Ümit KIVANÇ
Türkiye’de “tepedeki” siyasetin dinamikleri, mekanizmaları, devlet dediğimiz yapının temelleri, şalterlerinin, sigortalarının bulunduğu kontrol odaları, herkesçe girilip çıkılamayan iç salonlarıyla, siyasetin mecburen yoldan geçen herkese açık tutulan avlusu arasındaki giriş bölmeleri, bekleme odaları ve koridorlar hakkında birşeyleri merak eden herkesin, öğrenme yolunda kaçınılmaz olarak karşısına çıkan figürler vardır. Hava nasıl olacak diye, rüzgâr ne taraftan esiyor diye baktığınız yön ete kemiğe bürünse olacağı şey gibidir bunlar. Cemil Çiçek, akla ilk gelenlerden.
Çiçek, biliyorsunuz, 13 bin liralık maaşları daha beş dakika mesai yapmadan 18 bine çıkarılan Yüksek İstişare Kurulu’na cumhurbaşkanınca seçilerek taltif edilenler arasında. Yukarıda söylediklerimi hem derinleştirecek hem de kastedileni anlamayı derhal kolaylaştıracak bir anahtarı, Çiçek’in öngörü ve temkin kabiliyetini kurulun bir başka üyesiyle, Bülent Arınç’la kıyaslayarak elde edebiliriz. Maaşlarının yükseltilmesine laf edenleri “edepsizlikle” suçlayıp, sonra ‘öyle demedim’ deyip kendini kaybedilmeye mahkûm, yıpratıcı polemiğin nesnesi haline getiriveren Bülent Arınç’ın aksine, Çiçek, daha buraya seçilir seçilmez, sözkonusu kurul üyesi olarak alacağı maaşı bağışlayacağını duyurmuştu.
Baktım Cemil Abi burada…
Daha önce de aktarmıştım, ama kimbilir ne zaman; bu yüzden, hatırlayacak az sayıda okurun affına sığınarak, bugünün tepelerdeki bir siyasetçisinden dinlediğim Cemil Çiçek anekdotunu anlatmak isterim. AKP’nin “hazırlandığı” günlerde, aynı kulvarda bir başka parti hazırlığı daha vardır. İki grup da zemin yoklamakta, “buluşmalar” düzenlemektedir. Çengel atılan çevreler aynı olduğundan, bazen istenmeyen kesişmeler meydana gelir. Nitekim bir gün otel lobisinde biraraya gelen grup, öbür grubun da aynı lobinin öbür tarafında toplaşmakta olduğunu görür. Lobiye giren bazı insanlar, iki taraf da tanıdık olduğu için, birine davet edilmişken yanlışlıkla öbürüne giderler. Bunlardan biri, yanlış grubun yanına geldiğini anlayınca öbür tarafa gider, fakat biraz sonra tekrar dönüp gelir. Bir ara ona “ne iş?” diye sorarlar, adam şöyle cevap verir: “Baktım Cemil Abi burada, demek iş buradan yürüyecek dedim, geldim.”
Önemli yani, Cemil Çiçek. Hava açacak mı, kapayacak mı, ona bakarak kerteriz almaya alışmış sağcı siyasetçi bol. Devletin neresi nezdinde ne bakımdan ne kadar önemli, ayrıntısını tabiî bilemeyiz, önemli olduğunu biliyoruz. Bugünün tantanası içerisinde Çiçek’in macerasını izlemekten imtina edemeyiz.
ANAP ve AKP’nin kurucu heyetleri içerisinde yeralan, böylelikle bunların devletçe kabulünün simgesel ilanını ete kemiğe büründüren, eski Adalet Bakanı, eski Meclis Başkanı Cemil Çiçek, bir süredir ortalıkta yoktu. Sonra bir yanda Ali Babacan ile Abdullah Gül’ün, öbür yanda Ahmet Davutoğlu’nun iki ayrı kanaldan yürüttükleri yeni parti oluşumlarıyla adı anıldı. Tayyip Erdoğan da Çiçek’in yeni bir oluşum bünyesinde görünmesinin ne anlama geleceğini pek iyi bildiğinden, onu da, merkezkaç kuvvetlere kapılmasınlar diye bir “yüksek kurul”da biraraya topladığı siyasetçilerin arasına kattı. Gerçi Cemil Bey Ali Babacan ekibiyle temasları için “dedikodu” dedi, lâkin onlarla birlikte bir lokantada aynı masada görüntülendi. Görüntü, Erdoğan’ın onu “massetme” operasyonunun başarısına dair şüphe uyandırıyor. Neden? Çünkü “Cemil Abi” bu sefer burada değil şurada. Ama aynı zamanda orada!
“Dört ayaklı vizyon”
Çiçek nerede, göreceğiz. Zaten onun bulunduğu yeri kollayarak ikbal arama değil başına ne geleceğini anlama derdi olan bizim gibiler için soru farklı. Kendisinin nerede bulunduğu değil, bulunduğu yere ne kattığı önemli. Bizzat yeraldığı siyasî bünyeye ne gözle bakıyor, devlet siyasetçisi Cemil Çiçek?
Çiçek, bir süre önce [ https://tinyurl.com/y38avyum ] kendisiyle görüşen Özlem Gürses’in (Sözcü) sorularını cevaplarken, “ekonomi, adalet ve dış politika alanlarındaki ülke sorunlarının dört ayaklı bir siyasî vizyonla ele alınması gerektiğini yıllardır söylediğini” belirtmişti. “Ülke sorunlarının ele alınması” derken kastedilen, bildiğimiz siyaset. Siyasetin en üst düzeyi. Ülke yönetimi. Güya bizim bu konulardaki tercihlerine göre seçeceğimiz insanların yapacağı iş. “Ekonomi, adalet ve dış politika” diyor adam, dahası mı var?
“Dört ayaklı vizyon”la ele alınacak bunlar... Peki kimlere ait bu dört ayak? Arada bizimki de var mı? Cemil Çiçek, ayakların kimlere ait olduğunu şöyle sıraladı: “iş dünyası, akademi, kıdemli siyasetçi ve görevdeki bürokratlar”. Yani bizimki yok. Seçmeninki.
Kendisiyle önceki gün görüşen Deniz Zeyrek’in (Sözcü) [ https://tinyurl.com/y3znx8bq ] aktardığına göre, Cemil Çiçek, “Biz,” demiş, istişare konusunda, “zaten zaman zaman bu işi yapıyor, önemli konulardaki görüşlerimizi en üst seviyede iletiyorduk.”
Bilmediğimiz kanallar
Kimdir bu, görüşlerini en üst seviyede iletebilen “biz”? Başka bir “biz”in, yani bizim bilmediğimiz, seçilmeksizin, hepimiz için açık, bilinen bir konumları olmaksızın ülke siyasetini yönlendirebilen birileri. Kurula dair, “Burada bizlere önemli bir görev ve sorumluluk atfediliyor,” dedi Cemil Çiçek; Arınç üzerinden maaş meselesi mevzu edildi diye yakınarak. “İş değil maaş konuşuluyor!”
Şu “önemli görev ve sorumluluk” konusunu ortaya getirip, “Yüksek İstişare Kurulu ne yapacak?” diye sormuş Deniz Zeyrek. Çiçek şöyle cevap veriyor: “Herhangi bir icra yanı yok. Ancak danışmanlıktan da farklı olması gerekiyor, yeterince danışman var zaten. İsmi geçenler siyasetin içinden gelen isimler. Ciddî konularda deneyimlerini aktarır, tavsiyede bulunabilirler. Millî Güvenlik Kurulu'nun sivil bir şekli gibi düşünün.”
Bak sen! Demek şu “dört ayak” teorisi Çiçek’in arzuladığı pratiğe kavuşuyor. Üstelik galiba ayakların ikisine öbür ikisi kadar ihtiyaç duyulmuyor olmalı. Bugünkü koşullarda “iş dünyası”nın bağımsız mihrakmış gibi memleket haline dair öneriler geliştirmesi düşünülemeyeceğine, “akademi” denen şeyden geriye ne kaldığı da epeyce şüpheli olduğuna göre..?
Çiçek, “Bu kurul devlet işleri için kuruldu,” diyor. “Gündemi büyük ihtimalle genel iç ve dış siyaset olur. Üyelerin hepsi en üst seviyede siyaset yapmış kişiler.” Yukarıda geçen, “icra yanı yok … ancak danışmanlıktan da farklı olması gerekiyor” lafına dikkatinizi çekeyim mi yoksa zaten oraya takılıp kaldınız mı? Çiçek’in bu sözleri gazetecinin “kurul AKP’nin istikbaliyle de ilgilenecek mi?” mealindeki sorusuna cevabın ettiğini de ekleyeyim.
Bu kurul ne işe yarayacak?
Yüksek İstişare Kurulu dendiğinde, girişimin öncelikle güncel-pratik düzeydeki iki siyasî hedefi üzerinde duruluyor. Bu kurulun icadından ilk muradın, başka yere kaçıp dengeyi Erdoğan ve AKP’nin aleyhine çevirecek kurt siyasetçileri zaptetmek olduğu söyleniyor ki, bu elbette yanlış değil. İkinci olarak, kimseye kulak vermemekle, hep tek başına kararlar vermekle eleştirilen “TekAdam”ın tekrar birilerine danışmaya, istişareye yöneldiğinin vücut bulması, Tek Adam’da yoğunlaşıp sıkışan kudretin paylaştırılması olarak sunuluyor bu heyet. Kurulla ilgili haberler duyulduğunda Duvar’da Kemal Can [ https://tinyurl.com/yyvvuy65 ] şöyle yazmıştı: “Erdoğan’ın, AKP tabanında hâlâ kredisi olabilecek (…) ağırlıklı isimleri çeşitli görevlerle etrafına toplaması, bugünlerde çok ihtiyacı olan güç tedariki için elbette çok önemli. Fakat bu hamlelerin, bu ülkede siyasete ilginin yapısından kaynaklanan bir başka hedefi daha var: Erdoğan’ın uzunca bir süredir etrafını boşaltarak kapattığı ilişki kanallarını yeniden açıyormuş görüntüsü yaratmak. İster lidere yakınlıkla, ister devlette etkinlikle bazı temas kapılarının açılacağı/artacağı izlenimi verilmesi, hem bu rollere tayin edilenler için, hem de bu gelişmeyi izleyen sıradan seçmenler için anlamlı.”
Devletin bizim irademizi takmadan yönetildiği geleneksel mekanizma, 21. yüzyıl padişahlığı olarak şekillendirilmeye çalışılan başkanlık sisteminin şu ana kadar yarattığı hasarı gidermeye ve kendini toparlamaya çabalıyor, anlaşılan. Yani: bir, Cemil Çiçek’in yine sık sık karşımıza çıkmasından tabiî bir şey olamaz; iki, Erdoğan da onsuz yapamadı. Yani: belediye seçimlerinin sonucunu tanımayarak ve seçim tekrarlatılarak kalkışılan, seçmen iradesini hiçleştirme operasyonuna ilaveten, ana politikaları seçilmemişlerin belirlediği vesayet düzenine yumuşak geçiş.
Cemil Çiçek “burada ne önemli iş yapıyoruz, siz maaşla uğraşıyorsunuz” derken gayet haklı görünüyor. Nasıl tarif etmişti: “MGK’nın sivil şekli gibi düşünün.”
Düşünsek iyi olacak hakikaten.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2025
30.12.2024
24.12.2024
15.12.2024
1.12.2024
15.11.2024
21.10.2024
7.10.2024
22.09.2024
5.07.2024