Yıldıray OĞUR
“Ülkemizde uygulanan % 10'luk "ülke barajı" amacına ulaşmamış ve istikrarı sağlayacak neticeler vermemiştir. Zira küçük partilerin, büyük partilerle seçim iş birliği yapması seçimden sonra ayrılmaları % 10'luk barajı etkisiz kılmıştır. Arzu edilen, bu birleşmelerin kalıcı olması ve seçimden sonra da devam etmesidir. Seçim yasalarında ittifakların kalıcı olmasını sağlayacak tedbirlerin getirilmemiş olması ülke barajının istikrarı sağlamasına imkan vermemiştir. Ülke barajının fonksiyonunu tam olarak icra edememesi 'bölge barajlarının' getirilmesinin haklı nedenini oluşturmaktadır. 1983 genel seçimlerinde Nisbi Temsil Sisteminin çift barajlı D'hondt Yöntemi uygulanmış ve neticede siyasî partilerin aldığı oy oranı ile çıkardığı temsilci oranı arasında temsilde adalet ilkesiyle bağdaşmayacak bir fark çıkmamıştır. Çıkan fark ise istikrarı sağlamak için büyük partilere verilen primdir. Bu farkın çıkmasını engelleyen yasal düzenlemeler istikrarı yok eder.
…
Çoğunluk görüşünde, temsilde adalet ilkesi ile yönetimde istikrar ilkelerinin nasıl bağdaştırılacağı konusunda bir ölçüt getirilmemiştir. Tamamen subjektif nitelikteki değerlendirme sonunda bölge barajı ölçülerinin adalet ilkesi ile bağdaşmadığı belirtilmiştir. Yasakoyucunun takdir alanına giren konularda anayasal ilkelere aykırı bir tutum belirlenirken anayasal ölçütleri de belirtilmesi gerekir. Aksi takdirde yasakoyucunun takdir alanına elatma olur. Onun yerine geçerek yasama görevi yapma gibi bir netice çıkar.”
Son cümlesi dışında Kenan Evren’in de altına imza atabileceği bu karşıoy yazısı Anayasa Mahkemesi üyesi Haşim Kılıç’a ait. Mahkeme, 1995 yılında Mümtaz Soysal-Bülent Ecevit ve arkadaşlarının başvurusu üzerine seçim bölgesi barajı da dahil olmak üzere yeni seçim yasasını iptal ederken böyle karşı çıkmış.
Yanlış olmasın, karşı çıktığı yüzde 10’luk genel seçim barajı değil, o yetmiyor diye her il'e konan yüzde 20’den yüzde 30’lara kadar çıkabilen seçim bölgesi barajı.
Dünyada eşi benzeri olmayan, en yakını yüzde 8’le Liechtenstein’da, yüzde 7’yle Rusya’da olan seçim barajının Türkiye demokrasisine bilançosu şöyle olmuş:
1987’de %19,5, 1991’de %0,5, 1995’te %14, 1999’da %18,5 ve 2002’de %45, 2007’de yüzde 13, 2011 seçimlerinde yüzde 4 Meclis’te temsil edilemedi.
12 Eylül’ün istikrar ve radikal sol-sağ partilere karşı çıkardığı baraj, daha sonra Kürt partilere karşı kullanışlı bulunmuş ve değiştirilmemişti.
Ama bağımsız adaylara yüzde 10 barajı konması unutulunca, bu kez yasakçılık değil demokratlık bir kurnazlık yapıp bu boşluktan girdi.
Son olarak 2011 seçimlerinde BDP’nin, desteklediği 36 vekili bağımsız olarak Meclis’e sokmasıyla “becerebilirler mi bağımsıza oy vermeyi” diye endişe edilen halk, kendisinden bir türlü beklenmeyeni bir kez daha büyük bir beceriyle yaparak barajı yıktı.
Eğer yüzde 10’luk baraj olmasaydı, BDP 2011’de Meclis’e 3 milletvekili daha sokacaktı. AKP de 3 vekil daha az alacaktı, o kadar.
Geçen dönem AKP barajın kaldırılması için bir öneri paketi getirmesine rağmen, diğer partiler bu üç önerinin de sonunda AKP’ye yarayacağı gerekçesiyle buna yanaşmadılar.
Yüzde 45-50 bandında oy alan bir parti iki oyunun bir sayıldığı bir seçim sistemi dışında her sistemde avantajlıdır, yapacak çok bir şey yok. AKP de 2015’te anayasayı değiştirecek bir çoğunluğu gözüne kestirdiği için bu anti-demokratik barajdan faydalanmayı umarak, pek de hevesli davranmadı.
Baraj AİHM’nin önüne de gitmişti. 2002 seçimlerinde Şırnak'tan DEHAP’ın adayı olup, yüzde 45,95 oy almalarına rağmen vekil seçilemeyen Resul Sadak'ın ve Mehmet Yunak'ın başvurusunu aralarında şimdi CHP’li olan Rıza Türmen’in de olduğu hakimler, “baraj adaletsiz ama bu konu ülkelerin takdir yetkisindedir” diyerek geri çevirmişti.
Peki ne oldu da seçim barajı seçime altı ay kala uykusundan uyandı?
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın Habertürk’ten Muharrem Sarıkaya’ya yaptığı açıklamayla başladı. “Kılıç, barajın kaldırılması konusunda AYM'ye yapılan başvurulara ilişkin raporların tamamlandığını belirterek, "Raportör arkadaşlar çalışmalarını tamamladı. Raporda önemli tartışmalar var. Konu hassas olduğu için 'bireysel'de değil de 'genel kurul'da görüşüp 2-3 hafta içinde karara bağlayacağız. (2015 seçimlerinde de geçerli olur mu) sorusuna “Karar anında uygulanır” cevaplarını verdi.
Tuhaflıklar zinciri, mahkemenin 30 bin olduğu söylenen önündeki bireysel başvuru dosyaları içinden seçime altı ay kala Saadet Partisi ve BBP’nin yüzde 10 barajının iptali için yaptığı başvuruyu kabul etmesiyle başlıyor.
Ne anayasada ne de bireysel başvuru hakkının geldiği 2010 referandum paketinde mahkemeye böyle bir yetki verilmiyor. Hatta böyle bir yetkiyi veren hüküm 2010 referandum taslağının hazırlandığı Anayasa Komisyonu’nda tartışılıp, alt komisyon tarafından oybirliğiyle reddedilmiş, reddetme gerekçeleri de yazılmıştı.
(Bu arada “Barajın kaldırılması iyi bir şey, eh mahkeme yapsın ne olur canım” diyen, jakoben, köşeyi dönmeci demokratlara, meşruiyet kelimesi üzerinden tüm parlamento ve demokrasi tarihini yeniden gözden geçirmelerini ve bu yol açılırsa, bireysel başvuru hakkıyla memlekette Anayasa Mahkemesi’nin Atatürk devrimlerini iptalden, şeriatla yargılanma hakkına kadar yapıp edebileceklerinin sınırları hakkında hayal kurmaya başlamaları tavsiye edilir. Ki zaten zahmet edip Meclisler de bu işleri yapsınlar diye seçiliyor)
Tesadüfe bakın ki, Kılıç’ın yüzde 10 barajıyla ilgili bireysel başvuru hakkını kabul ettiklerini açıklamasından iki gün önce bir köşe yazarı da “2015 seçimlerine HDP parti olarak katılıp, baraj yüzünden Meclis’e girmezse 6 ay sürecek 6-8 Ekim olaylarına hazır olun” diye memleketi tehdit etmemiş mi?
Tesadüfün daha da ilginci, Haşim Kılıç’ın Muharrem Sarıkaya’ya bu açıklamayı yaptığı yer. Antalya’da Avrupa Konseyi’nin düzenlediği “Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yolunun etkinleştirilmesi” adlı uluslararası konferans sırasında.
(Konferansa mahkemenin davet ettiği gazeteciler arasında muhalif Ankara temsilcileri, anayasa olmasa da kupa sokup çıkarma konusunda ihtisas yapmış birtakım isimler var)
Toplantıyı ilginç yapansa sunulan tebliğlerinin hiçbirinde bahsi geçmese de mahkemenin raportörlerinin toplantı boyunca konuşmacılara sürekli, “şayet bireysel başvuru dosyalarında tespit edilen ihlal bir yasadan kaynaklanıyorsa mahkemenin genel kuruluna bu gönderilip iptal kararı verilip verilemeyeceği”ni sorması…
Toplantıyı izleyen bir kaynağın aktardığına göre, toplantıda raportörlerin bu tuhaf ısrarlı sorularına Haşim Kılıç da pozitif cevap verip ihsas-i rey hakkını kullandı. Aynı kaynağa göre bu toplantıda bu konunun açılmasının sebebi konferansı izleyen 17 Anayasa Mahkemesi üyesini, önlerine gelecek yüzde 10 barajı konusundaki tartışmalı karar öncesi ikna etmekti.
Belki mahkeme üyeleri daha sonra evlerine döndüklerinde görev süresi dolmak üzere olan başkanlarının 1995’de konu hakkındaki karşıoy kararının sonunu da merak edip okumuşlardır: “Yasakoyucunun takdir alanına giren konularda anayasal ilkelere aykırı bir tutum belirlenirken anayasal ölçütleri de belirtilmesi gerekir. Aksi takdirde yasakoyucunun takdir alanına elatma olur. Onun yerine geçerek yasama görevi yapma gibi bir netice çıkar.”
Haklısınız, buna parlamenter demokrasi diyoruz Haşim Bey.
Hani sizin mahkemenizi bir dinî cemaate terk edip gitmeye hazırlanarak yüzde 10 barajından bile daha çok zarar verdiğiniz parlamenter demokrasi…
Yeni bir anayasa vaadiyle ilgili kendinizi evlenme vaadiyle kandırılmış bir kız gibi hissettiğinizi söylemiştiniz ya…
Bu hızlı demokratlık kılığındaki ayak oyunları içinde adınız geçmeye devam ederse, barajlı ya da barajsız gidilecek 2015 seçiminden sonra oluşacak Meclis yeni bir anayasa yaparsa sizi düğüne bile çağırmayacaklar…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.09.2025
28.09.2025
22.09.2025
20.09.2025
17.09.2025
10.09.2025
8.09.2025
6.09.2025
3.09.2025
2.09.2025