Yasemin YILDIRIM
Bu seferde Fethullah Gülen Terör Örgütü ile “uzlaşma” sinyalleri veren “Ak parti Genel Başkan Yardımcısı” Mehmet Özhaseki, tam olarak; "Paralel yapı fabrika ayarlarına dönerse, mücadele sona erer" sözleriyleşaşkınlıktan ziyade utanç ve bu yolun kolay alınamayacağını, önümüze kimlerin hangi mevkilerde ne tür engeller koyabileceğini düşündürdü.Bağ kurmaya kalksak bin tane soru ve sorun çıkar önüne Sayın Özhaseki’nin. Kritik ve önemli yerlerde olan kişilerin sorumsuzca yaptıkları açıklamalar işin ciddiyetinin, tehlikenin boyutlarının farkında olmadıklarını gösteriyor. Etki alanları güçlü olmayabilir ancak mücadeleyi zaafa uğratacak kim olursa olsun, mevkii, yakınlığı ne olursa olsun tolerans gösterilmemeli.
“FETÖ ile mücadele şu şartla sona erer”sözünükim adına veriyorsunuz Mehmet Özhaseki?
Dönüp dolaşıp aynı yere geliyoruz siyasiler ve medya sayesinde! “Uzlaşmacılar” istedikleriyle uzlaşabilir, uzlaştıklarının himayesine girebilirler. Gözden düşmüş, tüm faaliyetleri ortaya çıkmış, büyük oranda halk desteğini kaybetmiş, sızdıkları yargı, güvenlik, bürokrasi kurumlarına hatta İslam’a olan inancı sarsmış bu hastalıklı yapıdan kurtulmak halkın ve devletin en hakiki gündemi.
Erdoğan’a ve hükümete verilen oyun okumasını dahi yapamamış Özhaseki, neydi o?“bizden çaldıklarını geri alacağım” vaadine karşılıktır o oylar, 40 yıldır profesyonel 1 şekilde rejimi dahi değiştirebilecek güce sahip olmuş Fethullah Gülen Terör Örgütü’nden “Türkiye’yi tüm kurumlarıyla, en ıssız kuytularıyla geri alma” vaadine karşılıktır o oylar.Halk, “Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı” Mehmet Özhaseki’den daha fazla farkındaFethullah Gülen Terör Örgütüile mücadelenin öneminin ve bu mücadelenin şimdi ve gelecekte “ne anlama” geldiğinin.
Sayın Özhaseki ve kendisine bu yönde telkinde bulunanlar ve sesini çıkarmayanlar“kendi fabrika ayarlarını” kontrol ettirsinler halka gelecek seçimde!
Devletin tüm kurumları, hükümet yetkilileri, yerel yönetimler FETÖ ve PKK ile mücadelede canla başla destek olmayacaklarsa buna göre 1 eylem planımız muhakkak olmalı ve mevziler tutulmalıdır.
Ağız ve tutum birliği içinde yürümeyen, terörle mücadelede yol almayı zorlaştıracak kişilerle ısrarla birliktelik etmekten kaçınmalıyız.Temiz 1 gelecek kurmanın başka alternatifi yolu yok.
Ne diyordu Dede Korkut?“Kahpe içerden olunca kapı kilit tutmaz oğul!” buna göre şekil almakgerekmektedir. Ya milletin yanındasınızdır ya da karşısında! Küsmece darılmaca yok! Bunun ortası da yok.
Cümlenize“fabrika ayarı”çekerek şöyle düzeltelim Sayın Özhaseki; Fethullah Gülen teslim olduğu takdirde adil yargılanacaktır!Bunun dışında bu terör örgütleriyle mücadele etmekten hiç 1 güç alıkoyamaz bizi.
Terörün 1 çok biçimiyle mücadele etmeye çalışıyoruz, “sosyal siyasal yargı”… Terörün bu ayaklarda 1 şekilde kollandığı teşvik edildiği aşikâr. Beraberinde meclisi tıkama faaliyetleri, terörle mücadelede çıkarılamayan ceza yasaları yahut terörün yeniden tanımlanması, teröre açıktan destek veren 1 kısım medyanın, kişi ve kurumların hali hazırda aktif olması, terör örgütleriyle doğrudan teması bulunan milletvekillerinin dokunulmazlıkları… Zor 1 süreç geçiriyoruz fakat bu süreci daha da zorlaştıran ve uzatan etken çekingen tavrımız. Milletvekilinin dokunulmazlığı engel peki, ya terörü teçhizat ve parasal anlamda desteklediği açık olan belediye başkanları? Onların yargılanmasına ne engel? Sadece çekingen tavrımız!
Tüm kemik ve yapısal sorunlar birbirine bağlı. Tartışmalar “ilk 3 madde” de tıkandığından 1 türlü yapılamayan Anayasa başta geliyor ve yine tartışılmayan, sağlıklı içerik sunulmadığı için muhalefetin bile gündemine almadığı “sistem değişikliği” önerisi, yani Başkanlık Sistemi. “Faydalıdır gereklidir zorunludur” dışında anlaşılır basit içerik üreten metinler çok az ve yine ekranlarda “faydalıdır gereklidir zorunludur” söylemleri dışında bu konuya sahiden kafa yormuş, ciddi öneri ve teklifleri olan insanları da göremiyoruz. Evet, parlamenter sistemin ciddi sorunları var; koalisyon, erken seçim ve harici müdahalelere açık olması riski ve yarattığı güvensizlik başta. Bilindiği üzere Türkiye koalisyonların olduğu dönemlerde sosyal, siyasal, ekonomik krizlere maruz kaldı. Şimdi ise sistemin yarattığı en önemli kriz “sembolik” olarak tanımlanan, boşta kalmasın diye uyduruk görevlerle donatılan Cumhurbaşkanlığı makamı. Ancak o makamda artık halkın doğrudan seçtiği ve gelecekte de seçeceği, fiilen dolu ve aktif çalışan Cumhurbaşkanı var.
Halk seçtiği sürece de seçilen Cumhurbaşkanı aktif olacak, yani bu saatten sonra halkın seçtiği Cumhurbaşkanına “sembolik” anlamının çok ötesine geçmiş 1 Cumhurbaşkanlığı görevi tanımı yapılamaz. Zaten “sembolik” kalacak kimseyi de halk seçmeyecektir. Bunu daha uzun süre konuşacağız, belli.
Bunca akıp giden gündemin arasında tek 1 gerçek var, o da zaman kaybediyoruz. Karar mekanizmalarını hızlandıracak yasal yapılanmalara ve uygun anayasa değişikliğiyle bu zaman kaybının önüne geçmeliyiz 1 an önce. Daha büyük zaman kaybına yol açan ise, suni sosyal gündem ve sorunlarla uğraşırken teknolojik bilimsel gelişmelerimiz, almamız gereken önlemler sekteye uğruyor. Üniversitelerin bilim teknik teknoloji alanlarında eğitim alan öğrencileri dahi “siyaset ve terör” üretirken ve o üniversitelerin akademisyenleri rektörleri bunu dert edinmezken gelecek nasıl planlanabilir? Çağ değişti, toplumlar değişti, devlet değişti ama hala sanatçısı, siyasetçisi, akademisyeni, doktoru, mühendisi ideoloji üfürüyor. Muhalefet partilerinin gelecekle ilgili hiç 1 planı, kaygısı yok. Umutlarını, şahsiyetlerini çaldıkları, siyasete ve teröre dâhil ettikleri, sömürdükleri insanları gerçek olmayan korku ve sanrılarlasokaklarda heba ediyorlar.
Twitter: @yildirimyasemin
Mail: [email protected]
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları




















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.10.2016
25.09.2016
7.02.2016
23.05.2016
29.04.2016
15.04.2016
14.04.2016
6.02.2016
20.03.2016
8.02.2016