Yüksel TAŞKIN

Yüksel TAŞKIN
Yüksel TAŞKIN
Tüm Yazıları
Nefret tuzağına düşmeyelim!
27.05.2014
1717

 İktidar partisinin ileri gelenleri ve gözü kara yandaşlarının uzun zamandır adalet ölçülerini yitirdiklerini görüyoruz. Alevilere ait bir ibadethanenin bahçesine polis ateş açıyor ve Alevi bir yurttaş öldürülüyor. Başbakan aylarca, Gezicilerin bir caminin içerisinde bira içerek saygısızlık yaptıkları propagandasını kullandı. Bunun yalan olduğu anlaşıldığı hâlde geri adım atmadı.

Alevilerin ibadethanelerinde yapılan daha hafif bir saygısızlık mıydı? Buna neden aynı şekilde tepki gösterilmiyor? Bir ibadethaneye ve insan hayatına yapılan saldırıyı eleştirebilmek için adalet duygunuzu yitirmemiş olmanız gerekiyor. Adaleti, sizin çıkarınıza olan, hep size tanınması gereken bir hak olarak algılarsanız, sadece size yapılan haksızlığı görürsünüz.

Dindarlar ve laikler arasında yaşam tarzı üzerinden ortaya çıkan gerilimler, seçim kazanmak adına istismar edilmeye devam ediliyor. CHP, bu konuda yumuşama emareleri gösterir, laik kesimler geçmişteki bazı abartılı pratikleri sorgulama yoluna giderlerken, AKP’nin bu yarayı kaşımayı seçmesi, kısa vadeli seçim başarıları adına toplumsal barışı nasıl riske atabileceğini göstermiştir.

Bugünün Türkiye’sinde en açık biçimde yaşam tarzı istismarı yapan parti AKP’dir. AKP lideri, sürekli olarak, Alevilerin de içerisinde olduğu, yaklaşık yüzde 30’luk bir ağırlığa sahip modern hayat tarzı kümesini hedef seçiyor, onları incitiyor.

Erdoğan, özellikle Gezi gençliğini aklından çıkaramıyor. Yakın zamanda bu gençleri hedefleyen, “Bunlar lüks cafelerde otururlar, ellerinde akıllı telefonlarla tweet atarlar... Emin olun twitterda gündeme girmedikçe bir şey yazmazlar. Bunlar bir fakirin evine ayakkabılarını çıkarıp girmezler. Sofralarına diz kırıp oturmazlar. O dünyayı asla umursamazlar” sözleri, ruh hâlini ele veriyor.

Başbakan, farklı hayat tarzına sahip bir kümeyi bilinçli olarak ötekileştiriyor. Bu ötekileştirdiği kesimden bazıları da aynı nefret dilini kullanarak cevap veriyorlar ve tuzağa düşmüş oluyorlar. Seçim kazanma odaklı bu istismar siyasetinin sonucu, büyük kentlerde yaşam tarzı ve sınıfsallık üzerine kurulan bir gettolaşmanın derinleşmesidir. Maalesef bu sürecin açık kurbanları da, Türkiye ortalamasına göre daha yoksul bir konumda bulunan Alevilerdir.

AKP hükümeti, başından itibaren Alevilere meşru olmayan unsurlar olarak yaklaştı. Bu anlamda Osmanlı- Cumhuriyet dönemine damgasını vuran politikaları daha da derinleştirerek devam ettirdi. Hükümet, Alevilerin bazı temsilcilerinin de katılımıyla toplam yedi çalıştay düzenledi ama bunlardan hiçbir somut politika oluşturmadı. Alevilerin talepleri, AKP içerisindeki derin Sünni dirence çarptı.

Bir bütün olarak Aleviler ve özellikle gençler, AKP döneminde büyük bir yabancılaşma ve tedirginlik yaşadılar. Mevcut rejimin kendilerini meşru görmediği algısına, devlet kadrolarının kendilerine bilinçli olarak kapatıldığı inancı da eklendi. Hükümetin mezhepçi zihniyeti, Alevi gençliğini patlamaya hazır bir bomba hâline getirdi.

Üstelik Aleviler rencide edilmeye devam ediliyor. Geliyorum diyen yangına, gönüllere su serperek kim dur diyecek? Berkin Elvan’ın annesini bir mitingde yuhalatan, “Her ölenin hatırası için tören mi yapılacak. Öldü geçti!” diyebilen bir başbakanın bunu yapmayacağı anlaşılıyor.

Nefret etmeden muhalefet etmeyi öğrenebilirsek, bu kutuplaşma tuzağına düşmemeyi başarabiliriz. Kendi mahallemize çekilmeyi reddedelim. Israrla “diğer mahallelere” de el uzatalım. Her mahallede adalete inananların olduğuna dair inancımızı koruyalım.

[email protected]

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar