Ahmet TAŞGETİREN
“Devletin nötrlüğü”nün en hayati anlam taşıdığı alan güvenlik ve yargı olmalıdır.
Önüne gelen davaya ideolojik gözlükle bakan bir yargıç kaos işaretidir. Aynı şekilde ideolojik parçalanma sebebiyle insanların hangi muamele ile karşılaşacağını bilmediği bir güvenlik örgütü, cehennemi bir kaygının kaynağıdır.
12 Eylül öncesinin Pol-Der ve Pol-Bir parçalanışını yaşadı Türkiye.
Bizde Yargının bir misyonla hareket ettiği dönemler ise çok gerilerde kalmış değil.
Amerika’da polisle siyahlar arasındaki gün ortasında işlenen polis gaddarlığı ile somutlaşmış gerilim tam da devletin nötrlüğü ile ilgilidir. Liberal devlette içselleştirilmemiş nötrlük, devlet adına işlenmiş cinayetleri önleyemiyor.
Güvenliğinizi emanet ediyorsunuz, mahremiyetinizi emanet ediyorsunuz ve o yapıdan emin değilsiniz. Kimliğinize göre davranıyor. Korkunç bir şey. Asıl endişe verici yanı, fiilen ayrımcı bir muamele ile karşılaşmanız değildir, o tehdidi hissetmektir.
İdeolojik ayrımların yaşandığı Türkiye’de yargı ve güvenlik birimleri de ideolojik hüviyet kazanmışsa yargı yargı olmaktan çıkacak, güvenlik birimi güvenlik birimi olmaktan çıkacaktır.
Diyelim “terörle mücadele” diye bir gündemi var ülkenin. Hiç şüphesiz hayati bir mesele. Ama terörle mücadele ile görevlendirilen kişilerin sahada silahı gelişigüzel kullanamayacağını da öğretmemişseniz, ortaya, köy yakmalar, köy ortasında insanları çırılçıplak soymalar, pislik yedirmeler, cezaevlerini cehenneme dönüştürmeler dahil birçok cinayet çıkması kaçınılmazdır. Türkiye’nin “terörle mücadele” geçmişine baktığınızda böyle pek çok cinayet bulursunuz. Neden? Çünkü “terörle mücadele”nin her şeyi meşrulaştıracağı gibi bir psikolojik donanım verilmiştir o işle görevlendirilenlere.
Bu anlamda yargı alanı da sorunludur ülkemizde. Geçmişten bugüne sorunludur hem de. Sami Selçuk “Yargıç kendisine karşı da bağımsız olmalıdır” der. Devlet misyon yükleyemez yargıca, kendi kendisi de misyon yükleyemez. “Adalete ulaşmak” başlı başına kutsaldır, yeterlidir. Ama bu alanda sorun yaşadığımız da bir vakıa. “Adamına göre yargı” gerçeğini kim görmezden gelebilir?
Süleyman Soylu’nun İçişleri Bakanlığı üslubu. Gazeteciye “namussuz” diyen bir İçişleri Bakanı. Ve Anayasa Mahkemesi Başkanı’na Bakan’ın hoşuna gitmeyen bir karara imza attığı için “Gel de sokaklarda bisikletle dolaş bakalım, ben varım sen de var mısın!” üslubunda konuşan bir bakan. Böyle bir üslup hangi bakanlıkta olsa sorunludur da, İçişleri Bakanlığı’nda olduğunda ürküntü vericidir.
Genelde değerlendirmeler Bakan’ın sözlerini “Ülkenin sokakları güven verici değil” boyutunda aldılar ve “Bunu sağlamak senin görevin değil mi? Bu aczin itirafı değil mi?” şeklinde okudular. İşin bu tarafı da var elbette, ama ben asıl bir İçişleri Bakanı’nın AYM Başkanı’na bile bu üslupta konuşuyor olmasını, Bakan’ın güvenlik biriminin başındaki bir insan hüviyetiyle birlikte düşündüğümde ürküntü verici buluyorum. Şimdi AYM Başkanı sokağa çıktığında nasıl emin olsun İçişleri Bakanı’nın herhangi bir yaptırımı ile karşılaşmayacağından? Asıl soru bu değil mi? Bakanın emrindeki güvenlik güçlerinin kendisini taciz etmeyeceğinden nasıl emin olsun? Dev bir yapı İçişleri Bakanlığı… Bu dev yapıyı yöneten insan, herhangi bir vatandaşa öfke duyabilir mi? Herhangi bir vatandaşı hedef haline getirebilir mi? Her vatandaşın özgürlüğünü, güvenliğini, mahremiyetini korumak onun görevi değil mi?
Bazen ne dediğinin farkında mı değil sayın bakan diye düşünmeden edemiyor insan. Bir gazeteciye “Namussuz” diye hitap ediyor mesela. Akıl almıyor, nasıl olabilir bu? Ama bir başka yönden baktığınızda da “seçerek” yaptığı anlaşılıyor yaptıklarını. İçişleri gibi bir bakanlığı yöneten insanın yaptıklarını “seçerek” yapması çok tabii, çok gerekli de, seçimin “devlet adabı” içinde olması da gerekli. “Devlet adabı”nın en önemli özelliğinin ise, insanların hukuku noktasında hassasiyet olduğu kesin.
“Racon kesen bir üslup” değildir devlet adamının üslubu.
Bu üslubun belli dönemler alıcısı bulunabilir. Çarpık yargının da alıcıları olmuştur belli dönemlerde.
Ama o dönemler kalıcı olmuyor. Bir gün geliyor herkes yanlış güvenlik anlayışını, yanlış yargı tavrını dışlıyor. Çünkü bir de bakıyorsunuz çarpık anlayışlar herkesin ayağına basmış, herkesi yaralamış.
Ne denir? “Bir gün gelir sizin de güven veren bir yargıya, güven veren bir güvenlik teşkilatına ihtiyacınız olur.” O günler o kadar çok insanın aradığı günler olmuştur ki…
Yapmayın sayın bakan. Özellikle sizin boğazınızın dokuz boğum olması lazım.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
9.07.2025
29.06.2025
10.06.2025
5.06.2025
22.05.2025
18.05.2025
13.05.2025