Yusuf Ziya DÖGER
Konumuzu Ak Parti kuruluşun dan bugüne gerçekleştirdiği söylem ve tutuma bağlı olarak toplumun nasıl şekillendiği üzerinden ele almanın yararı var. Böylece son yıllarda Türkiye toplumsal yapısının nasıl biçim aldığını ve şuan ki toplumsal kaosun gerçek müsebbiplerini anlamanın kolaylaşacağını umuyoruz.
Siyaset Felsefesi alanında tarihsel sürecin en çok bilinen Filozofu Platon toplumu üç kategorik grup üzerinden ele almaktadır. Yöneticiler, Koruyucular ve Halk. Bu kategorik sınıflamada en dikkate değer nokta yöneticilere atfedilen niteliklerdir. Ona göre toplumsal düzenin sağlanmasında ve toplumun mutlu ve müreffeh olmasında en önemli işlev yöneticilere düşmektedir. Dolayısıyla yöneticilerin “Filozof ya da Bilgin” olmasını temel koşul olarak belirlemiştir. Çünkü toplumun önünde olanın nitelikli olması doğal olarak toplumu da beraberinde nitelikli bir biçime sokar düşüncesiyle hareket etmiştir. Kısaca yönetici erdemliliğini toplumsal huzur ve barışın asıl faktörü olarak görmüştür.
Dünya siyaset tarihi bu belirlemeyi doğrulayan düşünür ve toplumsal atılımları bu nitelikleriyle sağlayan birçok yöneticiye şahitlik etmiştir. Hem düşünürler hem de söz konusu niteliklere sahip yöneticilerin toplumda söz sahibi oldukları dönemler dikkate alındığında, toplumsal sorunların en aza indirgendiği ve toplumsal huzurun en üst seviyeye yükseldiği görülmektedir. Bu durum şuna delalet etmektedir. Toplumlar yöneticilerinin sahip olduğu niteliklere göre biçim alarak, yöneticilerin tutum ve reflekslerine göre şekillenmektedirler. Dolayısıyla Platon’un “Filozof ya da Bilgin” olma şartının reel noktası burada kendiliğinden açığa çıkmaktadır.
Somutlaştıralım.
Konumuzu Ak Parti kuruluşun dan bugüne gerçekleştirdiği söylem ve tutuma bağlı olarak toplumun nasıl şekillendiği üzerinden ele almanın yararı var. Böylece son yıllarda Türkiye toplumsal yapısının nasıl biçim aldığını ve şuan ki toplumsal kaosun gerçek müsebbiplerini anlamanın kolaylaşacağını umuyoruz.
- Siyasi mağduriyet yaşamış bir ekiple yola çıkan parti isminde kullandığı “Adalet” kavramıyla adaleti tüm toplumsal kesimler için talep ettiğini vurguluyordu. Ki toplumsal kesimlerde hem mağduriyetlerini hem de adalet arayışı üzerinden onlara destek sundu ve toplum da bu havaya uydu. Yine isminde kullandığı “Kalkınma” kavramıyla dibe vuran ekonomik istikrasızlığa çözüm olacağı umuduyla toplumsal kabul gördü. Bu dönemde AB ile ilişkiler ve AB hukukunun toplumda egemen kılınacağı söylemini öne çıkardı. Toplumsal destek bu konuda neredeyse toplumun dörtte üçüne tekabül edecek seviyeye çıktı. Böylece toplumda güzel günlerin gelmekte olduğu beklentisiyle toplumsal algı hak hukuk ve adaletin sağlanacağı kanısıyla bu yöne doğru biçim aldı. Doğal olarak farklılıklara tahammülü ve birlikte yaşam olanaklarının güçleneceği umudu topluma egemen olmaya başladı.
- İlk dönemi bu duygu ile topluma yansıtan partiye yönelik toplumsal kabul ile gittikçe güçlendi. Bugün dönüp baktığımızda öyle olmadığı bilinse de 2007 sürecinde derin devlet aklı bu tür toplumsal bir dönüşümü hazmetmediği konusunda bazı gelişmeler yaşandı. Toplum parti yöneticilerinin o dönemde sergilediği olumlu tutum ve erdemli duruş üzerinden desteğini döneme göre maksimum düzeye çıkardı. O olumlu tutumla toplumun tüm kesimlerini kucaklayan anlayışını sergilemekten kaçınmadı. Kİ bu aynı zamanda parti söylemi olarak ta öne çıktı.
- Toplumda da bu olumlu havayı yakalayan parti yüzyılın kangren sorunu olan Kürd sorununa el atmayı bir vazife olarak algıladı. “Annalar ağlamasın” söylemi tüm toplumsal kesimlerden kabul gördü ve bu yönde yol haritaları oluşturuldu. Yöneticilerin elini taşın altına koyma görüntüleri toplum için sonunun çözümüne yönelik bir ışığa dönüştü ve toplum bu yönde yine dörte üçü aşan bir desteğe hazır hale geldi. Ancak süreç işletilmediği için toplumsal beklenti gün be gün erimeye yüz tuttu ve oluşan destek te parti ve yöneticilerin söylemi paralelinde kafa karışıklığı içine girerek yok oldu.
-
Nihayetinde partinin ortada çözüm mözüm yoktur çıkışıyla hem toplumsal beklenti sıfırlandı hem de oluşturulan algı üzerinden toplumun çözümsüzlüğe doğru giden anlayışla donatılması başarıldı. Tabi son dönemdeki gelişmelerin de bu algının pekişmesinde etkili olduğunu görmek gerekir. Bu ortamda ya bendensin ya da düşmansın algısının topluma hâkim kılındığını müşahede etmekteyiz.
Sonuç:
Toplumların tarihsel süreç içerisinde kazandıkları sosyal kalıtımın yanında dönemin eylem ve söylemlerinin de toplum üzerinde etkili olduğunu yukarıdaki kısa tarihsel süreç dönüşümünden de görmekteyiz. Toplum kendi başına yön ve yol çizen bir yapı değildir. Ona yön ve yol çizenlere göre kalıba girmekte olduğu sosyal yaşam verileriyle ortadadır. Dolayısıyla toplumun önünde olanların tutum, düşünce ve eylemleri kısa sürede topluma hâkim olmaya başlar ve toplum önünde olanlara göre şekil alır.
Bu nedenle topluma yön verenlerin erdemlilikten nasiplenmemiş olmaları doğal olarak toplumu da erdemsiz kılmaktadır. Bu nokta Demirel’in “dün dündür bugün bugündür” söylemi aslında yöneticiler üzerinden toplumsal bir hakikatin belirlemesiydi. Yani dün doğru olanın bugün geçerli olmadığını topluma benimsetmek için yöneticinin çark etmesi yeterlidir demekteydi.
Erdoğan’ın son on dört yıldır takındığı tutuma göre toplumsal reflekslerin de buna paralele biçimde değişmesi, bize Platon’un erdemli yöneticilerin olmazsa olmaz şartının ne kadar elzem olduğunu göstermektedir. Aslında sorun sadece Ak Parti veya diğer Partiler de değildir. Sorun toplumun umut bağladığı insanların erdemlilik göstermemesindedir. Örneğin benzeri tutumu Kürdlerin kahır ekseriyetinin Ocalan üzerinden günü birlik anlayış değişikliklerinde de görmekteyiz.
Son olarak toplumsal yönetime talip insanlarda erdem aramayan her toplum günün birinde kendisini bir uçurumun kenarın da görecektir.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.05.2018
21.02.2018
13.10.2017
24.09.2017
27.03.2017
27.02.2017
16.02.2017
31.01.2017
28.01.2017
22.01.2017