, 2015’te Güney Fransa’da tatildeyken, bir Rus votka kralından 550 milyon dolara almıştı. Hazır alışverişe çıkmışken Paris’in batısında, içinde sineması olan bir şato da almıştı.)
Suudi Dışişleri Bakanı Adil el-Zübeyir’in de Kaşıkçı ortadan kaybolduktan sonra günlerce sesi soluğu çıkmadı.
- Ankara, nasıl tavır takındı?
Cemal Kaşıkçı’nın Suudi başkonsolosluğunda kaybedilmiş olabileceği duyulduğunda önce resmî tepki gösterilmedi. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, 3 Ekim’de, polisin olayı “dünden beri takip ettiğini”, Kaşıkçı’nın halen konsoloslukta olduğunu söyledi: “Konuyu yakından takip etmeye devam edeceğiz. (…) İlgili birimlerimiz muhataplarıyla temas, istişare halindeler. Ümit ediyorum bu iş suhuletle çözülür.”
Bilahare resmîden çok temsilî tepkiler görüldü. Fakat suhulet ihtimali ortadan kalktıktan sonra bile, yetkililer, topraklarında hem hunharca hem arsızca cinayet işlenmiş bir devletin haklı öfkesiyle masaya yumruğu vuran yöneticiden çok, ortağından kazık yemiş dükkâncı gibi davrandılar. Yarın öbür gün aynı herifle yine iş tutacağından tepkiyi ona göre ayarlayan tüccar gibi. Cumhurbaşkanı Başdanışmanı İlnur Çevik, yediği halt yüzünden paçayı kaptırmış muhatabına, bu yaklaşımı gizlemeden, “biraz da eğlenelim” havasında yaklaşacaktı: “Türkiye kendisine tepeden bakan, hatta PYD’ye ve YPG’ye yardım eden, Birleşik Arap Emirlikleri ile ülkemize karşı bazı fitnelerin içine girdiği sanılan Veliaht Prens Selman’ın yaptıklarına karşı bu olayı kullanıp dünyayı Suudilerin başına yıkmak yerine yine Kraliyet ailesine dostluğunu gösterip olayı fazla deşelemeden, aksine iyi niyetle adımlar atarak Kral Selman’a yardımcı oluyor…” Esas olarak, adım adım bilgi sızdırarak köşeye sıkıştırma diye tarif edebileceğimiz tutum, bu olayda Türkiye’nin âdetâ “politikası” oldu.
Şimdi Kaşıkçı’yı koruyamamış olmaktan ötürü “mahçubiyet”inin nasıl “tarif edilmez boyutlarda”olduğunu hikâye eden AKP Genel Başkan Danışmanı Yasin Aktay, yani Kaşıkçı’nın, nişanlısına, bir terslik olursa arayabileceğini söylediği, nitekim onun da tersliği sezer sezmez aradığı “eski dost” Aktay, 10 Ekim günü, “(…) ihtiyatın sürdürülmesi gereken bir nokta da, Türkiye ve S. Arabistan ilişkileridir,” diye yazdı. “S. Arabistan’a verip veriştirmenin bir anlamı ve faydası yok. Türkiye ve S. Arabistan birbirine mecbur iki halk iki ülkedir. Kaderleri birbirine bağlıdır. Kaşıkçı’nın başına gelenleri sorgulayıp Suud makamlarından bunun açıklamasını beklemek asla S. Arabistan’a düşmanlık anlamına gelmez. (…) Velev ki, bu olay basına yansıyan vehamette gerçekleşmiş olsa bile topyekun S. Arabistan’ı töhmet altında bırakan açıklamalardan kaçınıyoruz.”
Aktay bundan sadece iki gün önce şunları demekteydi: “Sadece iki gün içinde ortaya çıkan yeni gerçek, bu saldırıyı bütün özgür dünyanın, onurlu dünyanın üstüne almış olduğudur. (…) S. Arabistan’ın bugünkü yönetiminin kendi muhaliflerini susturma tarzı ciddi bir küresel sorun haline gelmiş durumda. Konu artık bir ülkenin iç sorunu olmaktan çıkmıştır.”
Aynı 8 Ekim günü Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın sözleri de sertti: “Bu olayın ülkemizde, özellikle de İstanbul’daki Suudi Arabistan Başkonsolosluğunda cereyan etmiş olması bizler için çok çok önemli. (…) Başkonsolosluk yetkilileri ‘[Kaşıkçı] buradan çıktı’ demekle kendini kurtaramaz. Eğer çıktıysa bunu ispat etmelisin.”
Ancak işte, görüldüğü üzre, iki gün sonra danışmanı Türkiye ile Suudi Arabistan’ı “birbirine mecbur”ilan edebildi.
Anladığımız, bol soslu jargon eşliğinde öfkeleri, tepkileri yatıştırmak, böylece puan toplayıp bunları başka yerde koz yapmak filan amaçlanıyordu. Sputnik haber sitesi, Moskova’yı temsilen, Ankara’nın tutumunu şöyle süzdü: Aktay’ın “Suudi Arabistan’a verip veriştirmenin bir anlamı yok” lafını başlığa çıkardılar; bunu “Aktay’dan Kaşıkçı yorumu” diye niteleyerek.
Fakat, iktidar mensuplarının dilinde de dolanan deyimle, ortada öyle bir mızrak vardı ki, bunu herhangi bir çuvala sığdırmak kimse için kolay olmayacaktı.
Tuhaf olan, Ankara’nın bu işten hem haysiyetini hem kendince çıkarlarını koruyarak çıkma uğraşı içindeyken başını ilave derde sokacak mızraklar bulup ortaya çıkarmasıydı.
- Cinayetin görüntü ve ses kaydı mı var?
Kaşıkçı’ın kaybedilmesiyle ilgili gelişmeleri takip eden dünya kamuoyu, 11 Ekim günü bir haberlesarsıldı: Türk yetkililer, ABD’li muhataplarına, ellerinde Kaşıkçı’nın “sorgulanması, işkence görmesi ve öldürülmesine” ilişkin görüntü ve ses kayıtları bulunduğunu bildirmişlerdi.
Kaşıkçı ortadan kaybolduğundan beri, mekanizmasını bir türlü anlayamadığımız bir istihbarat akışı cereyan ediyordu. İsimlerinin açıklanmasını istemeyen, fakat sağlam ve güvenilir oldukları anlaşılan, çünkü ne aktarırlarsa ABD’li üst düzey yetkililerce değerlendirilen, bir kısmı medyaya da iletilen ve sağlam-titiz teyit süreçlerinden geçen birtakım “Türk yetkili”ler, ABD’li muhataplarına birşeyler iletip duruyorlardı. Bunların sonucu olarak, hem buradaki hem ABD basınındaki çeşitli haberlerde, “Kaşıkçı’nın odadan odaya sürüklenmesi”, “öldürülmesi” ve “cesedinin kemik testeresiyle parçalanması”na ait görüntülerin varolduğu yollu ifadeler yeralıyordu. Bunlar zaman içinde “ses kayıtları”na dönüşecekti.
12 Ekim’de CNN televizyonu da, “şok edici” ses ve görüntülerin varolduğunu açıkladı: “Kaynağımıza Batılı bir istihbarat ajansı tarafından aktarılan kanıtlar, konsolosluğun içinde darp ve mücadele olduğunu gösteriyor. Kaynak, Kaşıkçı’nın öldüğü ana dair kanıtlar da olduğunu söyledi. Kaynak, sözkonusu yabancı istihbarat ajansının Türk yetkililerle görüşmelerinde elde ettiği delilleri ‘şok edici ve iğrenç’ olarak tanımladığını da aktardı” (vurgu benim -ük).
Bu durumda Kaşıkçı’nın akıbeti aydınlatılabilecekti.
Aydınlatılabildi mi?
Evet. Ve ortaya öyle sarsıcı ayrıntılar çıktı ki, biryerlerden belirir gibi olan, bu kayıtların nasıl elde edildiği sorusu kenara itiliverdi.
“Kaydı var” iddiası, ilk günden itibaren ortalıkta dolaşan başka tezleri, iddiaları çöpe atmaya yaradı. Reuters, meselâ, “İngiliz istihbaratı kaynaklı olduğu söylenen” bir “zehirleme” iddiasını aktarmıştı.Muhtemelen muhalif Suudi kaynaklara dayanarak. Bu iddiaya göre Kaşıkçı’ya konsolosluğa girişinde -muhtemelen bayıltıcı- “ilaç” verilmiş, ancak doz ayarlanamadığından Kaşıkçı hayatını kaybetmişti. Bu iddia, 15 Ekim gecesi ortaya çıkan, “yanlışlıkla öldürüldü” hikâyesiyle bağdaşabilirdi.
Bu “kayıtlar” meselesi, Kaşıkçı cinayeti bir polisiye ve adlî olay olarak manşetlerden indiğinde de ortada kalacak gibi duruyor.
—- DEVAM EDECEK —-
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2025
30.12.2024
24.12.2024
15.12.2024
1.12.2024
15.11.2024
21.10.2024
7.10.2024
22.09.2024
5.07.2024